Çağdaş(!) Ebu Cehiller...

Benim azîz gönüldaşlarım, 21’inci yüzyılın 7’sindeyiz... Ne yazık ki bir kısım yobazlar, yani sabit fikirliler, yani kesin hükümlüler, halen kafaların içine, o kafaların ürettiği fikirlere değil, dışına bakakalıyorlar.  “Küresel emperyalizm” dünyanın en büyük sömürme operasyonu olan Büyük Ortadoğu Projesi hedefinin tam 12’sine Türkiye’yi koymuşmuş kimin umurunda...
İsrail ve  “ikibuçuk stratejik ortağı” , etrafımıza döşedikleri ateş çemberini görmemizi asla istemiyorlar... Bizi kalbura çevirmek, kalbur üstünde kalan bütün zenginliklerimize sahip olmak için ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar. Biliyorlar ki devletimizi ve milletimizi bölüp parçaladıktan, bütün değerlerimizi  “kalburabastı niyetine”  yalayıp yuttuktan sonra, yayılmalarının önünde hiçbir engel kalmayacak.
İşte bu sebeple  “Türkiyeli Medya” nın  “önde gidenliğinde” bilmem kaçıncı defa seyrettiğimiz bir köhnemiş filmin makaraları, yine başa sarılıyor ve gözümüze sokuluyor. “Dışadönük, içe yamuk aydıncık - maymuncuk takımı” nın tesir sahasından bir türlü kurtulamayan veya özellikle  “kurtulmayan”  bazı etkililer ve yetkililer, hâlâ şekille, kılık kıyafetle,  “kapalı baş, açık ..ç muhabbetiyle”  ve maalesef   “cebren ve hile ile”  milletimizi cambaza baktırmaya çalışıyorlar...
Kesin onun da kellesini!..
İşte  “Türkiyeli Medya” nın milletimize şarap şişesi dibinden bakan o  “özüne petrus, köküne kibrit suyu dökülesice kaptanı”  komutasında  “yalak - şalak”  seyrü sefer yapan  “armada” sından, dehşet mi dehşet bir manşet!.. Aman da neymiş ey milletim?!..
 “Türbanlı vekil eşi azalmış, 274’ten, 235’e düşmüş!..”
Gözün aydın Türkiye(!).. Gözün Aydın, kulakların Manisa!.. Peki İzmir’e ne kaldı ki?.. Eşrefpaşa raconunda ne denir bunun adına?.. Kordon voltasına,  “Balçova sultasına” , Çeşmealtı oltasına kim takılırsa bereket versin!..
Efendiler, bunun adına  “fişleme”  denir... Bunun adına o kahrolası kutuplaştırma operasyonu çerçevesinde  “şişleme”  denir!.. Bıraktınız öküz altında buzağı aramayı, boğa altında bisiklet aramaya başladınız!.. Özel olarak severim sizin bu müthiş haberciliğinizi!.. Demek ki TBMM’deki mürtecilerin(!) sayısı tamı tamına 39 kelle azalmış!..
 “Petrusî” nin yönetimindeki  “sözde hürriyet - özde zûlliyet”  bununla da kalmamış,  “kelle avcılığı” nda kullandığı  “doğancık”  muhbirlerine, hangi partiden kaç vekil hanımının başı kapalı diye tek tek saydırmış!.. İşte ampulü bulduğu için şu sıralarda yattığı yerden pişmanlık beyan eden Edison’u,  “ulan ben niye bunu düşünemedim” nidasıyla kahredecek bu müthiş keşfin,  “medyatik fişleme” nin sonuçları!..
Bakındı hele 226 AKP’li dışında daha kimler mürteci(!), daha kimler gerici(!), daha daha kimler çağ dışı(!) imiş!.. 6 MHP’li, 1 BBP’li, 1 bağımsız...
Ve işte esas dehşete düşürecek haber!.. DTP’li 1 vekilin hanımı da örtüyormuş başını!..  “Sözde hürriyet - özde zûlliyet” in sevilesi mantığına göre, DTP’linin TBMM çatısı altında bölücü terör çetesi PKK’nın  “legal görünümlü dokunulmazlık zırhlı elemanı” sıfatıyla bulunması asla tehlikeli değil. Üstelik  “demokratik ve barışçıl bir kazanım(!)” ... Amma ve lakin hanımının başı örtülü!.. Rejim açısından en büyük tehlike!.. Öyleyse kesin onun da kellesini!.. Fişlediniz ya, şimdi sıra şişlemede!.. Takın o kelleyi şişe, verin fırına!.. Pişmez de bugüne yetişmezse eğer, kızarıp lokum gibi olur yarına!..

Tuzunuz koktu, ayranınız köpürdü...
İşte buradan açıkça ifade ediyorum, bir Türk vatandaşı olarak benim için  “Meydanların sesine kulak tıkayamam”  beyanıyla,  “Cumhurbaşkanı adaylığını ısrarla sürdüren”  şu  “Bay”  Abdullah Gül’ün eşi Hayrunnisa hanımın başının açık veya kapalı olması asla önemli değildir. Bu durum, o hanımefendinin gûya  “Anayasa teminatı altında bulunan”  din ve vicdan hürriyeti ile alâkalıdır. Şu  “kamusal alan”  saçmalıkları beni sadece ve sadece iğrendiriyor... Bırakın türbanı, başörtüsünü de siz  “Bay Gül” ün yakın geçmişteki icraatlarına bakın baylar!..
Türkiye  “sözde”  tezkere rezaletini bu  “Bay Gül” ün devr-i iktidarında yaşadı... Mehmetçik’in başına çuval bu  “Bay Gül” ün Dışişleri Bakanlığı sırasında geçirildi... Irak’ın kuzeyinde ve Kıbrıs’ta milletimizin başına her türlü çorap örülürken bu  “Bay Gül”  58 ve 59’uncu hükûmetlerde Başbakan,  “Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı” sıfatlarıyla bulunuyordu.  “AB’nin güllü - tuzaklı yollarında” , BOP’un eş başkanının yardımcılıklarında en önde gidenlerden biri işte bu  “Bay Gül”  idi... Kendisi  “Teslimiyetçi İktidar” ın 2 numaralı adamı iken, ailesine ait şirketin tam 42 AKP’li belediyeden iş alması elbette ahlâkî değildi...
 “Bay Gül” ün Cumhurbaşkanı adayı olmasına karşı çıkacağınız birçok millî sebep varken, kalkıp hâlâ başörtüsüyle uğraşıyorsunuz
 “Tuzu kuru”  ve  “ayranı her daim tatlı”  baylar!.. Tuzunuz ıslanmaktan öte koktu, ayranınız ekşimek bir yana köpürdü baylar!.. Sıktınız artık!.. Şimdi  “Bu yaptığınız günahtır” desem nasıl olsa kılınız kıpırdamaz... Ama ayıptır baylar!.. Bu yaklaşımınız cahilliğin, yobazlığın dik âlâsıdır!.. Fikir ve ilim namusuna sahip tarihçiler, aradan çok zaman bile geçmeden, sizi  “ikibinli yılların ilk Ebu Cehilleri”  olarak anacak, laikliğin ne olduğunu bilmeden, millet tepesinde   “laikçi” kesilen sizleri “laikliğin en azılı düşmanları”  olarak yazacaklar...
O örümcek ağıyla sarılı kafalarınızı atın çöpe!.. Artık kafaların dışına değil, içine bakın içine!..

Yazarın Diğer Yazıları