Yurt içi turizm faaliyetleri

Belki de çoğunluğu iyi niyetli olarak belediyeler, okullar, dernekler ve küçük amatör gruplar tarafından organize edilen gezilerde görülen programsızlıklar, bu konu ile ilgili olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bir düzenlemeye gitmesi gerekliliğini zorunlu kılıyor.
Özellikle hafta sonu tatilleri, ulusal ve din bayramlar sırasında görmeye alışık olduğumuz bu türden geziler, her ne kadar 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu ve 1618 sayılı Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu ile çerçevesi belirlenmiş olsa da, denetim yetersizliği nedeni ile geziler birer “kültürel gezi”  niteliğinden uzaklaşıp “otobüs yolculuğu” niteliği kazanıyor. Kanunların emrettiği şekilde düzenlenmiş olsalar, iyi niyetli olarak organize edilen bu geziler hem eğlenceli hem de bilgilendirici olabilirler.
Kendilerine “tur lideri payesi veren” özellikle öğretmenlik mesleğini icra edenlerin arasında bu türden yasadışı “tur organizasyonları” yapanları görmek çok kolay. Bu tipler o kadar ileri gitmişler ki, bulundukları il, ilçe veya beldelerde işletmelerin duvarlarına astıkları ilanlarla tur programlarını dahi ayrıntılı şekilde reklam ediyorlar. Konaklama yerlerini de gidecekleri illerdeki  “öğretmenevlerine” göre belirliyorlar.

***


Yapımlarına başlandığından bu yana milyonlarca öğretmenin aidatları ile yapılan öğretmenevleri, yine kendine haksız kazanç sağlamakta bir sakınca görmeyen öğretmeler tarafından birer turistik konaklama tesisi gibi kullanılıyorlar. Konaklama önceliğini öğretmen ve yakınlarına vermesi gereken öğretmenevi yöneticileri de büyük ihtimal, bir öğretmen gelip konaklama için yer sorduğunda  “Kusura bakmayın doluyuz, yerimiz yok” diye asıl bu hizmetten yararlanması gerekenleri geri çeviriyorlardır. Oysa ki nereden bilsin öğretmenevinin odaları  “kaçak tur organize eden bir başka öğretmen meslektaşları tarafından doldurulmuş”.
Özellikle son zamanlarda ipin ucunu iyice kaçıran bu öğretmen tiplemeleri ile her yerde karşılaşıyoruz. Otobüsü ve D2 yetki belgesini taşıma firmasından, TÜRSAB plakasını seyahat acentesinden “kiralayarak”  Türkiye’nin hemen her yerine kaçak turlar organize eden öğretmenler, eğitimcilik görevleri dışında toplumun kendilerine duyduğu saygı ve sevgiyi ranta dönüştürmenin de yolunu bulmuş oluyorlar.
Milli Eğitim Bakanlığı ve Milli Eğitim Müdürlüklerine bu noktada büyük sorumluluklar düşüyor.
Personelin bu tür faaliyetlerde bulunamayacaklarını, eğer böyle bir faaliyet içerisinde olurlarsa meslekten men edileceklerini kendilerine bir genelge ile bildirirlerse, hem öğretmen asli görevi olan  “eğitimcilik mesleğini”  icra edecek, hem de bu işi ticari bir faaliyet olarak kayıtlı şekilde yapan seyahat acentelerinin hakkına tecavüz edilmemiş olacaktır.

***


Hiçbir seyahat acentesi sahibi veya kokartlı tur rehberi öğretmelik yapmadığına göre, öğretmenler de “kaçak tur organizasyonlarından” bir an önce vazgeçmelidirler. Milli Eğitim ve Maliye bu konunun üzerine kesinlikle ciddi şekilde eğilmelidir, ülkede herkes kendi görevini yapar ise hiçbir sorun kalmayacaktır.
Yurtiçi turizm faaliyetlerinin mevcut yasalar doğrultusunda seyahat acenteleri vasıtası ile yapıldığında bu faaliyetlere katılanların sayısı her geçen gün biraz daha artacak, turizm sektöründe yurtiçi turizmin payı artacaktır. Bu artış beraberinde turizm sektörünün daha bir ayaklarının yere basmasını sağlayacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları