ZAFERİN ADI TELGRAF TELLERİ

ZAFERİN ADI TELGRAF TELLERİ
Benim vazifem, ancak gecelere mahsus Anadolu muhaberesi idi

Bu arada, İstanbul Hükümeti ile Anadolu arasındaki haberleşmenin kesilmesi için de gerekli müdâhalelerde bulunulmuştur. Bu haberleşmenin kesilmesi sırasında Harbiye Nezâreti Telgrafhânesi’nde görev yapan Mahmud (Ezan) Hoca’nın ele aldığımız bu hatırat metni, Mütareke İstanbul’unda İtilâf Devletleri temsilcileri ve askerlerinin müdâhalelerini ve İstanbul-Anadolu haberleşmesini aksettirmesi bakımından önemlidir.

Bu hatırat metni aslen Düzceli olan Kafkasya göçmenlerinden ve kasabanın eşrafından Hacı İshakoğlu Mahmûd (Ezan) Hoca tarafından anlatılmıştır. Mütâreke döneminin olaylarını yaşayan ve bir telgraf memuru olan Mahmûd Ezan’ın bu hatıratında ilgi çekici noktalar bulunmaktadır. Önemine binaen ifadesinde herhangi bir değişiklik yapmadan yorumsuz olarak metni sunuyoruz.
'Ben seferberlikte İstanbul’da tahsilde iken asker olmuş ve Yıldız Telgraf Depo Taburu’nda güzide telgraf muhaberecisi olarak yetişmiş, mütarekeden sonra Harbiye Nezareti Erkân-ı Harbiye Riyaseti Telgrafhanesi’ne alınmıştım.
Telgrafhanede; İrfan, Ruhi namında iki askerî muhabereci ile ismini hatırlayamayacağım bir müdür çalışıyordu. İstanbul: İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgali altında idi. Bu sırada Anadolu halkına: Padişahın esir olduğu, hilâfetin ve İmparatorluğun tamamiyle çöktüğü, hükümet mefhumunun ortadan kalktığı şayi’aları dolayısiyle bütün maneviyatının düştüğü, halbuki vaziyetin böyle olmadığının Anadolu halkına iblâğı için bir heyeti nasihiye gönderilmesini tasvip ve hey’ete de Mustafa Kemal Paşa’nın riyaset etmesi tespit edilerek vapurla Karadeniz’e çıkmışlardı.
Uzatmayayım, Teşkilât-ı Millîye’ye başlandı. Sivas’ta Kongre namında bir mevki açıldı. İşte Kongre’nin telgrafhanesi de açıldı. Bu telgrafhane Harbiye Nezareti Erkân-ı Harbiye’si ile gizli münasebette idi. Sivas Kongre Telgrafhanesi ile Harbiye Nezareti arasındaki muhabereyi idare ediyorduk.
Bu vaziyet hemen anlaşılarak Harbiye Nezâreti Erkân-ı Harbiyye Riyaseti Telgrafhanesi’ni lağv ettiler. Sivilden askeriyeye alınan arkadaşlar vazife-i asliyyelerine döndüler. Ben de sivil elbise giydirilerek Harbiye Nezareti Mülkiye Telgrafhânesi’ne verildim.
Gece Kongre Telgrafhanesi’nden mütemadiyen şifreli telgraflar alınır, Beyoğlu’nda bulunan bir Fırka Komutanlığı’na gönderilir, ondan gelen cevabı yine şifre olarak yazardık.
Mülkiye Telgrafhanesi’ndeki memur ve hatta müdürleri bana çok emniyet bağladılar, gece nöbetlerini bana küçük bir ücretle bırakıp giderlerdi. Ücretle telgraf alır ve çeker, hesaplarını da makbuz dipleri ile verirdim. Ertesi gün mesai zamanında gelirler vaziyeti teslim ederdim.
Benim vazifem, ancak gecelere mahsus Anadolu muhaberesi idi. Gündüz boyunca gezerdim. (Devam edecek)