15 Temmuz yemini!

15 Temmuz yemini!
?Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilere 15 Temmuz darbe girişimini anlatan bir broşür de dağıtacakmış.

Darbe girişimi sırasında ölen ve yaralanan vatandaşlarımızın kahramanlıklarının anlatılacağı bu broşürde bir de "yemin metni" bulunduğunu gazete haberlerinden öğrendim.

 Yemin metninde şöyle bir bölüm var: "Eğer sizi unutursak kalplerimiz kurusun. Emanetlerinize sahip çıkmazsak kalplerimiz lal olsun. Üzerinden asırlar geçse bile şahadetinle hayat bulan bu kutlu destanı asla unutamayacağım."

 "İki gözüm önüme aksın, Allah belamı versin, şuradan şuraya gidemeyeyim ki, aha şu ekmek çarpsın" gibi "geleneksel" ve "millete mal olmuş" yeminler dururken, "kalbim kurusun, dilim lal olsun" nereden çıktı, anlayamadım.

 Büyük olasılıkla çocuklar da bunları anlamayacaklar zaten. Bu tür kavramların anlamlarının içselleştirilmesi öyle 6-10 yaşlarında filan olacak şey değil çünkü.

 Çocukların ruhsal gelişimine bu tür yeminlerin vereceği zarar da cabası.

 Kim bilir belki de "namus ve şeref" gibi kutsal kavramlar üzerine yemin etmenin kendileri için bir anlamı olmadığını düşündükleri için böyle yaptılar.

 Yemin ettirmek yerine, demokrasi kültürünü, çocukların bu kavramı içselleştirmesini sağlayacak şekilde belletmek daha doğru ve anlamlı olurdu.

 Milli Eğitim, okul girişlerine bir de 15 Temmuz kitabesi koyacakmış, bunda da 15 Temmuz darbe girişiminin "coğrafyamızda tarihin gördüğü en büyük ihanet" olduğu yazılacak.

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

Bebelerin gündemi

------------------

Eğitim-öğretim yılının ilk dersine dün adım atan 16 milyon öğrenci oturdukları sıraların üzerinde renkli bir broşür buldular...

"15 Temmuz Demokrasi Zaferi ve Şehitlerimizin Anısına" başlığı okunan broşürün önsözünü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yazmıştı. Broşürde öğrencilere 15 Temmuz darbe girişimi, ihanetler, şehitler, gaziler, demokrasi nöbetleri vs. anlatılıyordu.

Bu hafta tümüyle 15 Temmuz haftası olarak anılacak.

Okullara da şu kitabe yerleştirilecek:

'İnsanlığın ve nice uygarlıkların beşiği olan kadim coğrafyamız kanlı ve vahşi bir saldırıya tarihin kaydettiği en büyük ihanet girişimine maruz kaldı. Ülkemize, vatanımıza, milletimize ve tüm insani değerlere ihanet eden FETÖ terör örgütü tarafından gerçekleştirilen kanlı ve hain girişim, aziz milletimizin direnişiyle yerle bir oldu. Elleri öpülecek analar, babalar, dedeler, nineler mermilere ve bombalara siper olan genç yaşlı yiğitler vatanını milletini namusunu savunmak için yola çıktı... vb...'

***

"Darbe, ihanet, FETÖ, kanlı, terör, şehit, gazi, mermi, bomba..."

Hayatın yeni bir basamağına adım atan, neşe ve umutla sınıfları dolduran körpe beyinlerine yaşam sevinci yerine bu kavramlar mı zerk edilmeliydi?

5- 10 yaşındaki çocuklara darbe ve terör korkusu mu aşılamalı?

Bu kavramlarla yoğurulan çocukların ruh hali neye dönüşür? Pedagoji bilgisi başka hangi zamanlar için gereklidir?

Melih Aşık Milliyet

Uçan tekme

----------

Hemşireye, şort giydiği için belediye otobüsünde uçan tekme atan şahıs yakalandı;

Gözaltına alındı;

Savcıya gönderildi, serbest bırakıldı...

Tekmeci güldü...

Önce Türkiye'deki hukuka...

Sonra Türkiye'deki adalete...

Ve sonra kendi haline...

Evine gitti...

Giderken söyleniyordu:

"Her şey İslam'a göre... Giyimini beğenmediğimi döverim"

***

"Basit yaralama" suçundan öğle saatlerinde salıverilen tekmeci, akşam saatlerinde "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan hakkında verilen yakalama kararı üzerine bir daha gözaltına alındı...

