Adsız kahramanlarımız!

Güneydoğu’daki mücadeleye “savaş” demek, terör örgütünü sanki bir devletmiş gibi karşıtımız telakki etmek olacak. Ama gerçekte, bu yıllardır süren mücadele, milli varlığımızı, birliğimizi korumak için gerçek bir “savaştır” !

Bu “savaşın” şehitlerini, isimlerini her gün biliyoruz, gönüllerimize yazıyoruz. Ancak bu savaşın adsız kahramanları; -Komutanları -subayları, yedek subayları, astsubayları, erleri, korucuları da var. Bu kahramanları ve öykülerini de bilmemiz lazım. Tabii madalyalar, takdirnameler yetmez ama gene de bir şey yapmak gerekmiyor mu? Yoksa bu “savaşı” görmezden gelmek mi istiyoruz!

Bir hocaya mektubumdur

Radikal yazarı Türker Alkan, saygı duyduğum ve çoğu yazılarına kıymet verdiğim gerçek bir aydındır. Geçenlerde Zafer Üskül’ün önerisini kınadı ama aynı zamanda emekli Orgeneral Edip Başer’in “Gül Cumhurbaşkanı adayı olursa ordu müdahale edebilir” demesini de kınadı. Ben bu konuda köşemde yazacaktım ama önce Türker Alkan’a saygımın ifadesi olarak, kendisine e-posta ile bir mesaj yazmayı tercih ettim ve doğrusu cevap bekledim. Anlaşılan, hocamız benim görüşlerime kıymet vermemiş. Ben de şimdi bu mektubu, burada yayınlıyorum:

“Muhterem Hocam: Önce size “hocam” diye hitap etmemi mazur görmenizi rica ederim. Her konuda aynı düşünmesek bile, herhalde, Atatürkçülük-Laiklik konusunda aynı düşünüyoruz. Bugünkü yazınızda (31.07.2007) Üskül’ün Anayasa önerisi hususunda yazdıklarınız da, esas itibarıyla benim de yazdıklarım...

“Her ülkenin geleneklerinden, siyasal tarihinden, dininden, jeopolitik konumundan, eğitim biçiminden ve düzeyinden oluşan bir siyasal kültürü vardır “ şeklindeki ifadelerinizi ben de naçizane başka kelimelerle ifade etmeye çalıştım.

Ben, hele şu bağlamda, Üskül’ün bu sözleri söylemesini, en azından “münasebetsizlik” addediyorum.

Ancak E.Orgeneral Edip Başer’in, “Gül, Cumhurbaşkanı adayı olursa ordu müdahale edebilir” açıklamasını kınıyorsunuz.

Doğru: Türkiye, elbette ’askeri müdahalenin’sıradan bir olaymış gibi tartışıldığı bir ülke olmamalıdır... Ve doğru; Türkiye askeri müdahalelerden çok çekmiştir.

Ancak, önceki darbe ve müdahalelerin hepsi, siyasetçilerin gafleti yüzünden, sivil çözümler bulunamadığı için kaçınılmaz olmuştu. Ve benim de, doğrudan mağduru olduğum 27Mayıs 1960 darbesinin, 12 Mart muhtırasının, 12 Eylül müdahalesinin hiç mi sebebi yoktu?

Siz şimdi de “Bu sorunlara sivil çözümler bulunmaması için, hiçbir neden göremiyorum” diyorsunuz.

Lütfen beni irşat edin ve lafı dolandırmadan, faraziye ve umutlara dayanarak değil, gerçekçi bir Türk aydını olarak söyleyin; Abdullah Gül’ün veya başka bir AKP’linin, türbanlı eşleriyle -daha doğrusu altındaki zihniyetle- Çankaya’ya çıkmalarına, kafanız ve gönlünüz razı mı?

Yok, “türban mühim değil” veya “bir kerecikten bir şey olmaz” diyorsanız, o başka! Ancak öyle diyemeyeceğinize göre, sivil çözümler nasıl bulunacak, sorun -bu tehlike- ” sivil çözümle “ nasıl engellenecek? Sakalın üzerinden bir defa fare geçmeye görsün!

Korkarım sizler, Türk Ordusundan, AKP’den korktuğunuzdan fazla korkuyorsunuz!”

Evet Sayın Alkan, siyasi çözümün nasıl olacağını açıklasın da, biz de rahat uyuyalım!

Yazarın Diğer Yazıları