Yüksek öğrenimde yönetici arızaları

Dr. Göktan Ay'ın kendi sitesinde yer verdiği "Üniversitedeki sorunlar" başlıklı seri çalışması epey ses getirdi. Özetleyerek sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü büyük bir kesimi ilgilendirmekte.

Sanırım en önemli problem; "İdarecilerin, ömür boyu bu makamda kalacaklarını sanmakta. Bu yüzden bazı öğretim elemanlarını ötekileştirerek, onlara bir yerde mobbing uygulamaları". Mobbing çeşitlemeleri de şöyle sıralanıyor:

" * Öğretim üyesi olan kişiye; ders vermemek.

* Öğretim üyesinin ders programını; kasıtlı olarak (karnıyarık deniyor) her güne, sabah-akşama dağıtmak.

* Öğretim üyesi olan kişiyi; alanında yeterli görmemek.

* Öğretim üyesi olan kişi hakkında -sevmediği/uyuşmadığı için- dedikodu üretmek.

* Öğretim üyesi olan kişiye; -anlaşamadığı gerekçesiyle- idari görev vermemek.

* Öğretim üyesi olan kişiyi; kurumlar için tercih etmemek.

* Öğretim üyesi olan kişiye; sınavlarda görev vermemek.

* Öğretim üyesi olan kişiye; yüksek lisans/Dr... sınavlarında görev vermemek.

* Öğretim üyesi hakkında; gerçek olmayan sebeplerle soruşturma açmak.

* Doç. olan öğretim üyesine; Doç kadrosu açmamak. Mesela ilan vermemek.

* Profesörlüğü gelen/doçente yani beş yılını dolduran öğretim üyesine; profesör kadrosu için ilan vermemek.

* Teşkilat kanununa uymamak, öğretim üyelerini mağdur etmek, tam anlamıyla; mobbingtir."

Yapılması gereken

Oysa öğretim elemanlarının gelişmesi için çalışmalarını kontrol ve destek için, pek çok iş yapılabilir. Öğretim elemanı idareci olur olmaz, kendini bir zırh içine almakta, süratle arkadaşlarından kopmaktadır.

Odaları dolaşmayan, arkadaşlarını ziyaret etmeyen, çay-kahve içmeyen idareci; zamanla kendini odasına hapsedecektir. Çalışma ortamında; huzuru sağlayıp mutluluğu ve verimliliği artırmak, motive etmek, iyi bir yöneticinin asli görevleri arasındadır.

***

Başarının ardından

Galatasaray Şampiyonlar Ligi'ne iyi başladı. Oyunun geneline puan verirsek 10 üstünden 8'i hak ettiklerini söyleyebilirim. Fatih Terim'in takımı yaparken, çabuk adamlara yer verdiği dikkatten kaçmadı. Kimilerine göre sürpriz Linnes'in yer almasıydı. Oysa söyledik ya sürati ve rakibe erken müdahale özelliğiyle sahaya sürüldü. Güvenenleri de haklı çıkardı.

Muslera'yı uzun süredir ilk defa hatasız izledik. Eski-yeni oyuncu Ndiaye mükemmel oynarken risksiz bölgelerde gereksiz faullerle kendini sahadan attırdı. Gördüğü sarı kartların birinde asıl suçlunun Belhanda olduğunu söylemek mümkün. Topu kaptırması neticesinde arkadaşını yaktı.

Yollanmalı

Belhanda dedik ya devam edelim. Fatih hoca, geçen yıldan beri ondan bir şeyler bekliyor. Mevcut görüntü, çok bekleyeceği şeklinde. Bu futbolcu artık takıma zarar vermeye başladı. Hadi Trabzon'da yaptıklarına boş verelim. Çünkü yenildikleri bizden biriydi. Ya Lokomotiv Moskova karşısındaki umursamazlığına ne demeli? Galatasaray yönetiminin yerinde olsam, hemen satarım. Bir an önce, transfer dönemi henüz kapanmayan Körfez ülkelerinden birine verilmeli. Müşterisi de var. Görünen köy kılavuz istemiyor.

Yayın işi

Maçın son anına kadar nereden yayınlanacağı tartışmalarını izlemek tuhaftı. Şampiyonlar Ligi'nin beIN Sports'dan verileceği aylar önceden belliydi. Nitekim bu platform maçı, herkese açık şifresiz ekranı Haber'e taşıyarak jest yaptı.

Maçın anlatımı ise Ercan Taner'e verilmişti. Eski kurt tecrübesini konuşturdu. Size bir şey söyleyeyim mi, "ne varsa eskilerde var..."

Bu arada eski adıyla Digiturk'e bir ilave yapmak istiyorum. İki gece üst üste sekizer bomba maçla futbolsevere bayram yaptırdı. Bunlar, a Spor'un Türkiye Kupası maçlarına benzemiyor. Hani şu "çiğdem çıtlatmak" gibilere. Alınmasınlar maçsız dönemde yine de bunları izliyorum.

Dertler aynı

Benim aynı gün yazdığım hakemlerimiz konusu yine a Spor'da 90/A'nın ana malzemesiydi. Ali Palabıyık öncelikli, aynı hareketlere farklı kararlar verilmesi güzel işlendi. "Eyyam düdükleri"nin diğer isimlere de sirayet etmesine dikkat çekildi.

Hıncal Uluç'un "Cüneyt Çakır dışarıda iyi, içeride kötü yönetiyor" demesine hak vermemek mümkün değildi. Nitekim, bu konuşmanın iki saat sonrasında Çakır'ın mükemmel yönetimi izlendi. Çünkü maç Türkiye'de değildi!

...

GÜNÜN SÖZÜ

Okuma zevkini kazanmayanın öğrenimi yarıda kalmıştır. P. Peacut

Yazarın Diğer Yazıları