Çünkü sosyal medyada tepkiler çığ gibi büyümüş, "Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu" üyeleri Galatasaray Lisesi önünde protesto gösterisi yapmış olay topluma mal olmuştu...

Savcı bu defa tutuklanması talebiyle mahkemeye gönderdi ve tutuklandı!..

***

Peki bütün bunlar olmasaydı, sosyal medya, sivil toplum örgütleri harekete geçmesiydi?..

Şortlu hemşire yediği tekmeyle kalırdı!..

Psikolojisi bozulur, 6 ay kendine gelemezdi!..

Bir bakıma şanslıydı, medya gücüyle suç vasfı değişti, tekmeleme "halkı kin ve düşmanlığa teşvik" kapsamına girdi...

Oysa...

Halkı kin ve düşmanlığa teşvik güzel yurdumuzun her alanında devam ediyor!..

Bir kesimin toplumun diğer kesimine kin ve düşmanlık beslemesi, "hayatın olağan akışı" haline gelmiş durumda...

Ama tutuklanan yok!..

***

Ülke ikiye bölündü...

Toplumun bazı kesimleri birbirinden nefret ediyor...

İktidar yandaşı gazetelere ve oradaki yazar müsveddelerine bakın...

Neredeyse tamamı birer ajan gibi çalışıyor...

İhbar, iftira, çamur, her tülü çirkeflik...

Üstelik bunlar dindar geçinen zavallılar...

Onlar her gün uçan tekme atıyor insanlara...

Ve hepsi iktidar tarafından ödüllendiriliyor...

*  *  *

İktidarın "benden olanlar-benden olmayanlar" ayrımcılığı;

Ülkeyi imamlaştırma hedefi;

İnsanların hayat tarzına karışma çabası devam ettikçe...

Bu ülkede huzur ve güven sağlanamaz!..

Şortlu hemşireye atılan uçan tekme semboldür...

Ülkenin huzuruna, güvenine ve yaşam biçimine atılan tekmelerden sadece biridir!..

Mehmet Türker Sözcü

Yaşam tarzına müdahale suçu

-----------

Sapığın teki; şort giydiği için 23 yaşındaki hemşireyi belediye otobüsünde tekmeledi..

Otobüslerde kamera var artık..

Tanığa gerek yok..

Saldırgan hemen yakalandı.. İfadesinde; 'Giydiği şort ortama uygun değildi' demiş..

'Devlet bunları cezalandırmalı' diye ahkâm kesmiş..

Diyebilir; dilin kemiği yok!.

*

Sapığın dedikleri önemli değil..

Cakanın seyir defteri önemli..

Hâkim basit yaralamadan serbest bıraktı..

Normal..

Her tekme atan, her yumruk atan tutuklanırsa memlekete cezaevi yetmez..

Normalde hâkim meseleyi anlamamış, algılamamış..

Mesele bu!..

*

Olay şöyle gelişti..

Sapık serbest kalınca infial oldu.. Savcılık harekete geçti, bu kez 'halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek' iddiasıyla yeniden gözaltına alındı..

Bu da önemli değil..

Şortlu kadına tekme atmak halkı kin ve düşmanlığa sevk etmez.. Bu iş o kadar basit değil!..

*

Peki, önemli olan ne?

Önemli olan, yaşam tarzına müdahale!.

Bir kişinin bir başka kişinin kıyafetinden rahatsız olması..

Bir kişinin bir başka kişinin kıyafetini kabul edemediğini beyan etmesi..

Bir kişinin bir başka kişinin kıyafetini içine sindirememesi..

Bir kişinin bir başka kişinin kıyafetine müdahale etmesi..

Suç mu?

Evet, suç!..

*

AKP iktidarının ceza kanununa 2014 yılında eklediği maddeye göre suç..

Ek madde diyor ki; 'Cebir ve tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden veya değiştirmeye zorlayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır'

*

Sapık, bu maddeden yargılanırsa; 'yaşam tarzına müdahale'nin suç olduğu zihinlere işlenecek..

Sapık, bu maddeden ceza alırsa; kılıf kıyafete karışmanın suç olduğu resmileşecek..

Özel hayatın kutsal olduğu, karışılamaz olduğu kayıtlara geçecek..

Emsal olacak..

Mehmet Tezkan Milliyet

Kahkaha

 --------

Biri çıkıp da kadının kahkahasını falan diline doladı ya...

Biraz da işte onun ve onun gibilerin başlattığı atmosferin etkisidir kadına yönelik tekmeler, şiddetler falan.

Ahmet Hakan Hürriyet