Müyesser Yıldız, Demirağ'ın gözaltını yazdı

Müyesser Yıldız, Demirağ'ın gözaltını yazdı
Müyesser Yıldız, ülkücü camiaya kurulan kumpas kapsamında gözaltına alınan yazarlarımızdan Yavuz Selim Demirağ'ın emniyette yaşadıklarını anlattı. İşte "Yavuz'un “FETÖ'cülükten” alınması akla ziyan" diyen Yıldızın o yazısı:

Kumpaslar ve TSK'daki “FETÖ” yapılanmasıyla mücadelesinin yanısıra ülkücü kimliği ile tanınan Yeniçağ Gazetesi Yazarı Yavuz Selim Demirağ'ın 3 gün önce sabahın 6.30'unda “FETÖ”den gözaltına alınıp, aynı gün akşam saatlerinde serbest bırakıldığını biliyorsunuz.

Öncelikle şunu belirteyim; gözaltı haberini duyar duymaz, Demirağ'ın evine gittim, aramada bulundum. Bu kısmı geçiyorum.

Beraber aşağıya indik, sivil polis arabasına bindirilişini izledik. Sonradan öğrendik, meğer eşi ve çocukları görmesin diye evden kelepçeleyip çıkarmamışlar, ama arabaya biner binmez, arkadan ters kelepçe takmışlar.

O kısmını da geçtim. Yavuz'un “FETÖ'cülükten” alınması akla ziyan olduğu için ve dahi ülkemiz nasıl bir hale geldiyse, “Acaba bunlar gerçek polis mi? Ya birileri polis kılığında geldiyse” şüphesine düştüm.

Kumpas süreçlerinde sabahın o saatinde gelenin polis olduğunu kanıksamıştık...

Sonrasında, “Sabah kapıyı çalanın sadece sütçü olduğunu bilmeliyiz” diye haykırıldı...

 

Bakar mısınız, vazgeçtik sütçüden gelen polis mi, değil mi diye kaygılanır olduk. 

Sağı solu arayıp, o sabah Ankara'da FETÖ operasyonu olduğunu öğrenince, “Gerçek polismiş” diye rahatlasak da eşi Emel'le, Yavuz'u bindirdikleri aracın plakasını almayı ihmal etmedik. Şu naifliğimize bakar mısınız, sanki memlekette sahte plaka yok!..

Gelelim Demirağ'ın polisteki sorgusuna; 15 soru soruldu.

İfadesine başlanmadan önce, “etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyip istemediği” sorusu ihmal edilmedi. Demirağ, “istemiyorum” dedi.

İşte ilk 5 soru:

- Kısaca özgeçmişiniz hakkında bilgi veriniz.

- Adınıza veya eşiniz üzerine kayıtlı olan veya size ait olup da başka şahıslar adına kayıtlı bulunan menkul ve gayrımenkul mal varlığınız var mı? Varsa bunlar nelerdir, ne zaman ve ne şekilde edindiniz? Açıklayınız.

- Adınıza kayıtlı olan veya başka şahıslar adına kayıtlı olup da sizin kullandığınız veya sizin adınıza kayıtlı olup da başka şahısların kullanmakta olduğu sabit ve GSM hatları hangileridir? Varsa bu hatları ne zamandan beri kullanmaktasınız?

- Herhangi bir bankada veya finans kurumunda hesabınız var mı? Varsa hangi banka veya finans kurumlarında ne tür hesaplarınız vardır? Hesaplarınızda ne kadar para bulunmaktadır? Hesabınızda bulunan paraları nereden, ne zaman, nasıl elde ettiniz? Açıklayınız.

- Zaman Gazetesi veya Sızıntı Dergisi'ne aboneliğiniz var mıdır? Bu gazete ve dergiye aboneliğiniz varsa ne zaman, ne kadar süre ile neden abone olduğunuzu, bu abonelik karşılığında ne kadar ücret ödediğinizi açıklayınız.

