Yüreği yeten nerede

       İstikşafi bir durumla karşı karşıyayız. 18 adamızı Yunan'a kimin verdiği ortaya çıkarılmalı...

       Muğla ve Aydın illerimize ait Eşek Adası ile Hurşit Adası, 2004 yılından itibaren diğer 16 adamızla birlikte elden çıkarılıp Yunanistan'a hangi gerekçeyle verildi.

       AKP iktidarı "Biz vermedik" diyorsa o zaman akla şu soru geliyor; Yunan, silah gücüyle mi bu adaları elimizden aldı...

       * * *

       O tarihte Dışişleri Bakanı, sonradan Cumhurbaşkanı yapılan Abdullah Gül idi...

       Gül, bu konudaki soru önergesini cevaplamaktan kaçınarak adaların Yunan'a verildiğini zımnen kabul etti...

       Bunu unuttuk mu sanıyorlar...

       * * *

       Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu, adı geçen adaların AKP döneminde değil, 1996 yılında CHP tarafından Yunan'a verildiğini iddia etti ama belge filan gösteremedi. Üst perdeden attı ve bu konuda tereddüt halinde olanların Dışişleri Bakanlığı'na baş vurup mevcut belgeleri inceleyebileceğini söyledi...

       18 ada -biri kayalık- 1996 yılında Kardak olayından önce CHP tarafından Yunan'a verildiyse Çavuşoğlu ve AKP bugüne kadar neden konuyu Meclis'e, oradan da yargıya taşımadılar...

       Yüce Divan'a da gidebilirlerdi, bu yolu neden seçmediler...

       * * *

       Adalarımız halen Yunan işgalinde; hepsinde askeri tesis var, adaların toplamında beş bin Yunan askeri konuşlandırıldı...

       Tamamı, füzeler dahil ağır silahlarla donatılmış durumda; o silahların namluları bize dönük, direklerinde sadece Yunan bayrağı değil Bizans bayrağı da asılı.  

       Adaların, Yunan işgali altında olduğunu ispat için başka ne tür delil göstermek gerekiyor...

       * * *

       Eski Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım'da belgeler dağ gibi, fazladan fotoğraflar da var. Ulusal basının aksine, yalama yandaş basın bu fotoğrafları sakladı ve yayınlamadı, işgali görmezden geldi. İhaneti gizlemeyi nasıl da biliyorlar! Hainlikte fetöcülerden farkları yok!

       * * *

       Bir ihanet, başkalarının üzerine atılarak gizlenemez...

       Ada konusu memleket meselesidir; millî egemenlikle, millî onur ve şerefle ilgilidir. Cibiliyetsizler bu değerleri yok saymaktan perva etmiyor. Sonra da üç beş oy almak için milliyetçilik ve Atatürkçülük taslıyorlar. Millî egemenliği, onuru ve Türklük şerefini benimsemeyen, bunları ayak altına alan, milliyetçiliği ve Atatürk'ü özümseyebilir mi...

      Sizi takıyyeciler sizi...

      * * *

      Belgeler ortada, yüreği yeten konuyu Meclis'e getirir, adaları Yunan'a verenleri de Yüce Divan'a sevk eder...

      Vatana ihanet cezasız kalmamalıdır, kalmaz da!

Aklanma, ABD sınırına kadar...

      Zarrab işlerini rüşvet vererek hallettiğini saklamadı, başta Zafer Çağlayan olmak üzere kimlere nasıl rüşvet verdiğini itiraf etti. Amerikan mahkemesinin kayıtlarında artık bu itiraflar da yer alıyor.

      * * *

      AKP'liler vaktiyle ne yaptı...

      Rüşvet yiyen bakanları yargıya teslim edeceği yerde akladı...

      Oysa rüşvet alışverişi yapanlar Yüce Divan'a sevk edilseydi, pis para işlerine katılan çocukları ve akrabaları da sanık sandalyesine oturacaktı. Zarrab'a gelince, Türkiye'de yargılanır olacaktı...

      Amerika da başımıza bela olmayacaktı...

      * * *

      O günlerde yakasına yapışamadıkları Zarrab'ı bugün itirafçılığından dolayı hain ilan ediyorlar...

      Madem ki Zarrab ile dört kafadar bakan suçlu değildi ve aklanmışlardı, neden bugün ABD'de itiraf rüzgârıyla daha başka sanık isimleri ortaya çıkacak diye korkuyorlar...

      * * *

      45-50 milyon avro rüşvet alan Çağlayan sanık listesinde, rüşvetten gelen paraları ayakkabı kutularına istifleyen eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan sanık listesinde, yardımcısı Hakan Atilla tutuklu ve sanık sandalyesinde, Çağlayan ise firari sanık Türkiye'de...

      Listeye Egemen Bağış'ın ve Muammer Güler'in de alınması ihtimali söz konusu...

      Bunlar cumhur cemaat, AKP Grubu tarafından sözde aklanmıştı; bakın şimdi hallerine...

      * * *

      İktidar, yolsuzluk yapanları koruma ve kollama görevini pek güzel yapıyor ama sonunda da kayaya tosluyor...

      Yalancının mumu yatsıya kadar yanar derler ya, bunların aklama girişimleri de ABD sınırına kadar sürdü, orada bitti!

      * * *

      Sadece ABD'de değil ülkemizde de geniş kapsamlı yargılama şart!

Evet utanıyoruz ama neden

     Kılıçdaroğlu'na yapıştırılan cumhurbaşkanına hakaret suçu söylem, işaret ettiği yurt dışına para kaçırma konusu eylemdir...

     Benzerlikleri yoktur...

     Elmalarla armutları karıştırmayalım...

     Hoş yargı da karıştırmaz ya...    

     * * *

     AKP'liler, belgelerle konuşuyor diye Kılıçdaroğlu ile etrafına kızmak yerine kendilerine kızsınlar...

     Feto çetesine yol verdikleri gibi Zarrab'a da yol verdiler, acem oğlanı yere göğe koymadılar, hayırsever iş adamı ilan ettiler, Türk ekonomisine katkıda bulunuyor diye alkışladılar...

     Şimdi hain öyle mi; itirafçı olmasaydı hâlâ savunuyor olacaklardı...

     Unutulmasın, Reza kazara İran'da yakalansaydı ortağı Babek Zencani gibi çoktan idam cezası yemişti...

     * * *

     Türkiye Zarrab yüzünden utanıyormuş...

     Lâf yani...

     Utanıyoruz ama Zarrab yüzünden değil, ipe sapa gelmez işler yapan iradenin başımızda olması yüzünden utanıyoruz; yasa dışı işlere meşruiyet kazandıran ve sanık aklamakta şampiyon kesilen AKP iktidarının varlığından utanıyoruz...

     * * *

     Bu utançtan kurtulmalıyız!

Yazarın Diğer Yazıları