Medya Arkası (22.05.2018)

Medya Arkası (22.05.2018)
Köşe yazarlarının gündeminde 24 Haziran'da gerçekleşecek olan seçimler vardı. İşte günün öne çıkan yazıları:

Doların siyasi ayağı / Mehmet Tezkan / Milliyet

Kim ne derse desin seçim iyidir.. Demokrasinin birinci koşuludur..

Meydanlar şenlenecek ama bir o kadar da gerilecek..

Bu seçim zorlu geçecek..

Çünkü 24 Haziran’da sadece bizi yönetecek iktidarı seçmeyeceğiz.. Rejimin nasıl olacağına da karar vereceğiz..

Önümüzde üç olasılık var..

BİR: Cumhur İttifakı hem bakan çıkarır hem de yasama organında çoğunluğu elde eder.. Türkiye başkanlık seçimine geçer.. Bütün kurum ve kurallarıyla yeni rejim
inşa edilir..

***

İKİ: Millet İttifakı hem bakan çıkarır hem de yasama organında çoğunluğu sağlar.. HDP de katkı sağlar.. Parlamenter rejime dönüş hazırlıkları yapılır.. Anayasa değişikliğiyle, yeniden referanduma gidilir..

***

ÜÇ: Pata çıkması durumu.. Yani başkanın ayrı bloktan, Meclis çoğunluğunun ayrı bloktan olması hali..

Yani başkanla yasama organı rejim konusunda, Türkiye’nin nasıl yönetilmesi konusunda ayrı düşünmesi..

Ne olur sorusunun yanıtı şimdilik yok.. Ama her halükârda taraflar asgari müştereklerde anlaşmak, uzlaşmak zorunda..

Bu seçim yeni bir seçimi doğurmaz.

Adil Gür ne yapmak istemektedir? / Ahmet Hakan / Hürriyet

ADİL Gür son referandumda tam “yüzde 9” yanılmıştı.

Ve anketçiliğe tövbe etmişti.

*

“Yüz bin kere tövbe ederim yine tahmin yaparım” havasında olan Adil Gür, bu sefer de şu neticeyi açıklamış:

“Erdoğan yüzde 50 / yüzde 55 ile kazanır”

*

İnsan merak ediyor:

Dost düşman herkes...

“Adil Gür’ün açıkladığı rakamdan yüzde 9 düşelim” demez mi?

Bu durumda da Adil Gür, en büyük zararı Tayyip Erdoğan’a vermiş olmaz mı?

*

Devlet Bey gibi seslenmek istiyorum:

Bu Adil Gür ne yapmak istemektedir? Kime hizmet etmektedir? FETÖ’cü müdür?

Bravo Kemal Bey başardınız!.. / Ümit Zileli / Korkusuz

Aşkolsun Kemal Bey, yine yaptınız yapacağınızı… Genel başkanlıkta geçen 8 yıl içinde kendinizi nasıl geliştirdiğiniz hatta aştığınız, yaptığınız işlerden, verdiğiniz kararlardan, ülkenin kurucu partisini soktuğunuz yeni yoldan gayet iyi anlaşılıyordu ama, şu gerçekleştirdiğiniz son “Altın vuruş” hepsini geride bıraktı!.. Siyasetin arka yollarını, adam yeme sanatını, partinin geçmişiyle ilişkilerini bi güzel koparma harekatını o kadar maharetle, o denli başarıyla özümsemiş, içselleştirmişsiniz ki hayran olmamak elde değil!.. Artık göğsünüzü gere gere, tabii ki yakın çevrenize “gönlünüzdeki oluşuma” yalnızca bir adım kaldığını söyleyebilirsiniz: -Yeni CHP, bir diğer deyişle liberal sağ CHP!.. Seçtiğiniz zamanlama mükemmeldi doğrusu; önce 15'ler harekatı, hemen ardından “Millet İttifakı” ile toplumda hem heyecan, hem umut yarattınız… Ancak son atağınız şahaneydi; “Ekmeleddin faciası” sonrası bunalıma giren, üzerine ölü toprağı serpilmişçesine umutsuzluğa, hüzne gark olan CHP tabanına, kendi içlerinden birini aday göstererek müthiş prim yaptınız. Gerçi o da pek gönlünüzden geçen bir hareket değildi zannımca; uzunca bir süre kapı arkalarında “Abdullah Gül oyunu” oynadınız ancak sonu gelmedi, gelemedi… Hem parti içinden büyük tepki oldu hem de ittifak kuracağınız partilerden biri bu teklife asla yanaşmadı!.. Mecburen parti içine döndünüz ve “bir taşla iki değil çok kuş” vurma formülünü geliştirdiniz… Neydi peki bu “çok kuş” formülü? Gayet basit: -Ver tabanın istediğini, yarat coşkuyu, gönder istemediklerini, yarat YCHP'yi!..