Bu soruda durup, aklıma düşenleri eklemek istiyorum. Tüm iktidar mensuplarının Zaman Gazetesi'nin kuruluş yıldönümü törenlerine gitmek için yarışması... Ancak illa da dönemin medyadan da sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın Bursa Uludağ Üniversitesi'nde öğrencilere, “Türkiye'de öyle bir gazete var ki, her şey onun içerisinde. Onu takip ederseniz zamanla her şey daha iyi anlaşılır. Yani emin olun Zaman'a baktığınızda, Zaman'ı okuduğunuzda, başka bir şey karıştırmaya gerek kalır mı kalmaz mı diye siz düşünün. Değerli kardeşlerim önce ona bakın, ihtiyaç duyarsanız sonra hepsine bakın” demesi... Hey gidi günler hey!..

Sonraki üç soruyla devam edelim:

- Sizin, eşiniz veya çocuklarınızın adına Asya Katılım Bankası A.Ş.'de (Bank Asya) hesabınız var mı? Açıklayınız.

- Kimse Yok mu Derneği, Turgut Özal Üniversitesi, Feza Eğitim ve FEM Dershaneleri ile herhangi bir bağlantınız var mı? Varsa açıklayın.

- Kullanmış olduğunuz sosyal medya ağları ile e-mail adresleri hakkında bilgi veriniz?

ÖNCE HÜKÜM SONRA SORU

9'uncu soruda da duracağım, zira çok uzun bir soru.

İlk iki paragrafında “FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün” nasıl bir yapı olduğu, nasıl çalıştığı, neyi amaçladığı anlatıldıktan sonra cümle şöyle tamamlandı: 

“.... amacıyla faaliyetlerde bulunan terör örgütünün amaç ve ideolojileri doğrultusunda örgütün yöneticisi veya üyesi olduğunuz anlaşılmaktadır.”

Aynı sorunun üçüncü paragrafında ise “TSK içerisinde yer alan FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yöneticileri veya üyelerinin” 15 Temmuz günkü darbe girişimi yine detaylı bir şekilde aktarılıp, şu sorular sıralandı:

“FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile herhangi bir bağlantınız veya sempatizanlığınız var mı? Bu örgüte mensup musunuz? Mensupsanız örgüt içerisinde herhangi bir görev aldınız mı? Bu örgüte mensup olan şahıslardan kimleri tanıyorsunuz? Bu örgütle ilgili olarak herhangi birilerinden talimat aldınız mı veya verdiniz mi? Açıklayınız.”

Gel de bu mantığa şaşma!..

Devamındaki diğer 4 soru ise şunlar:

- FETÖ/PDY adına yapılan toplantılara katıldınız mı? Katıldıysanız toplantılarınızı nerede, kimlerle, ne amaçla gerçekleştirdiniz? Açıklayınız.

- FETÖ/PDY silahlı terör örgütü içerisinde kullanılan abi, abla, şakirt, ışık evi, ev abiliği, iaşe, istişare, himmet, bağış, burs, kurban, mütevelli heyeti, il imamı, bölge imamı, meclis, kainat imamı vb. terimlerin ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Biliyorsanız açıklayınız.

- FETÖ/PDY silahlı terör örgütü adına himmet adı altında veya başka bir amaçla para verdiniz mi veya topladınız mı? Himmet adı altında veya başka bir amaçla para toplanması için herhangi birilerine talimat verdiniz mi veya aldınız mı? Açıklayınız.

- FETÖ/PDY silahlı terör örgütü içerisinde kullanılan ve mütevelli olarak belirtilen heyet ne iş yapar? Mütevelli heyetinde görev aldınız mı? Bu heyet kimlerden oluşmaktadır. Bu toplantılarda ne gibi kararlar alınmaktadır? Toplantıların başkanlığını kim yapmaktadır? Bu konularla ilgili ifadenizi veriniz.

MHP VE KONGRE SORUSU

Son iki soru mu?

