Sivas Kongresi 100. yılında!

Sivas Kongresi 100. yılında!
Kurutuşa ve cumhuriyete giden yoldaki en önemli kilometre taşının aşıldığı Sivas Kongresi’nin bugün 100. yılı. Manda ve himaye fikrinin reddedilerek Milli Mücadeleye ışık tutacak kararlar, Sivas Kongresi'nde alınmıştı...

“Manda ve himaye” fikrinin reddedildiği, ulusal kurtuluş mücadelesine ışık tutan kararların alındığı 108 gün boyunca Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı Sivas Kongresi 100 yaşında.

Sivas Kongresi 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sivas'ta düzenlenen ve Birinci Dünya Savaşı ile beraber işgal altında bulunan Türk topraklarını kurtarmak ve Türk milletinin bağımsızlığını kazanması için gerçekleştirilen Türk Ulusal Hareketi toplantısıdır.

SİVAS KONGRESİ'NE GİDEN YOL

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’da başlattığı ulusal kurtuluş mücadelesini Amasya’dan sonra, 27 Haziran 1919’da ”güvenilir kent” olarak gördüğü Sivas’a gelerek sürdürdü. Sivas’ta yapılan toplantıda ülkenin durumu görüşülerek, en kısa zamanda kentte milli bir kongre yapılmasına karar verildi. Erzurum Kongresi’ne katılmak üzere Amasya’dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa, 27 Haziran 1919 günü Sivas’a geldi ve Sivas halkı tarafından coşkuyla karşılandı.

Sivas Kongresi ile ilgili gerekli talimatları veren Mustafa Kemal Atatürk, 28 Haziran’da Erzurum Kongresi’ni toplamak için bu kente gitti.  Mustafa Kemal Paşa, 2 Eylül 1919’da yeniden geldiği Sivas’ta 18 Aralık 1919’a kadar kaldı. Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki heyet tarafından 4 Eylül 1919 Perşembe günü saat 14.00’te bugünkü Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi binasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Sivas Kongresi yapıldı.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Anadolu'daki bölgelerinden çok sayıda delege Sivas Kongresi'ne katıldı. Sivas Kongresi'nin düzenlendiği tarihlerde Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul dahil olmak üzere çok sayıda yerleşim bölgesi düşman birliklerinin işgali altındaydı.

Sivas'ta, Kurtuluş Savaşı'nın çerçevesini belirleyen geleceğe yönelik kararların temeli atıldı ve önemli kararlar alındı.

38 kişinin katıldığı Sivas Kongresi'ne, Erzurum Kongresi'ne nazaran daha az kişinin katılmış olsa da, katılımcılar daha geniş çaplı bölgeleri temsil ediyordu. Erzurum Kongresi gibi Sivas Kongresi'nde de Mîsâk-ı Millî manifestosunun ana hatları belirlendi.

Sivas Kongresi'nden 1 ay sonra 22 Ekim 1919'da, Osmanlı Meclis-i Mebûsanı'nın Sivas Kongresi'nde yapılan anlaşmalara uyacağı düşünülerek, yeni seçimlerin çağrısını yapan, İstanbul Hükümeti ve Heyet-i Temsiliye arasında Amasya Protokolü imzalandı.

sivas-002.jpg

SİVAS KONGRESİ’NİN ÖNEMİ VE SONUÇLARI

1. Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında yapılan Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalan ve her noktasında çok büyük bir İslâm çoğunluğunun bulunduğu Osmanlı ülkesinin parçaları birbirinden ve Osmanlı topluluğundan parçalanamaz ve hiçbir sebeple ayrılmaz bir bütündür. Bu ülkede yaşayan bütün Müslüman halklar, birbirine karşılıklı hürmet ve fedakârlık duygularıyla dolu, birbirlerinin ırkî ve sosyal haklarına saygılı, yaşadıkları muhitin şartlarına tam olarak riayetkâr öz kardeştirler.

