Cumhurbaşkanı değişmeyecek!

Sezer’in boşaltacağı koltuğa kim oturacak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘yeni’ Cumhurbaşkanı kim olacak, inanınız hiç merak etmiyorum.
Merak etmiyorum, çünkü, normal insan bilmediği şeyi merak eder, ben ise Sezer’in koltuğuna kimin oturacağını biliyorum. Aslında herkes biliyor amma yine de merak ediyor, ben işte asıl buna yani insanların bildiği bir şeyi bu kadar merak etmesine şaşıyorum.
Seçimde sandıktan hangi parti çıkacağını da merak etmemiştim, çünkü AKP’nin kazanacağını biliyordum.  “Biliyordun da niye yazmadın?” diyeceksiniz, inanınız yazdım, amma fark edemeyenler olduysa yapabileceğimiz bir şey yoktu. Önce şu,  “Yeni Cumhurbaşkanı kim olacak?” sorusuna cevap verelim. Bir kere ’yeni’ cumhurbaşkanı asla ’yeni’olmayacak. O koltuğa oturacak kişi bir Sezer, bir Demirel, bir Özal ne ise, işte o olacak. Adı Abdullah olur, Hikmet yahut başka bir ad olur, bilemem. Toplumun beklentisi, zinde güçlerin talebi ve Meclis kompozisyonu gösteriyor ki, Sezer’in koltuğunu Sezer dolduracak, Yani AB’ci, yani NATO’cu, yani ABD’ci bir cumhurbaşkanımız daha olacak.
Eşi başörtülü olursa birileri hoplayacak, eşi başı açık biri Köşk’e çıkarsa diğer kesim, “Bu defa da başaramadık!” diye üzülecek, amma her halükârda, seçilecek kişi ’yeni’ değil ’eskilerin devamı’biri olacak ve bu kişinin adı şu olmuş, bu olmuş, Türkiye için fark eden hiçbir şey olmayacak. Toplumun şu an ki  “Cumhurbaşkanı kim olacak?”  merakı, markası bilinen otomobilin plakası ne olacak, onun merak edilmesi gibi, ’esası ilgilendirmeyen’boş bir meraktan başka bir şey değil. İşte milletin asıl fark etmesi gereken bu.
Bu fark edilmediği sürece Türkiye’nin kan ve zaman kaybı devam edecektir.
“Sandıktan AKP çıkacağını biliyorduk” dememiz de böyle bir şey.
Zira, barajı aşması muhtemel görünen bütün partiler önce ABD’ye biatlarını bildirdiler ve ardından, “AB devlet politikamızdır” deyiverdiler. Ee, AKP de bunları yapıyor söylüyordu, öyleyse sandıktan yine AKP çıkacaktı, amma bu AKP başında Erdoğan’ın olduğu AKP de olabilirdi Deniz Bey yahut başkalarının olduğu AKP de... Ne değişirdi? AB ve ABD’ci hangi parti tek başına iktidar olursa olsun bu aslında bir AKP iktidarıdır, veya bu aslında Özal ANAP’ının devamı veya Menderes DP’sinin günümüz versiyonudur.
Bakınız kaç seçim oldu ve kaç kere iktidar değişti amma görüyorsunuz Türkiye hâlâ PKK ile uğraşıyor, çünkü kaptanlar değişse de gemi aynı yöne gidiyor. Zâten kaptanlık için yola çıkanlar,  “Geminin rotası doğru kaptanlar beceriksiz!”  diye diye Kaptan Köşkü’ne çıkıyorlar. Kim ki  “Bu gemi bu gidişle karaya oturur!” diyor, işte o kişi, talan etmek için gemiyi ele geçirmiş korsanlar tarafından tutup baraja fırlatılıyor.
Bu millet Atatürk döneminde uçak yaptı ve sattı amma bugün Türkiye ithal ettiği savaş uçakları ve tanklarını, kurulalı 50 yıl bile olmamış İsrail’e modernize ettiriyor. Türkiye seçimler yapar, hükümetler kurar, yeni başbakanlar ve yeni cumhurbaşkanları seçip dururken henüz devlet bile olmamış, bir tek seçim bile yaparak bir tek başbakan ve bir tek cumhurbaşkanı bile seçmemiş Irak’ın kuzeyindeki oluşum şimdiden uçak üretmek için fabrika kurma aşamasına gelmiş bulunuyor; bu Türkiye için ne kadar acı bir durum..
Velhasıl sonradan gelenler Türkiye’yi sollarken Türkiye 1938’den beri yerinde sayıyor. Onun için biz,  “Türkiye tıkandı!”  diyoruz. Çünkü bütün partiler ve bütün cumhurbaşkanları birbirinin aynı. 100 parti de olsa Türkiye bir  “Tek parti cumhuriyeti”  maalesef. Zira bütün partilerin ’Türkiye problemindeki’teşhisleri aynı, farkları, o da ufak tefek renk tonlarıyla,  uyguladıkları reçetelerde.
Oysa TEŞHİS yanlış, TEŞHİS..
Mesele bu olduğu için Sezer ile Gül yahut AKP ile CHP ve diğerleri arasında, kimse kızmasın ve kimse üzülmesin, detayda ufak tefek ayrılıklar olsa bile, temelde hiçbir fark yok.

Yazarın Diğer Yazıları