Zafer sanal ama fakirleşme gerçek / Kerim Yılmaz

Zafer sanal ama fakirleşme gerçek / Kerim Yılmaz
İktidarlar soyut değer siyasetli tutumdan ziyade ekonomideki performansları itibarıyla kalıcı veya gidici olurlar...

Geçen hafta B.Elçilerin yaptığı açıklama zemininde kopan sanal fırtınalar ile sonrasında sanki bir zafer kazanılmış gibi sunulması da algı amaçlı bir varyete. İçeride onlar geri adım attı sunumu ve yorumu açık bir aldatmaca. Zira ABD basını da Erdoğan bas geri yaptı manşetleri attı. Dış politikayı iç siyaset enstrümanı yapmak iktidara yaramaz ama ülkeye zarar verir. Nitekim Batıya had bildirmeye kalkışmanın bedeli dolarda 40 kuruşluk artış oldu. Halk biraz daha fakirleşti.

Esasen bildiri de sonraki açıklamalar da aynı eksende yapıldı. Emsalsiz başkanlık olan bizdeki Tek adam yönetiminde yok sayılsa da ahde vefa tüm dünyada cari evrensel bir hukuk kuralıdır. Bu nedenle; 1-Uluslararası hukukta ikili-çoklu anlaşmalarla verdiğiniz sözler ve attığınız imzalar sizi bağlar. 2-Anayasa 90.maddeye göre bu tür anlaşma ve sözleşme hükümleri iç hukuk kuralından üstündür. 3-İnsan hakları ihlalleri taraf olun olmayın modern dünyada artık o ülkenin iç işi sayılmıyor. Dünyanın neresinde ihlal varsa hemen herkes buna itiraz ile o ülkeye uyarıda bulunabiliyor. Bunu size kimse zorla dayatmıyor aksine, modern dünyanın parçası olma irade ve rızanızla imzalayarak taahhüt ediyorsunuz.
Sığ slogancı ham hamaseti bırakın. Bu ülkede yargının bağımsızlığına/tarafsızlığına inanan kaç kişi kaldı? Demokratik hukuk devletinin sigortası ve dış dünyada ülkenin onuru olan yargının itibarı iktidarın oy oranından daha aşağılarda değil mi? Bu gerçeklere nazaran, laf salatasıyla sanal gerilim ve dövizi fırlatmanın gereği var mıydı? Tabi ki yok..

Bir de yüksek yargıçların açıklamalarının siyasete bulaşmaktan ve iktidara yandaşlıktan başka ne anlamı var?  Bu yargıçlara soralım o zaman. Birkaç yıl önce Rahip Brunson ve Gazeteci Deniz''in tahliyeleri sizce yargıçların mı, siyasetin kararı mıydı? Arşivlere girin bakın görün, kim ne demiş sonuçta ne olmuş. Kendinizi aldatmayın. Eski bir yargıç olarak hep söylerim, tekrar edeyim. Yargının itibarını dışarıdan hiç kimse zedeleyemez. Yalnızca ve ancak bizzat yargıçlar/savcılar adil olmayan, vicdanları kanatan yaralayan kararlarıyla zedeler.

Muhalif içerikli bir cümlelik tvit atanın sabahın köründe alındığı ama milyarlarca yolsuzluk yapana, uyuşturucu kaçakçılığına bulaşana dokunulmadığını gören ahalinin yargıya güvenmesini beklemeyiniz. Ülke yargısının durumunu bizzat yaşıyor görüyor, biliyor o yüzden güvenmiyor.

İktidar ve yandaşları parselledikleri ekranlarda hukuktan, adaletten Anayasa 138. maddeden dem vurup ahkam kesiyor. Bunlar siyasi kişi, kurum ve durumlar der geçeriz. Hakimler ve Savcılar Kurulu''da Anayasa 138. madde temelli bir açıklama yapmış. Bu hüküm elbette çok önemli ve gerekli. İyi de bunu zikredince ne oluyor? En başta siyasi iktidar uymuyor buna? Her gün onlarca yargıya talimat niteliğinde açıklamalarla yargının itibarını yok edecek kararlar aldırıyor. Bu ülkede bir yerel mahkeme anayasanın kesin emrine rağmen Anayasa mahkemesi kararına uymadı. Büyükelçilerin bildirisine karşı açıklama yapan HSK O''na ne yaptı? Hiiç.. 

AKP teşkilatlarında görev almış avukatları savcı-yargıç yaparak yargıyı siyasallaştırıp böylelikle itibarsızlaştırdığınızı neden fark etmiyorsunuz?

Geçin tüm bunları bir kalemde sadece yargıç vicdanıyla cevap verin;
Bugünkü yargı bağlamında yaptığınız açıklamayı siz gerçekçi ve inandırıcı buluyor musunuz?

Bu fırtınayı halkı kandırma bozuk ekonominin suçunu elçilerin sırtına sarma algısı için kopartılması da beyhude gayret. Zira halk karnını doyurma, donmadan kışı atlatma ve ayakta kalabilme mücadelesinde. Elçiler onu demiş, bunu demiş emin olun halkın hiç umurunda değil. Ekonominiz bozuksa iktidardakilerin kimliği, dindar mı laik mi oldukları veya “yerli ve milli” olup olmadıkları çok anlam taşımaz. İşsizlikten bunalmış gençler, yoksulluktan bîzar ahali sizin amiyane tabirle köfteden kabadayılığınıza bakmaz.  

İktidarlar soyut değer siyasetli tutumdan ziyade ekonomideki performansları itibarıyla kalıcı veya gidici olurlar. Dünyada da öyledir Türkiye’de de böyledir, çünkü insanın doğası her yerde aynıdır. Yolsuzlukların yoksullaştırdığı halk, yarınlarda yaşamını iyileştirecekleri arar. İktidar olmanın yolu bu talebe karşılık olmak ve dertlerine çare bulmaktan geçer.