8 Aralık akşamı, gazeteden çıkmış eve gitmiştim… Sonrasında televizyonda son dakika altyazı olarak "AKP ve MHP yeni anayasa taslağında anlaştı" haberi geçmeye başladı. Hemen gece editörü arkadaşımızı arayarak durumu istişare edip, internet sitemizden nasıl göreceğimizi konuştuk ve telefonu kapattık.

2 dakika sonra yine telefon çalıyordu "Ağabey gazeteye saldırı oldu, kalabalık bir grup, zorla içeri girip, camları indirdiler" dedi. Haberimiz de yarım kalmıştı!

Gelişme üzerine hemen gazeteye geri döndüm.

Vardığımda gördüğüm manzara son derece yıkıcıydı… Her gün geçtiğimiz kapımız, camlarımız, basın araçlarımız, girişimiz kullanılamaz hale gelmişti. Gece çalışanlarımız yaşadıkları saldırının şokunu atlatmaya çalışıyordu.

***

Polis geldiğinde ilginç sorular yöneltti… "Yazdığınız bir yazıdan dolayı mı böyle oldu" dediler, hem de defalarca. Anlaşılan o ki gazetelerin yazdığı yazılar, saldırılar için bir sebep olabiliyormuş!

Bunun yerine "sokağın neresinden geldiler, mobese kameralarına bakıyoruz, failler en kısa zamanda bulunacaktır, merak etmeyin" gibi bir yaklaşım olabilirdi. Ayrıca "olay yeri inceleme yapacak" diyerek basın mensuplarına saldırı noktasından görüntü verilmek istenmemesi de ayrı bir inceleme konusu!

***

Yeniçağ; büyük fedakarlıklar, büyük amaçlar ve büyük bir emek karşılığında dimdik duran, hiçbir yerden nemalanmayan, hiçbir kuruma, kişiye, partiye iliştirilmemiş gazete gibi gazetedir…

Saldırının hemen ardından başlayan büyük destek kampanyası da bunun en güzel yanıtı… Türkiye'nin dört bir yanından gelen telefonlar, mesajlar, gece yarısı demeden koşup gelenler, sarılanlar, yanınızdayız, nöbete kalalım diyenler… Böylesine güzel gönül insanlarımızın olduğunu ve Yeniçağ'ın bu denli sevildiğini görmek her şeye bedel…

***

Aslında uzunca bir süredir Yeniçağ'ın sesi kısılmak isteniyor. Psikolojik girişimler, yalan-yanlış yazılar, mesnetsiz iddialar ile yapamadıklarını, fiili olarak gerçekleştirme gayretindeler.

7 Eylül kumpasında yazarlarımızı hapsettirmek isteyenler, sosyal medyada ilginç kampanyalara imza atanlar ve nihayetinde gazetemize saldıranlar…

Bu olayların hiçbirisini, birbirinden ayrı, birbirinden bağımsız değerlendiremeyiz.

Taktıkları garip maskelerle gazeteye saldıran ve onları azmettirenler, eylemi sahiplenme cesaretini bile gösteremediler. Ortada eylem varsa, bir sahibi olmalıdır. En aşağılık terör eylemleri bile bir örgüt tarafından mutlaka üstlenilmiştir.

Gazeteye gönderilen vandal grubunun piyon oldukları çok açık. Asıl mesele onları oraya gönderen karar alıcılardır. İşte bunların ortaya çıkarılması, kurulan kumpasların, yapılan saldırı girişimlerinin gerçek faillerinin ortaya çıkarılması anlamına gelecektir.

Her zaman olduğu gibi üzeri örtülecek, ciddiye alınmayacak, korkutma girişimleri sürecekse bilinmelidir ki Yeniçağ bulunduğu çizgiyi hiçbir zaman terk etmeyecektir.

Çünkü;

Fikirler, biat etmez,

Düşünenler mücadeleden vazgeçmez,

Vatan sevdalıları çıktıkları yoldan geri dönmez.

Karanlık oyunlarında Yeniçağ'ı boğmak, nihayetinde milliyetçi-vatansever gönül erlerine gözdağı vermek isteyenler, kurdukları basit oyunların altında kalmaya mahkumdur.

Yeniçağ üzerinden milliyetçilere, vatanseverlere, Atatürkçülere, parlamenter milli devleti savunanlara mesaj vermek isteyenler yanıldıklarının farkında değiller.

İnanmışlar; bir avuç olsalar dahi, korkmazlar, geri dönmezler ve inandıklarını savunmaktan asla vazgeçmezler. Ve onları, parayla, makamla satın alamazsınız, tıpkı bugüne kadar alamadığınız gibi!

Korkutarak, saldırarak; ancak bedenleri, somut metaları ortadan kaldırabilirsiniz.

Fikirler hiçbir zaman ölmez, vatan sevdalıları çıktıları yoldan geri dönmez!

***

Muhtemelen bu yazıyı okuduğunuzda Başkanlık referandumuna ilişkin kanun tasarısı Bahçeli-AKP işbirliği ile Meclis'e verilmiş olacak.

Zamanlaması manidar saldırıda; kendi derdimiz ve gündemimizle uğraşırken muhtemelen birileri, planlarını tıkır tıkır işletmeye devam edecek!