Treni kaçırdınız efendiler!..

Azîz dostlarım, 22 Temmuz seçimlerini geride bırakalı bugün 5’inci gün oluyor. Rahatsızlığım dolayısıyla yazı yazamadığım 2 gün boyunca, ekranlardan ve gazete köşelerinden seçim sonuçlarıyla ilgili biri birinden yaldızlı(!) yağdanlıkların değerlendirmelerini(!) ve hüsrana uğrayanların kaybetme gerekçelerini takip etme eziyetini çekmek zorunda kaldım.

Bakıyorum da AKP’nin seçim zaferinin sebepleri üzerinde, özellikle şu “milliyetçiliğe karşı oldukları için ulusalcı, laik olmadıkları halde laikçi takıma” önderlik ettiklerini zanneden ve kaybetme şokunu yaşayan her “kelle” den başka bir feryat yükseliyor. Oy kullanan seçmenin neredeyse yarısının AKP’ye oy vermiş olması karşısında, “23 Temmuz sabahı ile ilgili rûyaları” kâbusa dönüşenler mi dersiniz, düştükleri şaşkınlık girdabında küçük dilleriyle beraber büyük dillerini de yutanlar mı ararsınız... Hepsi boy sırasında, çene hizasında...

İşte seçimi AKP’nin kazanmasıyla ilgili, “kayıptakilerin” , neredeyse “akordu-senkronu kaçık koro” halinde tekrarladıkları o “sevilesi” gerekçeler!..

“Bu millet 2 çuval kömüre, 1 paket makarnaya satılmış” imiş...

“Perişan edilen çiftçinin, esnafın, işçinin, memurun AKP’ye bu ölçüde destek vermesi akıl ve mantık dışı” imiş...

“Fındık fiyatından şikâyet ederek yol kesen Karadenizli bile sandık başına gelince AKP’ye teslim olmuş” imiş...

“ABD ve AB, IMF politikalarına tam bir teslimiyet içinde olan, iktidar olduğu 4,5 yıl içinde Türkiye’nin toplam borcunu 180 milyon dolardan 400 milyar dolara çıkaran, dış borcunu yüzde 80 artıran, Türkiye’de yaşayan her vatandaşı 5 bin 500 dolar borç altına sokan, borsayı ’küresel tefecilere’, stratejik tesis ve kuruluşlarımızı ele-yabana peşkeş çeken, vatan topraklarını haraç mezat satan bir iktidara verilen yüzde 46.6’lık seçmen desteği sosyologlar, psikologlar ve psikiyatrlar tarafından araştırılmalı” imiş.

“Cumhuriyet mitinglerine katılan milyonlar nerede” imiş...

Bununla da kalmıyor bazıları...

Neredeyse ateist müteveffa Aziz Nesin’in ruhuna yeniden kül savurma töreni yapacak, onu alkışlarla yâd edecekler...

“Bu millet aptal” imiş!.. “Bu halk cahil” imiş... “Seçmenin bu davranışı bilimsel değil” imiş!..

Rehin - ipotek...

Kıymetli okuyucularım, aslında Salı günkü “Sivil Teslimiyete teslimiyet kararı” başlıklı yazımda, 22 Temmuz’da yapılan seçimin sonuçlarını, tam 8 aydan beri sezip, “dilimde tüy bitirircesine” haykırdığım “kutuplaştırma operasyonu” çerçevesinde değerlendirmeye çalıştım.

Şimdi şu “ulusalcı - laikçi” ve özellikle “maddeci” taifenin, seçim sonuçlarıyla ilgili “aptalca” ve sadece “diplomalı cahillere” yakışacak feryatlarını bir yana koyacak olursak; AKP’nin milletten bulduğu bu destekle ilgili millî ve mânevî bakış açısıyla; “Millet nasıl böyle bir karar verir? Hayret kere hayret” diyerek yüzlerce soru sorabiliriz. Bütün bunları alt alta sıralarsak ne sütun yeter ne sayfa...

Yeniçağ’ın, anketörler şampiyonu Tarhan Erdem tarafından “bilimsel(!) olarak” da desteklenen önceki günkü “Halk rehin alındı” manşetine gelince, elbette doğrudur, ancak “aç mide - delik kese” ikilisiyle doğrudan alâkalı olan bu “rehin alınma” , vatandaşı AKP’ye yönlendiren “yan sebeplerden” biridir. Millet, duygularını “ipotek” vermiştir.