Kadınlar nerede? / Fatih Altaylı / Habertrük

OLDU OLACAK

CHP’nin adayları arasında en ilginci Deniz Baykal’ın bir kez daha aday gösterilmesi oldu.

Allah şifa versin Deniz Bey’in geçirdiği inmeden sonra sağlığına tam olarak kavuşamadığını biliyoruz.

Bir yanı felçli ve konuşmakta hayli zorlanıyor.

Şu anda da ciddi bir rehabilitasyon ve fizik tedavi döneminde.

Deniz Baykal’a gösterilen vefa iyi bir şey gibi görünmekle beraber bir yandan da önümüzde önemli bir TBMM dönemi varken, sağlığına tam kavuşamamış birinin milletvekili olması CHP seçmeni tarafından da eleştiriliyor.

Hatta bazıları, “Oldu olacak İsmet İnönü’yü de aday gösterseydiniz”diyecek kadar ileri gidiyor.

Vurun CHP’ye! / Emre Kongar / Cumhuriyet 

1) Tehlikesi yok; terör örgütüne üye olmadan yardım ettiğinizi veya cumhurbaşkanına hakaret ettiğinizi iddia ederek kimse sizi hapse atmaz... 
2) Havası var; CHP’ye yönelttiğiniz eleştiriye göre, solda veya sağda istediğiniz konuma yerleşir, entel görünürsünüz. 
3) Modaya uygun; herkes yapıyor, siz de yapın!

Erdoğan ne dediyse o / Akif Beki / Karar

İkincisi de mangal yürekli kardeşim, ateşli taraftarsın anlıyorum ama ne dünyaya güç göstermeye, ne Siyonist Haçlı gulyabanileri tepelemeye, ne de sandıkta oy patlamasıyla Hans’ın, George’un, Simon’un suratında Osmanlıyı patlatmaya gidiyoruz.

Harbe değil, ülkeyi daha iyi kimin yöneteceğine karar vermek için seçime giriyoruz.

Ve bu seçimde Hans’ın, George’un, Simon’un falan oy hakkı yok.

İktidar değişsin mi, kalsın mı diye onlar tercih kullanmayacak.

Sonucu onlar değil bizim vatandaşlar belirleyecek. İnciler saçarak martaval okumayı kessen diyorum artık.

Oylar aslan kralın ağzında artık / Kemal Öztürk / Yeni Şafak

OYLAR ASLANIN AĞZINDA ARTIK

Seçmen sanıldığından daha bilinçli ve ilk defa bu seçimde rengini çok belli etmiyor. Ancak sevmediği bir adayın, istemediği bir kişinin altına mühür basmayacak kadar eli güçlendi.

Artık seçmene göre hiza alınacak bir siyasi döneme girdik.

Başkanlık sistemi, seçmenin eline, iktidarı ve onu denetleyecek Meclis’i seçecek iki oy vererek onu aslan kral yaptı. İttifak yasası da baraj sorununu ortadan kaldırarak, bu krala her partinin alternatifini sunarak pençesini daha da güçlendirdi. Bu yüzden siyasi partiler artık kral olan seçmenin dediğini yapmak zorunda.

Anlayacağınız oylar aslan kralın ağzında.

Bu durumda seçmenin tercihleri, partilerin ideolojilerinden örgütsel yapılarına, aday profilinden parti programlarına kadar her şeyi etkileyecektir.

İster istemez bu etki partilerin ideolojiden uzaklaşmasına, daha pragmatik, daha faydacı ve daha merkezde durmasına neden olacaktır.