"İttihatçı" çocukları ve Mustafa Kemal

İki “İttihatçı” torunu ve bir de “ittihatçı” oğlu. Osman Mayatepek, Enver Paşa’nın ve Osmanlı Hanedanından Naciye Sultan’ın torunu. Enver Paşa ile Mustafa Kemal’in yıldızları hiç barışmamış ve Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı esnasında, Enver’in Anadolu’ya gelmesini engellemişti.

Şiar Yalçın, İttihat ve Terakki’nin ünlü Maliye Nazırı Cavit Bey’in oğlu. Cavit Bey, Cumhuriyet’in ilk yıllarında, bazı “İttihatçıların” iktidarı ele geçirmek teşebbüslerinin parçası olan, Mustafa Kemal’e suikast olayı vesilesiyle, İttihatçıların tasfiyesi esnasında, babamın da yargıç olduğu, Ankara İstiklal Mahkemesince, idama mahkûm edilmiş ve asılmıştı.

Hem Osman’ı hem de Şiar’ı yakından tanırım. İkisi de Atatürk’e asla kin bağlamadıkları gibi inançlı Atatürkçüdürler.

Refah Partisi iktidarda iken o partililer, kanun çıkararak, Cavit Bey’in iade-i itibar edilmesini sağlamak istemişlerdi. Şiar o zaman, Cumhuriyet gazetesinde bir yazı yazdı; “Ben Atatürkçüyüm. Sizin lutfunuza ihtiyacım yok” dedi ve Atatürk’e karşı olan bu hareketi, elinin tersiyle reddetti...

Ve Hasan Cemal vak’ası

Osman Mayatepek’e ve Şiar Yalçın’a karşılık bir de İttihat ve Terakki Partisi’nin ileri gelenlerinden, Bahriye Nazırı Cemal Paşa’nın torunu Hasan Cemal var. Bildiğim kadar, Mustafa Kemal ile Cemal Paşa arasında özel bir münaferet yoktu. Ama O’nun torunu Hasan Cemal, azılı Atatürk düşmanı. Öteden beri, -Türk milliyetçisi olmak bir yana- adeta Kürt Milliyetçisi! Üç İttihatçı evladı arasındaki bu çelişkiyi nasıl izah etmeli? Cemal Paşa’nın torunu nasıl ve neden böyle oldu? “Sütü bozuk” diyeceğim ama büyükanasını, babasını, halasını tanırdım; onlar hiç böyle değillerdi. Doğada mutasyonlar -dejenerasyonlar- olduğu gibi, anlaşılan insanlarda da oluyor ve ortaya böyle ucubeler çıkıyor!

Hasan Cemal’de psikolojik bir problem var. Zaten, “Cumhuriyeti Çok Sevdim” ve “Tank Sesleriyle Uyanmak” kitapları yayınlandıktan sonra, birçok kişi aynı teşhisi koymuştu.

Hasan Cemal, şimdi 22 Temmuz’dan sonra AKP “zaferini”, “Orduya karşı, Milletin Muhtırası” diye yazmakla başlayarak, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyete, Atatürk’e ve ilkelerine saldırmaya azgınlıkla ve pervasızca devam ediyor...

Son yazısında Atatürk’e adeta kin kusuyor. Diyor ki; “Siyasette Atatürk istismarı, ‘eski Türkiye’nin, ‘köhne düzen’in kötü bir alışkanlığıdır. Türkiye’de demokrasi ve hukuk devletinin gecikmesinde bu Atatürk istismarının payı büyüktür.” Ve de “Atatürk’ü artık rahat bırakın” derken “Atatürk artık bizi rahat bıraksın” demek istiyor! Atatürk’ten, heykellerinden fotoğraflarından artık “kurtulmayı” öneriyor. Aynı öneri, Hasan’ın kuklacısı yabancıların, AB’nin ve Graham Fuller’in öteden beri dedikleri.

Son yazısında ters bir mantıkla ve kelime oyunlarıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu milletin bekası için, ne kadar mücadelesi olmuşsa -ve hâlâ da varsa- bunları, kendinin ve kendisi gibilerin Ordu düşmanlığının gerekçeleri olarak sıralamış. Ben onunla Atatürk ve Ordu konularında bir düşünce tartışmasına girmeye tenezzül etmem. Onun gibi ruhen problemli biriyle, böylesine bir tartışmaya girmeyi de abesle iştigal sayarım...

Ama madem ki Hasan Cemal “Nedir asker düşmanlığı?” diye sormuş söyleyeyim: Asker düşmanlığı; terör örgütü mensubu olarak Ankara’da, kendi Ordusunun evine bomba atmaktır!

Yazarın Diğer Yazıları