Zulme karşı direnişimiz devam edecek

21 Ağustos’tan beri Milli Eğitim’de, 7 binin üzerinde okul müdürünün haksız yere görevden alınmasından dolayı büyük bir yangın var. Yangın büyüyerek devam ediyor. Ancak bu yangını söndürmeye yönelik hükümet ve yöneticilerden hiçbir gayret yok. ulusal basının büyük çoğunluğu olayın farkında bile değil. 
Aslında yanan Milletimizin geleceğidir. Yanan çocuklarımızın yeni öğrenmekte oldukları milli ve manevi değerlerimizdir. 
Nitekim başkasının hakkını yemeyi meşru sayan bir zihniyet müdür kıyımını yapmakta ve ardı sıra da müdür yardımcılarını görevden el çektirmektedir. Alınan okul müdürlerinin ve müdür yardımcılarının yerine hiçbir sınavı kazanamamış, yönetim tecrübesi ve bilgisi olmayan, kul hakkı yemeyi kendisinin tabii hakkı olarak gören kişiler getirilmektedir. Çocuklarımız, bu örneklerle dürüst ve ahlaklı bireyler olarak nasıl yetişecek? Çocuklarımızın böyle kişilere emanet edilmesi doğru mu? Toplumumuzun göz bebeği olan öğretmenlerimizin sevk ve idaresi bu beceriksiz, ehil olmayan kişilere nasıl teslim edilmektedir? Bu haksızlık, ahlaksızlık ve zulümden başta hükümet olmak üzere bütün toplum sorumludur. Herkes kendi gücü nispetinde bu çirkeflikten kurtulmak için mücadele etmek zorundadır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: “Bir kötülük gördüğünde gücün yetiyorsa elinle engellemeye çalış. Değilse dilinle engellemeye çalış. Ona da gücün yetmiyorsa kalbinle buğz et”.
Yeni kurulan 62. Hükümetin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na seslenmek istiyorum: Sayın Davutoğlu, öğretim elemanları ile ilgili haksızlığın ve adaletsizliğin ortadan kaldırılmasına yönelik “1 Ekimde ilk atacağımız adımlardan birisi özlük hakları ve hayat şartlarını düzeltmek olacaktır” açıklamanızı memnuniyetle karşıladık. Toplumsal barış için bu beyanınızı önemli bir adım olarak görüyoruz. Ancak bu yeterli değil. İkinci bir adım daha atmanız gerekmektedir. Hükümet olarak atacağınız ikinci adım da haksızlığa uğrayan ve hakkı gasp edilen okul müdürleri ve müdür yardımcılarının hakkını teslim etmek olmalıdır. Eğer bu adım atılmazsa eğitimde büyük kargaşalıklar ve huzursuzluklar yaşanacak, dolayısıyla toplumsal barış da bozulacaktır. 
Daha açık bir ifadeyle toplumun ve çalışma hayatının her kademesinde adaletin yeniden hâkim kılınması gerekmektedir. Bunun için ise başta kamu görevlilerinin görevde yükselme, tayin, atama, yer değiştirme, terfi gibi işlemlerinde ayrımcılıktan, haksızlıktan ve objektif olmayan değerlendirmelerden kaçınılmalı; herkesin kabul edeceği, hakkaniyete dayalı, tarafsız bir sistem getirilmelidir. Bu bakımdan özellikle kamu kurumlarında atamalarda, terfilerde, yer değiştirmelerde adalet terazisinin bozulmaması, son yıllarda ayaklar altına alınan liyakat ilkesinden geri adım atılmaması bir zorunluluktur. Kamuda yönetici pozisyonuna getirilecek memurların ayrımcılıkla, kayırmayla, ideolojik görüş esas alınarak belirlenmesine son verilmeli, yönetici atamalarında eğitim düzeyi, liyakat, kariyer, kişilik, verimlilik, başarı gibi unsurlar dikkate alınmalıdır.
Kamuda kişiye bağlı uygulamalarla alt üst olmuş bulunan idari yapı bir an önce düzeltilmeli, demokrasinin temel ilkelerine aykırı yasal düzenlemelerle kurumların kapatılmasına, yöneticilerin keyfi nedenlerle görevden alınmalarına, iktidarla aynı düşünceyi paylaşmayan kamu görevlilerinin oradan oraya savrulmasına ve kamu görevlileri lehine alınmış olan mahkeme kararlarının geciktirilmesi girişimlerine derhal son verilmelidir. Bu bakımdan kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştırılan kamu personelinin kazanılmış özlük, mali ve sosyal haklarının korunması, kamuda yeni adaletsizlik ve ayrımcılığa mahal verecek hukuk dışı uygulamalardan kaçınılması konusunda azami özenin gösterilmesi gerekmektedir.
Okul müdürü ve yardımcılarının gasp edilen özlük hakları iade edilmezse Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen olarak eylemlerimizin dozu artarak devam edecektir.  Biz ayrıcalık değil adalet istiyoruz. Hak ve hukuka riayet edilmesini, ayrımcılık yapılmamasını, yandaş diye hırsızlara, ahlaksızlara, kul hakkı yemeyi mubah görenlere pirim verilmemesini talep ediyoruz.
Adaletsizlikler, haksızlıklar sona erinceye kadar zulme karşı direnişimiz devam edecektir.

Yazarın Diğer Yazıları