2. Osmanlı toplumunun bütünlüğü, milli istiklalimizin sağlanması, Hilâfet ve Saltanat yüce makamının dokunulmazlığı için Kuva-yı Milliye’yi etkili ve milli iradeyi hâkim kılmak esastır.

3. Osmanlı topraklarının herhangi bir parçasına karşı yapılacak müdahale ve işgale ve özellikle vatanımız içinde müstakil birer Rumluk ve Ermenilik kurulmasına yönelik hareketlere karşı, Aydın, Manisa ve Balıkesir cephelerindeki milli cihatlarda olduğu gibi, elbirliğiyle savunma ve direnme esası meşru kabul edilmiştir.

4. Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız, bütün gayr-i müslim azınlıkların her türlü hakları bütünüyle mahfuz bulunduğundan, bu azınlıklara siyasî egemenlik ve toplumsal dengemizi bozacak imtiyazlar verilmesi kabul edilmeyecektir.

5. Osmanlı Hükümeti bir dış baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk ve ihmal etmek zorunda kalırsa, Hilafet ve Saltanat makamı ile vatan ve milletin dokunulmazlığını ve bütünlüğünü sağlayacak her türlü tedbir ve kararlar alınmıştır.

6. İtilaf Devletleri’nce Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalıp İslâm çoğunluğunun oturmakta olduğu, kültür ve medeniyet üstünlüğünün Müslümanlarda bulunduğu ve bir bütün teşkil eden vatan topraklarının taksimi görüşünden büsbütün vazgeçip, bu topraklar üzerindeki tarihi, ırki, dini ve coğrafi haklarımıza riayet edilmesine ve buna aykırı teşebbüslere son verilmesine ve böylece hakka ve adalete dayalı bir karar alınmasını bekleriz.

7. Milletimiz insani, muasır (çağdaş) gayeleri yüceltir, teknik, sınaî ve ekonomik durumu ve ihtiyacımızı takdir eder. Böylece devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak şartıyla, altıncı maddede yazılı sınırlar içinde, milliyet esaslarına saygılı olan ve memleketimize karşı istila emeli gütmeyen herhangi bir devletin teknik, sınaî, ekonomik yardımını memnuniyetle karşılarız. Bu adaletli ve insani şartları(ın gerçekleşmesi), bir barışın acilen kararlaştırılması, insanlığın selameti ve dünyanın esenliği adına, en has milli emelimizdir.

8. Milletlerin kendi geleceğini bizzat kendilerinin tayin ettiği bu tarihi dönemde İstanbul Hükümeti’nin de milli iradeye bağlı olması zaruridir. Çünkü milli iradeye dayanmayan herhangi bir hükümetin keyfi kararlarına milletçe baş eğilmediği gibi, böyle kararların dışta da muteber olmadığı ve olamayacağı, şimdiye kadar geçen olaylarla ve sonuçlarla ortaya çıkmıştır. Böylece, milletin içinde bulunduğu sıkıntı ve endişeden kurtulmak çarelerine bizzat başvurmasına gerek kalmadan, İstanbul Hükümeti’nin milli meclisi hemen ve hiç zaman yitirmeden toplaması ve böylece milletin, memleketin geleceği üzerinde alacağı bütün kararları milli meclisin denetimine sunması mecburidir.

9. Vatan ve milletimizin maruz kaldığı zulüm ve elemler ile ve hepsi aynı amaç ve maksatla milli vicdandan doğan vatansever ve milli cemiyetlerin birleşmesinden oluşan genel topluluk, bu kez “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adını almıştır. Bu cemiyet her türlü particilik akımlarından ve şahsi ihtiraslardan uzaktır ve arınmıştır. Bütün Müslüman vatandaşlarımız bu Cemiyet’in tabii üyeleridir.

10. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin 4 Eylül 1919 tarihinde Sivas’ta toplanan Genel Kongresi tarafından, mukaddes maksadı takip ve genel teşkilatı idare etmek için bir Heyet-i Temsiliye seçilmiş ve köylerden il merkezlerine kadar bütün milli teşkilatlar takviye edilmiş ve birleştirilmiştir.

İlgili Haberler