"Yok Parti Dönemi"

Gece Görüşü'nün yıldızı her zamanki gibi Gürkan Hacır'dı. Onun müthiş buluş ve sunuşlarının ekip içinde yarattığı kıskançlığın da farkındayım. Hacır güzel bir tespitte bulunurken, Prof. Dr. Mehmet Şahin ve Abdülkadir Selvi devamlı girmeler yaparak kendilerine pay çıkarmaya çalışıyorlar.

Gürkan, İlhan Kesici'yi "Yeni yönetimi tebrik" edişinden dolayı eleştirenlere de karşı çıktı -bu konuda aynen katılıyorum-. Kesici'nin söylediklerini daha anlaşılır hale getirdi; "Tek Parti, Çok Parti ve şimdi de Yok Parti dönemi". Biraz düşünürseniz bu tespite mutlaka katılırsınız. CHP'de yüklenmenin sebebi genetik. Bu partinin mayası bundan. Karşı çıktıklarını asla övmezler.

Birden aklıma geldi. Ameliyat nedeniyle Olcay-Deniz Baykal çiftinin Emine-Tayyip Erdoğan'la bir araya gelmesindeki bir soruyu hatırladım. Emine Hanım, Olcay Baykal'a "Ak Parti'nin hiç mi icraatı yok?" sorusuna Bayan Baykal biraz düşündükten sonra; "Sigarayla mücadele" diyebilmişti. Oysa daha ilk anda "spordaki tesisleşme"yi hatırlamalıydı. Belki de konuya ilgisiz diye aldırmamıştım.

***

Ekran, gazeteyi geçti

HaberTürk gazetesinin "Hükümet sözcülüğünü yeterince yapmıyor" gerekçesiyle kapatıldığını söyleyenlere cevap vermek istiyorum. Ağır kararın ana nedeni, gelir ve gider dengesindeki makasın iyice açılmasıdır. Sırf kağıt masrafını karşılamak için yan kuruluşlardan devamlı para aktarıldı. O pırıl pırıl ilavelerin maliyeti sonu getirdi. Kapatma olasılığının başına gelmesini istemeyen HaberTürk televizyonundaki değişim hemen fark ediliyor.

Kübra Par'ın "Açık ve Net" adlı söyleşisinde Koray Aydın'ı tuzağa düşürme çabalarını izledik. İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı eski kurt. Tuzak soruları polemik yaratacak cevaplar vermeyerek geçiştirdi.

Aydın'ın örneklediği Financial Times yorumu güzeldi. Hele "Ben olsam, damadımı Maliye ve Hazineden Sorumlu Bakan yapmazdım" deyişi cuk oturdu. Kübra Par'ın o anda konuyu değiştirme gayretine epey güldüm. Nifak tanrıçalığı yapacağım derken kendi kalesine gol atmıştı.

Yine HaberTürk'te izlediğimiz, Didem Arslan Yılmaz'da da aynı hava vardı. Muharrem İnce'ye yönelttikleri, Par'la daha önceden anlaşmanın tipik örneğiydi.

Demek ki, bundan sonra "İktidar fanatiği" bir HaberTürk izleyeceğiz.

***

Bomba sandım

Amerika'ya yeni gitmiştim. İlk günler. Evimin olduğu yere en yakın Pub'a takılıyorum adı da Timbarlk's. Genelde Yunan kökenlilerin devam ettiği yer. Bir yandan akademiye gidiyorum, diğer yandan medyadaki gelişmeleri takip ediyorum.

Bir pazar günü yine aynı adresteyim. Daha ilk anda büyük kalabalığı fark edip yadırgadım. Diğer değişiklik en büyük tiplerden bir televizyon getirilip tam orta yere konulmuştu. Ancak durumu çözemediğim için, daha az insan var diye ters tarafa oturdum. Konuşmalardaki fazlalığı da geç hissettim. Tam dalmışken, kıyamet koptu. Bağıran bağırana, Türkiye'den yeni gelen biri olarak "bomba patladığını" sandığımı itiraf etmeliyim. Ancak bir başka anormallik daha vardı. Herkes birbirine sarılıp öpüşüyordu. Hafifçe doğrulup öbür tarafa geçtim. TV'de Amerikan futbolunun -Rugby- final maçıydı. Washington DC'nin ekibi Redskins -Kızılderililer- Miami Dolphins'e gol atmıştı. Devamını ayakta izledim. Sonuçta başkent ekibi şampiyon oldu. Cimri patronlar bile sevinçten birer kadeh içki dağıttılar.

Esas macera başlıyor

Başkentin o geceki halini gözünüzün önüne getirmeniz için en iyi örnek Trabzon şehri. Karadeniz takımının ilk şampiyonluğunu kutlamasının benzeri idi.

Sağanak yağışa rağmen, insanların sokaklardaki halini anlatmaya kelimeler yetmez. Gün ışıdığında her zaman tertemiz olan caddeler bira teneke ve şişeleriyle kaplanmıştı.

Başkan karşıladı

TV ekranları tekrar canlı yayına geçtiğinde Başkan Ronald Reagan ve eşi Nancy havalimanındaydı. Tarihlerinde ilk kez Amerika şampiyonluğunu kazanan Redskins'i karşılamaya gitmişlerdi. Tek tek futbolcuları tebrik ettiler, hatta öptüler. Buradaki ilginç olaylardan biri sayı kralı Regan'ın -Başkanın isminden tek harf eksik- adaşıyla sarılma sahneleriydi.

Ben bu şampiyonluktan her zaman kendime de pay çıkarmışımdır; "Ayağım uğurlu geldi"...

Niye yazdım

Bu öyküyü niçin yazdığımı anlatayım. TRT Spor'da Orhan Ayhan'la programının konukları bizim Ragby -adını böyle telaffuz ediyoruz- temsilcileriydi. Türkiye Ragby Ligi Derneği Başkanı Gürol Yıldız oradaydı. Millî sporcular Ata Doruk Çeliktutan ve Fatma Jian Avras da onunlaydılar. Çalışmalar ve Eylül'deki dünya şampiyonasına katılım hakkında bilgi verdiler. Söyleşide bana en cazip gelen taraf, İngiltere ve Avustralya'da spor yapan 30 Türk'ün bulunması, Düşünün Cansın Turgut, Birleşik Krallık'ın U-21 ekibinin takım kaptanı.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Bilgece bir cevap istiyorsan, akıllıca soru sormalısın. Goethe

Yazarın Diğer Yazıları