Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

Kıbrıs ve Devlet Bahçeli’nin siyaseti (1)

Sayın Abdullah Gül’ün Anavatan Türkiye’nin 11.Cumhurbaşkanı seçilmesinin önünü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli açmıştır. Devlet Bahçeli, Atatürk Devrimlerine ve Laik, Demokratik Cumhuriyetimize karşı fikirleri malum olan Abdullah Gül’e Cumhurbaşkanı makamını, hediye etmiştir. Tebrikler Sayın Bahçeli, tebrikler. Türk Milleti senin bu yaptığını unutmayacaktır.
Sayın Bahçeli’nin başta Anavatan Türkiye’nin hayati çıkarları olmak üzere, Ulusal Kıbrıs davamıza da nice zararlar verdiği bilinen gerçektir. Bahçeli’nin bana göre ‘milliyetçiliği’, ‘Türkçülüğü’ ve ‘Dış Türkler’ile ilgili düşünceleri tartışmalıdır ve sağlam temellere dayanmamaktadır.
Helsinki’de Enosis’in
önünün açılmasına
göz yumdu...
18 Nisan 1999’da yapılan milletvekili genel seçimlerinden sonra DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti kurulmuştu. Bu hükümetin ilk ciddi dış sınavı Helsinki Zirvesinde gerçekleşti. Helsinki’de Anavatan Türkiye’nin AB ‘aday üye’ olmasının önü açılırken, Kıbrıs ile ilgili taviz veriliyordu. Helsinki’de AB, Kıbrıs konusunda Enosis’in önünü açan Rum-Yunan formülünü karara bağlamıştı. Bu formüle göre: ‘Rum Yönetimi ile tam üyelik görüşmeleri tamamlandığında, Kıbrıs sorununa hala çözüm bulunmamışsa dahi, AB Konseyi Rum tarafını AB üyesi yapma kararı verebilecekti. AB’nin ‘Kıbrıs sorunundaki gelişmeleri izleyerek tüm faktörleri de göz önüne alarak karar vereceğinin’ karar altına alınması, Rum Yönetiminin AB’ye tam üye yapılacağının açık bir ifadesiydi. Bu ifadeyi o tarihteki hükümet ve Sayın Bahçeli doğru okuyamadılar. Her fırsatta Kıbrıs Türkünün yanında olduğunu söyleyen Bahçeli’ye, 10 Aralık 1999 günü AB aday üyelik protokolüne olur verdiği zaman, en büyük desteğin de PKK’dan geldiği unutulmamalıdır.
Halbuki, 57. Hükümet’in birinci derecedeki sorumlularından Devlet Bahçeli,
5 Nisan 1999’da açıkladığı seçim beyannamesinde Kıbrıs ile ilgili, tutamayacağı şu önemli sözlerin altını çiziyordu:
‘KKTC’nin varoluşu,Türkiye açısından hayati ve stratejik önem taşıyor. Dolayısı ileTürkiye, Kıbrıs Türk halkına her türlü desteği vermekle mükelleftir. Kıbrıs’ın bir Yunan adası haline dönüştürülmesine de hiçbir şekilde izin verilmeyecektir.’
Bahçeli’nin Helsinki’de verdiği destekle! Enosis’in önü açılıyor ve KKTC ve Kıbrıs Türkü önemli yara alıyordu.
Katılım Ortaklığı Belgesi
ve Ulusal  Program’la
verilen zarar...
Bahçeli’nin, emperyalizmin plan ve senaryolarındaki etkin ve önemli rolünü, 57. Hükümetin, 7-8 Aralık 2000 Nice Zirvesi sonrasında, kabul ettiği Katılım Ortaklığı Belgesi ve altına imza attığı Ulusal Program’da da görmemiz mümkündür.
Ulusal Program’ın giriş bölümünde Kıbrıs ile ilgili şöyle denmektedir:
’Türkiye,Kıbrıs konusunda da tarafların egemen eşitliğine ve ada gerçeklerine dayalı karşılıklı olarak kabul edilebilir bir çözüm kapsamında,yeni bir ortaklık kurulması için BM Genel Sekreterinin iyi niyet misyonu çerçevesindeki çabalarına destek vermeye devam edecektir.’
Bahçeli’nin imzasını taşıyan Ulusal Program’la KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın vurguladığı ‘iki egemen devlet’ ve ‘konfederasyon’ tezinden sapılarak, KKTC kurulmazdan önce,1977-79 yıllarında Rum liderlerle Doruk toplantılarında imzalanan ‘tek egemenlik’ içerisinde ‘ortaklık’ ve ‘iki bölgeli, iki toplumlu federasyon’ tezine dönülüyordu.
Bahçeli’nin altında imzası olan Ulusal Programda yer alan bu hayati politika değişikliği neticesinde Kıbrıs’ta verilen bu tavizden güç alan emperyalistler, 2002 Kasım’ında önümüze ‘Annan Planı’ denen o şer planını koymuşlar ve KKTC’nin yıkılması süreci için çalışmalarını hızlandırmışlardır.
Karen Fogg ve Bahçeli’nin
vurdumduymazlığı...
AB’nin Türkiye temsilcisi Karen Fogg’un gerek Anavatan Türkiye ve gerekse de Kıbrıs’ta ne dolaplar çevirmeye çalıştığını anımsayacaksınız. Karen Fogg, kiralık kalemler ve satın aldığı sivil toplum örgütleri vasıtasıyla KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş’ın yıpratılmasını,görevden ayrılmasının çabuklaştırılmasını,Türk askerinin Kıbrıs’tan çekilmesini,KKTC’nin tasfiyesini ve neticede o tarihte hazırlanmakta olan Annan Planını Kıbrıs Türklerine kabul ettirecek bir değişimin KKTC’de ve Anavatan Türkiye’de gerçekleşmesini öngören çalışmalar yapmaktaydı. Bu çalışmalarını gün ışığına çıkaran elektronik postalar MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de gönderilmişti. Devlet Bahçeli emperyalizmin hazırladığı komplonun tüm emarelerini taşıyan bu elektronik postaları görmezden gelmiş ve sümen altı ederek hiçbir şey yapmamıştır. İşte Bahçeli’nin KKTC’nin ve Anavatan Türkiye’nin haklarını korumaktaki duyarsızlığına bir örnek daha. Bahçeli bu elektronik postaları açıklamayarak acaba kime hizmet etmiştir?

Konumuza yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları