Yolun açık olsun BÖRÜ

Bilgisayarın başına oturup, saatlerce yazmak dışında her şeyle ilgilenmişsem, adeta yazmaktan kaçmışsam, ne zaman parmaklarımı klavyeye götürmeye kalksam her defasında kilitlenip kalmışsam ve bu satırları gazetenin baskı saatine artık dakikalar kala, yani kaçma şansımın olmadığı anda midem stresten dalgalanmaya başlamışken yazıyorsam;

Yazmayı çok istediğim ama hakkını verememekten hayli çekindiğim bir konu var demektir elimde.

Hiç sekmez; hep böyle olur bende...

***

"Allah Allah neymiş bu kadar, bu kızın elini ayağını dolandıran" diye meraklananlar, muhtemelen yüksek siyasete, "büyük satranç tahtası"na, emperyalist hesaplara, ülkemizi dört taraftan kuşatan savaş oyunlarına dair bir yazı beklentisi içindeler;

Kimseyi hayal kırıklığına(!) uğratmak istemem ama değil.

Hatta...

Buralarda derin analizler, deli sorular, beyin yakan sorgulamalar okumaya alışanlara "hafif" bile gelebilir;

Ama işin aslı öyle de değil.

***

Konu, "BÖRÜ";

"PÖH'deki yalnız kurtların öyküsü."

Star TV'nin, 60'ar dakikalık 6 bölümden oluşan dizisi önceki gece öyle okkalı bir tokatla yaptı ki finalini;

"Yapımdan yayına emeği geçen" diye bir klişe vardır ya tam da o şekilde bu işte parmağı olan herkese gecikmiş teşekkürleri ödemenin zamanı geldi.

***

Her şeyden önce bir "TÜRK" dizisi yaptığınız için...

Atatürk'ü hep "baş köşede" tuttuğunuz için...

Ve bunları yaparken bir tek sahnede bile "böyle buyurdu konjonktür hazretleri" riyakârlığı kokmadığınız için...

Bu ülkede kahramanların nasıl terörist, teröristlerin nasıl kahraman yapıldığını, "analar ağlamayacak" diye girişilen açılımın kanlı sonuçlarını, kumpasla alınan canları, aldatılmanın ve kandırılmanın hazin sonuçlarını, "sızıntı"yı ve boyutlarını sair zamanda belki bu konuları merak bile etmeyen "dizi izleyicileri"ne ajitasyona başvurmadan, "olduğu gibi" anlattığınız için...

Engin Alan'dan Ali Türkşen'e sayısız kahramana selam çakıp haklarını teslim ettiğiniz, vefanız için...

İzleyiciyi aptal yerine koymadığınız, zekasına hakaret etmediğiniz için...

İzleyiciye operasyon çekmediğiniz için...

Millî duyguları sömürmeye meyletmediğiniz için...

Bitmeyen bakışmalar, eveleyip gevelemeler, oyunculukla hissettirilmesi gerekeni "alt yazı" tadındaki repliklerle uzattıkça uzatıp zamanımızı çalmadığınız, gününde, saatinde, özetsiz olarak "temcit pilavı" tadı vermeden, tadını damağımızda bırakarak bitirdiğiniz için...

Televizyon kahramanlarını, gıyabi cenaze namazlarını kılacak derecede ciddiye alan bir kitleyi illegaliteye, mafyatik vadilere, milliyetçilik görünümlü tetikçiliğe vs. değil vatanseverliğe, onurlu durmaya, doğru-düzgün olmaya ve sanırım en önemlisi direnmeye özendirdiğiniz için...

Ve tabii ki "gerçek" olduğunuz için, teşekkür ederim.

Yolun açık olsun BÖRÜ; darısı heyecanla beklediğimiz sinema filmine.

***

En güzel hareket

Birden fazla var aslında; diğer güzel hareketlerine haksızlık yapmak istemem ama "Türk'üm demekten mutlu olanların hikayesi"ni anlatmak iddiasında oldukları için, her bölümde ekranda Göktürk harfleriyle beliren "Ne mutlu Türk'üm diyene" ifadesinin anlamı da, etkisi de bambaşka...

***

Ülgen ile Erlik'in savaşı

Görünürde, BÖRÜ'deki "sızıntı" olmaya en yakın aday "Harvard mezunu, adli antropoloji doktorasını birincilikle vermiş, insanüstü analitik kabiliyetleri olan ve "yalnız" Kemal karakteriyken, gerçek "sızıntı" "Turgut Başkan'ın bizzat yetiştirdiği, evladı gibi sevdiği, timin de gözü, kulağı olan, zehir gibi zeki polis, aşk adamı Tolga" çıktı! Üstelik de bu gerçek ancak 15 Temmuz gecesi, "babası gibi" olması beklenen Turgut Başkan'ın kafasına silahı dayadığında anlaşıldı.

Oysa, Alper Çağlar daha ilk bölümden izleyiciye Tolga'dan işkillenmesi için gerekli ipucunu vermişti. Timin çömezi, final bölümünün de "kahramanı" olan Kaya karakteri soyadını Türk mitolojisine göre tahtı ayın ve güneşin ötesinde olan, iyilik yapmayı seven tanrı Ülgen'den alırken, Tolga'nın soyadı Erlik'ti. Erlik, Türk inancında Ülgen'in zıttı, yeraltıyla da özdeşleşmiş kötülük Tanrısıydı!

BÖRÜ'yü emsallerinin açık ara önüne geçiren, biraz da hikayesinin büyük bölümünü adlar, tavırlar, jestler, mimikler ve böyle minik ipuçlarıyla yazıyor olması...

Subliminal mesaj okuma pratiği açısından hayli faydalı.

boru.jpg

***

GÜNÜN SÖZÜ

"Senin ilk ve son emrin Atatürk Cumhuriyetini korumak! İlk ve son komutanın O! Gerekirse bu uğurda öl üsteğmen!"

Turgut Başkan / BÖRÜ

***

En güzel gönderme

BÖRÜ'yü Güneydoğu'da terör örgütünün kıskacından kurtaran, 15 Temmuz gecesi de "hain uçaklar"a karşı uyaran F-16 pilotunun kadın ve adının da Gökçe olması... Ruhun şad olsun Sabiha Gökçen...

Yazarın Diğer Yazıları