Neden Kudüs değil de Doğu Kudüs...

       Filistin halkı da birçok Müslüman gibi bu sorunun cevabını arıyor...

       İslam İşbirliği Zirvesi'nden çıkan bu ayrımcı karara büyük tepki var...

       Kimse Kudüs'ün ikiye ayrılmasından yana değil; Filistin halkına göre Kudüs zaten Filistin toprağı, İsrail de işgalci...

       Kenti doğu-batı olarak bölmek, İsrail'e hizmet anlamına geliyor...

       Çünkü böylece kentin bir bölümü Yahudiler'e verilmiş oluyor; ilerleyen zaman içerisinde İsrail, diğer parçayı da yeddine geçirmeye kalkabilir..

       Oysa Filistin, Kudüs'ün tamamını sahipleniyor ve kent üzerinde Yahudiler'in toplu iğne başı kadar hakları olmadığını kaydediyor.

       Kudüs Trump'a inat, Zirve tarafından bir bütün olarak Filistin'in başkenti ilan edilmeliydi...

       * * *

       Bu ayrılığın İslam İşbirliği Zirvesi tarafından hayata geçirilmesi kimin fikriydi; o gizli tutuluyor. Ancak söylentilere bakılırsa zirveden önce yapılan temaslar sırasında ayrılığı Türkiye'nin önerdiği iddia ediliyor. Üye ülkeler ses çıkarmayıp kabullenince de Kudüs bölünmüş oldu...

       * * *

       Dönüyoruz, gidişatı ülke yararına değil diyerek AKP'yi terk eden Abdüllatif Şener'in uzun süre önce yaptığı ve YouTube'da hâlâ mevcut uzun konuşmasına...

       Dinlemenizi öneriyorum...

       * * *

       Şener'in görüşü bu konuda özetle şöyle; BOP'un amacı İsrail'in büyümesi ve bölgedeki en önemli ABD karakolu olması. İsrail yayıldıkça bir Kürt devletinin kurulması da o kadar kolaylaşacak. Hedef, iki kıskaçlı bir yengeci yaratmaktı, hem Arap ülkeleri, hem Türkiye kıskaca alınarak güçsüz kılınacaktı. Bu hedef, Erdoğan'ın eş başkanı olduğu BOP'un çizgileri içindeydi...

       Yani?

       Erdoğan bilmeden, BOP'un sarıp sarmaladığı İsrail'in amâline hizmet ediyordu...

       Şener'in konuşması uzayıp gidiyor ve AKP'nin yanlış politikalarını gözler önüne seriyor....

       * * *

       İslam İşbirliği Zirvesi'den çıkan iki bölgeli Kudüs kararı maalesef Müslümanlar tarafından hayata geçirilmiş oldu...

       Oysa Müslümanların böyle bir görevi ve anlayışı olamazdı...

       * * *

       Bu konudaki tepkilere katılmamak mümkün değil

Dayanağı yok, masa başı kararı

       Maraz kafalarda başlıklı yazımı hazırlarken Erdoğan henüz büyüme hızını yüzde 11'e çıkarmamıştı.

       O sırada reel büyüme hızı, ekonomistler tarafından yüzde 4.5 olarak ifade ediliyor, AKP'liler ise yüzde 10'un üzerinde olacağından dem vuruyorlardı...

       Akşama doğru Erdoğan, yüzde 11 dedi ve dünyada başka bir ülkenin bu düzeyi yakalayamadığını açıkladı...

       * * *

        Bu rakamın daha önce kararlaştırıldığı ve iş çevreleri bir araya geldiğinde de açıklanmasının uygun görüldüğü anlaşılıyor...

        Bunu Ekonomi Bakanı Zeybekci'nin günler önce verdiği "12 Aralık'ta dünyada bir numara olduğumuzu göreceksiniz" beyanından anlamak mümkün...

        Bu iktidar, enflasyon rakamlarıyla oynamak dahil, ekonominin iyiye gittiğini göstermek amacıyla algı operasyonları yapma alışkanlığından kurtulabilmiş değil.

        Büyüme hızı yüzde 11 ise işaretleri nerede; kişi başına düşen gelir ne durumda, neden memurun, işçinin, emeklinin, çiftçinin, asgari ücrete talim edenlerin, esnafın ve yandaş olmayan iş çevrelerinin sıkıntıları sürüyor, neden ihracat dibe çöktü, ithalat çıtası neden yükseldi...

        Kafalarda oluşan büyüme hızı, kimi büyüttü sorusunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkıyor...

        * * *

        Sıkıntılara maruz bırakılan toplumun aklıyla oynamamak lâzım!

Bu dalga geçme son olsun beyler

       Bugün ayın 16'sı; Ekonomi Bakanı Zeybekci tarihi şaşırmış olabilir diye dört gün bekledim....

       Müjde (!) gecikmeli geldi...

       Kafadan saptanan (!) büyüme hızı yüzde 11 olarak ilan edildi...

       Üstelik açıklamayı Zeybekci yapacaktı, Erdoğan "Sen dur, ben açıklarım" deyince Ekonomi Bakanı oyundan düştü...

       Erdoğan da muhayyel büyüme hızını açıkladı...

       * * *.

       İktidar ve mensupları 15 seneden beri oyalama, halkı uyutma, kandırma ve kandırılma alışkanlığını bir türlü terk edemedi...

       Bu son olur inşâllah, halkla bir daha dalga geçmeye kalkmazlar...