Hain Kanco'nun torunu, hangi siyasi partinin genel başkanı?

Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu’nun  “Bugün kendisini Kürt kabul eden bazı aşiretler, 16’ncı yüzyıl Osmanlı vergi kayıtlarında Türkmen aşireti olarak gösteriliyor”  ve  “1915 tehcirinde bazı Ermeniler, kendilerini Kürt Alevi olarak göstererek ülkede kaldılar”  şeklinde özetlenen ve tamamen araştırmaya dayanan tespitlerine sert tepki gösterenlere dikkat etmek gerekir.
Aslında her iki konu da bizim için yeni değildir. Bu sütunda da defalarca gündeme getirilmiştir. Bize de tepki gösterilmişti ama Yusuf Halaçoğlu’nun bu tespitleri, Türk Tarih Kurumu Başkanı sıfatı ile açıklaması, bazı insanları paniğe sürükledi!
Önce bazı hatırlatmalarda bulunalım:

* * *

Almanya’da Türklerin düzenlediği bir toplantıda Prof. Dr. Hasan Köni,  “Ermeni meselesi”  başlıklı bir konuşma yapmış ve şöyle demişti:
 “Tehcir sırasında, yerinden olmamak için ‘convert’ olan yani Müslümanlığa dönen Ermeniler de var. Bunların kim olduğunu bilemiyoruz. Sayıları 300-400 bin kişi. Ayrıca dönmüş Museviler ve dönmüş Rumlar da var. Bunları maalesef Türkiye Cumhuriyeti kendi vatandaşlarını rahatsız etmemek için açıklamıyor. Belki de devletin içinde de yüksek rütbeye gelmiş, Ermeni kökenli dönmüş insanlarımız var.”
Yaşar Canca ise şu hatırlatmada bulunmuştu:
 “Hrant Dink, bir Ermenistan gezisinde oradaki muhataplarına’ Siz 1.5 milyon kişiden bahsediyorsunuz. Oysa ayni dönemde yaklaşık 500 bin Ermeni, din değiştirip Türk olmuştu. Bunları neden dikkate almıyorsunuz?’ diye sordu. Muhatabı da ’Bu konunun gündeme gelmesi, davamıza zarar verir’ cevabını verdi.
Dink, bir yazısında Atatürk’ün manevi kızı Sabiha Gökçen’in yetim Ermenilerden olduğunu ve bu konuda elinde belgeler yazdı ve kıyamet koptu. Dink, ‘Elimde belgeler var’ diyordu. Peki bu bilgiye ulaşan Dink, başka hangi bilgi ve belgelere ulaşmıştı. Acaba kim veya kimler toplumu aldatma açısından kendini hangi kimlikle saklı tutuyordu?”

* * *


“Hrant’la geçen günler” başlıklı yazısında Oral Çalışlar, ilginç anılarını yazdı.
“Gece Arguvan’ın Kürt köylerinden birinde, muhtarın damında sofra kurulmuştu. Zeynep Oral da yanımızda.. Arguvanlı devrimcilerle sohbet koyulaştıkça, itiraflar da başlamıştı. Hrant’ın varlığı sanki insanları itirafa zorluyordu. Anneannesinin, babaannesinin Ermeni gelin olduğunu söyleyenler sıraya dizildiler. (...) Yıllar önceydi. Trabzon yakınlarındaki bir köye gitmiştik. Yarı yıkık kiliseye ve çevresindeki eski binalara baktı. Ermenice yazıları bize tercüme etti. O binaların içinde yaşayan insanlarla konuştu. Bizi geçmiş yolculuklara çıkardı.”

* * *


Bunların dışında bir de Ziya Gökalp’ın  “Şaki İbrahim Paşa Destanı”  var!
Kendi memleketi Diyarbakır’a sürgüne gönderilen Ziya Gökalp, bölgede güvenliği sağlamak için kurulmuş Hamidiye Alayları’nın başındaki Milli Aşiret Reisi Şakir İbrahim Paşa’nın adının karıştığı soygun ve baskın olayları karşısında halkı direnmeye davet etti ve eyleme yöneltti. Ziya Gökalp ve arkadaşlarının önderliğinde halk, telgrafhaneyi ele geçirerek saraya telgraflar çekti. Hükümet İbrahim Paşa ve alaylarını bölgeden uzaklaştırmak zorunda kaldı (1907). Gökalp, ilk eseri olan Şaki İbrahim destanında bu olayı anlatır. Destanda Hamidiye Alayları içinde bir yüzbaşı Hüseyin vardır ki alayın katibi ve sancaktarıdır. Aslen Mardin’e bağlı Derik ilçesinin Kasrıkanco köyündendir ve yezididir. Destanda halkı soyanların elebaşısı olarak  “Hain Kanco” adıyla geçer! Bilin bakalım, Hain Kanco’nun torunu, bugün hangi siyasi partinin genel başkanıdır?

Yazarın Diğer Yazıları