Yüksek öğretimde ücret adaletsizliği

Üniversitelerdeki akademik personelinin içinde bulunduğu ücret sorununu gidermek amacıyla, 57. Hükümet (Üçlü Koalisyon Hükümeti) döneminde Araştırma Görevlilerinden başlanarak bütün Öğretim Elemanlarının maaşlarının kademeli olarak artırılması kararlaştırılmıştı. Ancak dönemin YÖK başkanı ve Üniversite Rektörleri ile bazı profesörlerin ayak diretmesi üzerine iyileştirmeye profesörlerden ve 1. derecedeki doçentlerden başlanmıştı. Nitekim 14 Mart 2002 tarih ve 24695 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere makam tazminatı alan Profesörler ile birinci derecedeki Doçentlerin görev tazminatları artırılarak bunların maaşına hatırı sayılır bir zam yapılmış ve bu zam emekli maaşlarına da yansıtılmıştı. Üniversite tarihinde ilk defa görülen bu haksız, ayrımcı ücret politikasına karşı şikâyetler artınca 2. ve 3. derecedeki Doçentler ile Yardımcı Doçentlere, Öğretim Görevlilerine ve Araştırma Görevlilerine de bilahare maaş artışı yapılacağı kamuoyuna duyurulmuştu. Ancak aradan 13 yıl geçmiş olmasına rağmen bu haksızlık hala giderilmedi. Söz konusu haksızlığın giderilmemesi nedeniyle öğretim elemanları arasındaki maaş ve emekli maaşı dengesizliği giderek büyümüştür. 1982 yılında bir yardımcı doçentin maaşı profesör maaşının % 81.30’u oranında iken bugün bu oran yardımcı doçentlerin aleyhinde gelişerek % 60 oranına gerilemiştir. Emekli maaşlarına gelince 30 yıl çalışan bir Profesör bugün emekliye ayrıldığında 4447 TL emekli maaşı alırken aynı süre çalışan birin dördü’ndeki bir Yardımcı Doçent emekli olduğunda 2215 TL alacaktır. Görüldüğü üzere emekli maaşındaki fark %50’den fazladır. Bu çarpıklık 13 yıldan beri düzeltilmeyen maaş adaletsizliğinden kaynaklanmaktadır.  2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu (R.G.6/11/1981 Sayı: 17506) 3. maddesi (m) fıkrası Öğretim Üyelerini: “Yükseköğretim kurumlarında görevli profesör, doçent ve yardımcı doçentler” olarak tanımlamıştır. 13 Ekim 1983 tarihli ve 18190 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ise, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda yer alan öğretim elemanları tanımına giren personeli sınıflandırmış, aylıklarını, ek göstergelerini, derece ve ders ücretlerini ve ayrıca sosyal haklarını düzenlemiştir:  Buna göre (2914/ 3. Madde)  Öğretim Elemanlarını:  Öğretim üyeleri ( profesörler, doçentler ve yardımcı doçentler), Öğretim görevlileri ve okutmanlar ve Öğretim yardımcıları (araştırma görevlileri, uzmanlar, çeviriciler ve eğitim-öğretim planlamacıları) olmak üzere üç sınıfa ayırmıştır. Kanuna göre aynı sınıfa mensup 2. ve 3. derecedeki Doçentler ile Yardımcı Doçentler uygulamada ayrımcılığa tabi tutularak mağdur edilmişlerdir.

Şöyle ki: 2547 Sayılı Kanunun 22. Maddesi öğretim üyelerinin (profesör, doçent ve yardımcı doçent) görevlerinde yapacakları çalışmalarda herhangi bir ayırım öngörmemiştir. 2. ve 3. derecedeki Doçentler ile Yardımcı Doçentlere görev ve makam tazminatı verilmesi ve geçmişe yönelik hak kayıplarının telafi edilmesi gerekmektedir.

Birinci derecedeki Doçent makam tazminatı alırken üçüncü ve ikinci derecedeki bir Doçent neden makam tazminatı alamamaktadır? Makam tazminatı birinci derece ile alakalı bulunuyorsa birinci dereceye yükselen Yardımcı Doçent, Öğretim Görevlisi, Okutman ve Uzmanlara neden makam tazminatı ödenmemektedir? Ortada büyük bir çelişki ve haksızlık bulunmaktadır. Söz konusu haksızlık ve çelişki Ağustos ayının 15’inde başlayacak olan toplu sözleşmede giderilmelidir.   

Yazarın Diğer Yazıları