Gül'ü tarife ne hacet!

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip, âdeti veçhile kamuoyu ve kendi partisi ile  “çelik çomak”  oynadıktan sonra, nihayet açıkladı:  “Tek adayımız vardır, o da Abdullah Gül’dür”... Adayı, geçen sefer olduğu gibi Gül idi ise, Erdoğan açıklamak için neden son dakikaya kadar bekledi? Herhalde, Kasımpaşaspor taktiği gereği!
 Şimdi, yalakalar Gül’ü koyacak yer bulamayacaklar, dış politika dehasından söz edecekler. Ama Gül’ü tarife ne hacet. Cumhurbaşkanı olursa yapacakları; şimdiye kadar yaptıklarından, karakteri de, Refah Partisi Milletvekili olarak AB’ye “Hıristiyan Kulübü”  deyip söylediğini bırakmadıktan sonra, Türkiye’nin dış siyasetini AB yörüngesinde idare etmekten ve de elde şapka, Brüksel kapılarında beklemesinden belli!
Bence Gül’ün olumlu yönü çabuk öfkelenmemesi, dikkatli konuşması ve güler yüzlü, hatta sempatik olması!
Ancak , “Cumhurbaşkanı” Gül’ün Türk milletini birleştiremeyeceği, fakat büsbütün böleceği ve “Abisi” Başbakan Erdoğan’ın sözünden çıkamayacağı, her önüne gelen kararnameyi ve kanun tasarısını, belki de zevahiri kurtarmak için biraz beklettikten sonra imzalayacağı muhakkak!

Sözde mi? Özde mi?
Ve asıl önemlisi Gül, hakikaten  “sözde değil, özde bir Atatürkçü” Cumhurbaşkanı olabilir mi? “Makam -iktidar- ‘mucizelere’ kaadirdir” diyeceğiz, ama aslında  ve Gül’ün geçmişteki sözlerine ve yaptıklarına bakarak bunu söylemek güç! Ne var ki Gül’ün, Cumhurbaşkanlığını Erdoğan’dan koparmak için, vereceği bir ödün olacak. Erdoğan her ihtimale karşı Gül’ün, şu veya bu sebeple, bazı baskılar altında, kendi emir-komutasından çıkması ihtimaline karşı, Çankaya’nın yetkilerinin kısıtlanması yoluna gidecektir. Politikada, insanlar kardeşlerine bile güvenmezler!
Şurası muhakkak ki yeni dönemin, bakış açısına göre ya “Alicengiz oyunu”  ya da  “Danışıklı Dövüş” dönemi olacağa benzer.

Sorun tepeden çözüldü!
Gül’ün eşinin, “türbanıyla” Çankaya’ya çıkması sorunu, artık “akademik”! Müjdeler olsun; “Türban sorunu” böylelikle tepeden çözülmüş olacak. “Türban”, Çankaya’ya çıktıktan sonra, neden üniversitelere, mahkemelere ve de Orduevlerine girmesin!
Hayrünnisa Hanımefendinin, moda türbanını, Cemil İpekçi ya da Atıl Kutoğlu dizayn etseler bile altındaki zihniyetin “dizaynı” hiç değişir mi?
 “Çankaya’dan da güle güle”  Mustafa Kemal Atatürk!
Velhasıl Gül dönemi ilginç sahnelere ve de bunalımlara sahne olacak gibi! Halkımız buna alışmaya teşne olduğunu 22 Temmuz’da gösterdi. Ne dersiniz; Şeriatın -pardon- Demokrasinin kestiği parmak acır mı?  Belki acımaz da, sonra kangren olabilir!
Abdullah Gül, Erdoğan tarafından  “aday” tayin edildikten sonra seçilebilmek için, parti liderlerinden “uzlaşma” arıyor. Yani “uzlaşma arkadan gelsin” kabilinden! İkinci Cumhuriyetçi Mehmet Altan, Neşe Düzel’le sohbetinde “uzlaşma olursa bu darbelere yol açar” demiş.. Bakalım uzlaşma olacak mı ve olursa, Altan’ın bu sözlerini nereye koymalı?
Ve şu sırada, dilimin ucuna, nereden geldiyse eski bir tekerleme geldi: “Kırıldı Paşalar, Beyler / Kimlere kaldı köşeler”...

Yazarın Diğer Yazıları