Demirağ'ın 9 Nisan 2016'da Yeniçağ Gazetesi'nde yayınlanan bir yazısı. FETÖ'yle ilgili falan değil. MHP olağanüstü kongresiyle, kararı verecek olan mahkeme başkanına baskı yapıldığı yönündeki iddiaları ele alan bir yazı. İşte bu yazıyla ilgili Demirağ'a şunlar soruldu:

“Yukarıda tarafınıza okunun yazınız ve birçok yazınızda MHP'ye kayyım atayan hakim Ümran Kaptan'a devlet tarafından ağır baskılar yapıldığına işaret ederek kamuoyu oluşturmaya çalıştığınız, 11 Nisan 2016 tarihinde açıklanan kararın ne yönde karar çıkacağını da karar öncesinde 9 Nisan 2016 tarihindeki yazınız ile kamuoyuna duyurduğunuz anlaşılmaktadır. Kararın ne yönde açıklanacağına dair bilgileri karar açıklanmasından önce kimden, nereden temin ettiniz açıklayınız?”

“FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün mevcut siyasi partilere sızma girişiminde aktif rol aldığınız değerlendirilmektedir. Savunmanızı yapınız.”

Meselenin gerçekte ne olduğu, bu son iki soruyla anlaşılıyor, değil mi?.. Ve de aslında yine gazetecilik ile muhalifliğin sorgulandığı?!..

İKTİDARIN, İKTİDAR MEDYASININ VE MHP'NİN TAVRI 

Biraz daha açalım.

Yavuz Selim Demirağ ve Meral Akşener'i destekleyen diğer isimlerin gözaltı kararının duyulmasından sonra AKP dahil, herkesten ses çıktı, tepki geldi. Öyle ki, AKP'deki tepkiler Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım'a kadar yansıdı. 

Sadece ve sadece MHP Genel Merkezi suskun kaldı. Ne bir tepki, ne bir kınama, ne en ufak eleştiri.

Ama bir şeye daha dikkat çekmek istiyorum.

Evet, AKP'liler bu gözaltılara tepki gösterdi. Evet, iktidarı destekleyen bazı kalemler de bunu eleştirdi.

Lâkin iktidarın “amiral gemisi” Sabah'ın olaya yaklaşımı ilginç oldu. Gözaltıların ertesi günü, “Meral Akşener için çember daralıyor” başlığı altında şunlar yazıldı:

“FETÖ'nün siyasi partilere sızma soruşturması kapsamında dün bazı operasyonlar düzenleyen Ankara Emniyet Müdürlüğü, sabah saatlerinde MHP'de Meral Akşener'e yakın bazı isimleri gözaltına aldı. Gözaltına alınan isimler arasında en dikkat çekenleri Akşener'in en büyük destekçileri olarak tanınan Yeniçağ yazarları; Servet Avcı, Adnan İslamoğulları, Yavuz Selim Demirağ ve Kürşat Zorlu oldu. Evlerindeki bilgisayarlara el konulan yazarların, Başkent Spor Salonu'na götürüldükleri belirtildi. Gözaltı kararı verilen isimlerden Zorlu'nun Kazakistan'da olduğu belirtildi. Örgütün siyasete müdahale etmek amacıyla MHP'ye kurultay operasyonu düzenlediği ve Akşener'e yakın isimlerin süreçte aktif görev aldığı iddia ediliyor. Yeniçağ yazarlarının dışında MHP'yi örgüte teslim etmek için operasyona soyunan isimler arasında; Rubil Gökdemir, eski milletvekili Turan Yaldır ve Alper Aksoy da bulunuyor. Gözaltına alınan isimler kurultay sürecinde Akşener'in yanında aktif rol oynamıştı. FETÖ'nün MHP'ye sızma girişiminde rol oynayan isimlerin tespit edilerek adli işlem uygulanacağı bildirildi. Dün sabah saatlerinde gözaltına alınan şüphelilerden bazıları ifadelerinin ardından gece geç saatlerde serbest bırakıldı.”

Sabah'ın yine bu gözaltılarla ilgili bugünkü haberinde de “MHP, FETÖ’den temizleniyor” başlığı kullanıldı.  

At izi, it izine karışmasın... Kuruların yanında yaşlar yanmasın” denirken... Bir yandan da, “Tavşana kaç, tazıya tut” yapan birileri mi var, ne?

Müyesser Yıldız