İlk hedefiniz TSK!

Tabii AKP’nin de  “rütbesiz”  yani  “başıbozuk”  kurmayları var.... İlk savaşı zaferle kazandılar. Hatta Cumhuriyetin, Atatürk’ün  “kalesini”  de,  “Halk Çankaya’da”  diye düşürecekler. Ama nihai zaferlerini, önleyecek hangi güç kaldı? Tabii TSK!
Türk ordusunun komutanlarını dize getirmek, Orduyu Fransız Ordusu yapmak kolay değil. Ama bir süredir sözde aydınlar, yalakalar  “asker abiler”  diye, akıllarınca alaya aldıkları Orduyu yıpratmak için yığınak yapıyorlar, zemin hazırlıyorlar...
Bir ordu mensubuyla ilgili en ufak bir haber hemen büyütülüyor. Bunlar  “kurmayların”  taktikleri... Asıl büyük strateji, askerler, rütbeliler arasına nifak sokmak, şüphe yaratmak ve komutanları günlük siyasete bulaştırmak.
27 Nisan  “e-muhtıra” sına karşı  “halkın muhtırası” meydan okuması da bu taktiğin bir parçası idi.
Şimdi asıl strateji sahneye,  “savaş alanına”  konuyor.
Kerameti ve Orduya  “yakınlığı” , kendisinden menkul Sabah yazarı, her yaptığı sohbette fesat karıştıran Neşe Düzel’e, engin bilgisiyle neler anlatmış. Askerler, sanki ordunun sözcüsüymüş gibi davranan ve  “toplumu”  doğru okumayan, Deniz Baykal’a çok kızıyorlar, Ordunun CHP’yle birlikte anılmasını istemiyorlarmış...
Sıkı durun; Abdullah Gül’ün orduyla inanılmaz iyi ilişkileri varmış. Gül, her ay defalarca Genelkurmay’a gidermiş! Askerin Gül’le sorunu yok, türbanla rahatsızlığı varmış (!) 
Bunları okur okumaz, askerler arasına ve askerlerle CHP arasına nifak sokmak  “stratejisi”nin, operasyonun parçası olduğunu anladım ve Genelkurmay’dan bir yalanlama bekledim. Nitekim çok geçmeden geldi Genelkurmay Sekreterliği, zehir gibi ifade-lerle açıkladı:
“Genelkurmay Başkanı’nın Cumhurbaşkanlığı seçim süreciyle ilgili olarak bazı politikacılarla görüştüğü ve aralarında anlaşmaya vardıkları gibi tamamen hayal mahsulü haberlerle kamuoyu yanıltılmaya çalışılmaktadır. Genelkurmay Başkanı’nın gizli bir programı olmayıp, tüm görüşmelerini devletin kurumları arasındaki yerleşik usullere göre yapmaktadır. Vazifesi, Anayasa ve ilgili yasalarla belirlenmiş olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin, hiçbir kişi veya kurumla herhangi bir konuda pazarlık yapması söz konusu değildir. Bu bakımdan, bahse konu haberler yanlış değil; yalandır. Gerçek dışı haberleri yapanlar kamuoyunu yanıltmakta ve Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratarak belli amaçlara hizmet etmektedirler.”
Ve Başbakan Erdoğan, Uğur Dündar’la yaptığı sohbette:  “Kimse TSK’yı siyasete çekmesin”  buyurmuşlar! 
Merak ediyorum;  “O kimse”  veya  “kimseler” acaba kim?

Yazarın Diğer Yazıları