“Teslimiyetçi İktidar” ın icraatlarına alternatif sunmak yerine, milletin maneviyatına hakareti marifet bilen birileri, hâlâ “bilimsel (!) çizelgelerle, trendlerle” uğraşırken, 22 Temmuz treni yolcusunu almış, istasyondan kalkmıştır... Kısaca şu “küresel kutuplaştırma operasyonu” na, bilerek ve bilmeyerek figüranlık ve yardımcı oyunculuk yapan “cici ve laikçi beylere, mütekaid paşalara” 22 Temmuz treninin kalktığı istasyondaki “yorgun millet hamalı” sıfatımızla söyleyeceğimiz söz şudur:

“Treni yine kaçırdınız efendiler!..”

Maddeci kafalar anlayamaz...

Dostlarım, evet tam 8 ay öncesinden başlayarak senaryosu okyanus ötesinde yazılan bir “Yahudi - Haçlı ittifakı” imzalı bir operasyonla, Türkiye’de vatandaşın “laik - antilaik” diye kutuplaştırılmaya çalışıldığını, her vesileyle haykırdım. Bu sinsî tezgâhla, “özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi zeminin kullanılacağını, laikçi geçinenlerin AKP’yi yıpratmak adına milletimizin mânevî değerlerini ve duygularını hedef alacağını, ’Toptan Teslimiyetçi İktidar’ın, hiç hakkı olmadığı halde milletin gönlünde yine mağdur pozisyonuna düşürüleceğini ve tek başına iktidarının yine bu yolla sağlanacağını” defalarca yazdım.

Özellikle TBMM’deki cumhurbaşkanlığı seçimi turlarında “Ana, Yavru ve Tosun muhalefet” tarafından TBMM Genel Kurulu’na yapılan boykotlar, bu senaryonun baş aktörü olan “Teslimiyet Bay- Başı” nın ekmeğine hem tereyağı, hem de süzme bal sürdü. CHP Cumhurbaşkanlığı seçimini Anayasa Mahkemesi’ne götürmekte kalmadı, “Ana Muhalefet’in Bay-Kal” ı, bu en yüksek mahkemeyi, “isteğimiz haricinde karar verirseniz Türkiye kaosa gider” diye tehdit etmekten geri kalmadı. Bu tehdidi destekler mahiyette bir gece yarısı e-muhtırası gelince Türkiye’de nefesler tutuldu. O sıralarda, bütün bunların oyun içinde oyun olduğunu, birilerinin bilerek, bilmeyerek bu operasyona aktörlük yaptıklarını söyledim. Demokrasiye doğrudan ve dolaylı bu tür müdahalelerin, darbe şakşakçılıklarının sadece “Teslimiyetçi İktidar” a yarayacağını, bu tür teşebbüslerin “İşportacı Devlet Zihniyeti” ni millet gözünde yeniden mağdur duruma getireceğini tekrarlayıp durdum.

Azîz dostlarım, milletin AKP’ye yönelen oylarını, o “maddeci kafaların” ve “bilimsel mantıksızlıkların” anlayabilmesi mümkün değildir. Evet, millet demokrasiye müdahale teşebbüslerine ve maneviyatına yapılan saldırılarla AKP’yi mağlup etme hamlelerine tepki olarak; “Sivil teslimiyete gönüllü teslimiyet kararı” vermiştir. Bu da çok kolay istismar edilen manevî duyguları ve esas “yumuşak karnı” olan merhameti ile alâkalı bir durumdur...

Başsağlığı

Azîz ülküdaşımız, MHP İstanbul Milletvekili, Türk Dünyası sevdalısı ve “âlim” sıfatlı hizmetkârı Prof. Dr. Mehmet Cihat Özönder’in Esenboğa yolunda trafik kazasında vefat ettiği haberi, bütün kara haberler gibi tez ulaştı ve yüreğimizi dağladı. Aile efradına, bütün Türk Milliyetçilerine ve Müslüman Türk Milleti’ne başsağlığı dileklerimi sunuyor, merhum hocamıza Cenab-ı Hakk’tan rahmet niyaz ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları