Yüzyılımızın büyük buluşu

Hayatımdan 17 yılımı verdiğim turizm sektörünü bildiğim, gördüğüm, incelediğim kadarı ile altı yıldan bu yana Sayın Yeniçağ Gazetesi okuyucuları ile paylaşmaya çalışıyorum. Sektördeki hemen her konuyu bildiğimi sanıyordum ki, son gelişmelerle birlikte aslında turizm sektörünün “Yüzyılımızın Büyük Buluşu” olduğunu keşfettim.
Eğer öyle olmasa idi, ülkemizin hemen her yerine “turizm liseleri, turizm meslek yüksek okulları ve turizm işletme okulları” açılıp hemen her bölge “alternatif turizm faaliyet kapsamına alınmazdı.” 80’li yılların sonunda başlanan bu propaganda günümüzde öyle bir noktaya geldi ki, ülkemizde turizm faaliyetleri kapsamı dışında hemen hiçbir bölge kalmadı.
Ellerindeki tüm üretim araçları satılan, işini kaybeden, toprağını artık işleyemez hale gelen insanların bir numaralı umudu  “turizm” olmuş durumda. Büyük çoğunluğu Avrupa Birliği fonlarından desteklenen projelerin hepsinde kesinlikle “turizm” bir alt başlık olarak görülüyor. Turizme kazandırılması gereken değerlerin başında her nedense hep kiliseler ve şapeller ön sıraları alıyor. Bu yıkıntıların tadilatı için büyük paralar aktarılıyor.
Bu vesile ile “turizmi bir cankurtaran simidi” olarak gören bölge insanlarının kafasına şu aşılanıyor; “Eğer turizmden para kazanmak istiyorsanız, öncelikli olarak Hıristiyan kültür mirasına saygı gösterecek, onları restore edeceksiniz, derken turistler bu kiliseleri ziyarete gelecekler, sizler de gelen bu turistlere incik boncuk, dantel satıp para kazanacaksınız”.
Önceleri yabancıların gezmek için izin alarak gittikleri ve toplum mühendisliği yaptıkları bölgelerde ektikleri tohumların 30-40 yıl sonra karşımıza nasıl zehirli meyveler olarak çıktığını gördük. Turizm kapsamı dışında yapılan bu gezilerin o tarihlerde kayıt altına alınması çok kolaydı, ama şimdi hemen her bölge  “özellikle Orta ve Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri”  bu bölgeler arasında en dikkat çekici olanları.
Turizm bölgesi ilan edilen bölgelerdeki alanları bir de “birinci derece turizm yatırım alanı” ilan ettiğinizde artık karşınızda hiçbir güç duramaz. Orman, Çevre, Anıtlar Kurulu vb.. kurumların ne kadar korumacı kanun ve uygulamaları varsa işe yaramaz hale gelirler. Çünkü yüzyılın buluşu “turizm” her şeyin üzerindedir ve ona engel çıkaran her şey ülke menfaatlerine zarar verici unsurlar grubuna girmektedir.
Yüzyılın buluşu olan “turizmin” gerçekten ülke menfaatlerine yarayan bir buluş olduğuna ancak, Hazine arazilerinin 20 ila 49 yıllığına kiraya verilen yerli ve yabancı turizm şirketleri devletimize “iş garantisi verip, bu garantiyi gösteren anlaşmanın altına imza attıkları sürece” bir anlam kazanacaktır. Hiçbir işsize iş garantisi vermeden arazilerin bu şirketlere kullanım izninin verilmesi, devletimize en büyük kayıpları getirmektedir.
Hiçbir iş garantisi vermeyen ama Hazinemize ait arazilerin üzerine konan şirketlere yapılan bu ayrıcalıktan vazgeçilip, adam gibi turizm faaliyeti yapmaları zorunluluğu getirilmelidir. Verdiği iş garantisini 3 yıl peşi sıra yerine getiremeyen turizm işletmelerinin elinden bu Hazine arazileri alınıp, iş garantisi veren başka firmalara aktarılmalıdır.
Bu değişiklik yapılmadığı sürece turizm ağababalarının hoyratlıklarının önüne geçilemeyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları