Yöntem hep aynı

Amerika henüz Irak’a girmemişti. Sanıyorum dört yıl kadar oldu. İstanbul TBMM Konukevi’ndeki (Atatürk Köşkü) lokantada yemek yemiş, sohbet ediyor, bir yandan da gazete okuyorduk. Birkaç eski milletvekili ve arkadaşla beraberdik. Ben gazetelere ve bazı yazarların zorlama yorumlarına kızıyordum. Bu kadar da olmazdı. 1 Mart Tezkeresi ile ilgili olmadık yazılar yazıyorlar, yorumlar yapıp haberler veriyorlardı. ABD ise hem hükümetin verdiği söze, hem de onların yayınlarına güvenerek kuzeyden yani Türkiye’den Irak’a girmek istiyordu. Bush, 11 Eylül’den sonra ‘haçlı seferlerini başlatıyorum’ demiş ve bunun bir parçası olarak Müslüman iki ülkeyi işgal etmekte ve bu konuda bir başka Müslüman ülkeyi, yani Türkiye’yi kullanmayı düşünüyordu. Eyyubiler Türk devletinin kurucusu büyük kumandan ve iman adamı Selahaddin Eyyubi için film yapacak kadar ilgili iken onun torunlarını hiçe sayıyorlardı.

* * *

Bir müddet önce vefat eden eski Halkçı Parti ve sonra DYP milletvekili olan Selçuk Akıncı, bazı gazete ve gazetecilerin bu tavrını aydınlatan bir olay anlattı. 1984 yılında beş Halkçı Parti milletvekili İsrail’e gitmişti. Bu ilk defa oluyor ve İsrail bunu çok önemsiyordu. O günlerde Filistin meselesi yüzünden İsrail’le gizli dostluk bile riskli iken bunlar alenen gidiyorlardı.
Düşünün ki bugünün liberallerinden Cengiz Çandar bile, anti Siyonist hatta anti semitik yazılar yazıyor, kitaplara önsöz ilave ediyordu. Türkiye henüz milli çizgiden çıkmamıştı. Böyle bir ortamda İsrail gezisi büyük gürültü kopardı. Solcusu, İslamcısı, Milliyetçisi tepki gösteriyordu. Basın bu beş Halkçı milletvekilini topa tutuyordu. Onlar Akıncı’nın ifadesiyle gittiklerine bin pişman bu durumdan nasıl sıyrılacaklarını düşünüyor ve ciddi sıkıntı çekiyorlardı. Kendilerini İsrail Dışişleri Bakanı kabul ettiğinde bu sıkıntılarını ona da yansıtarak geziyi yarıda kesip dönmeleri gerektiğini ifade ettiler ve aleyhlerinde bir kampanya açıldığını söylediler. Dışişleri Bakanı kendinden emin, onları teskin ediyor ve diyor ki ‘hiç merak etmeyin yarından sonra önemli bazı yazarlar sizin lehinizde yazılar yazmaya başlayacaklar, bazı gazeteler de en azından dengelenecek, kamuoyundaki infial azalarak zamanla kaybolacak lütfen bize güvenin ve geziyi yarım bırakmayın.’ Çaresiz kalıyorlar Türkiye ile haberleşme o günlerde zor olmasına rağmen milletvekili oluşları bu iletişimi kolaylaştırıyor. Gerçekten de bazı gazeteler tam lehlerine dönmeseler bile mutedil bir yayına geçip gezinin faydalı taraflarını da anlatmaya başlıyorlar. Bazı meşhur yazarlar da doğrudan onları destekleyen köşe yazıları yazıyorlar.
Bunların isimlerini sorduğumda rahmetli Akıncı bunların beş altı civarında önemli ve itibarlı isimler olduğunu söyledi, fakat sadece ikisinin ismini hatırlıyordu biri Teoman Erel diğeri Cihat Baban. Diğerleri için ise ‘o günün gazeteleri şöyle bir taranırsa kim bizim lehimize yazmaya başlamışsa onların adamıdır. Yani bu tespit hemen yapılabilir’ dedi. Ama Cihat Baban ve Teoman Erel’i kesinlikle hatırlıyordu. Yani onlar İsrail’i rahatlatan onların talimatı ile hareket eden adeta kalemlerdi. Ve kamuoyunda bugün bile sorsanız muteber yazarlardan sayılırlar. Günümüze bakarsak bu ilişkilerin İsrail, ABD, ve AB açısından bir hayli gelişerek o zaman bulunmayan TV’leri de kapsadığını ve etkilerinin arttığını görürüz. İlginç olan Türkiye ve Orta Doğu üzerindeki politikalarda müttefik oldukları da kesindir. Sadece görev bölümü yapmış gözüküyorlar. Aslında niçin bu kadar Türk’e ve Türkiye’ye yabancı yazarlarımız var diye düşünenlere bir mesaj vermek istedim. Çünkü bunların adamı olmak, Kuzey Irak’taki kukla devleti tanımak ve Türkiye’deki PKK terörünü mazur görmeyi gerektiriyor. Demokrasi, özgürlükler ve insan hakları adına milli devlete, cumhuriyete, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne, Atatürk’e, milliyetçiliğe hasım olmayı gerektiriyor. Bu ölçüleri iyi alıp da çevrenize bakıp ikide bir çağdaş değerler ve küresel yapılanmanın faziletlerinden bahsedenleri tespit ederseniz, kim kimin adamıdır anlayabilirsiniz. Sonuçta bunların hepsi Osmanlı Bankası’dır. Birbirinden farkları yoktur ama, Osmanlı Bankası’nı Türkler kurmamıştı.

Yazarın Diğer Yazıları