Ben yokken

Ülkeyi boş bırakmak olmuyor; birkaç gün izin yapayım dedim ama fesata, ihanete tatil yok!
Önce İstanbul’da, Çamlıca’da, bir zibidi “öğretim üyesi” çıkmış, komando subayı olarak Kıbrıs’ta dağlarda çarpışmış, malulen emekli Mehmet Bölükbaşı’nın evinin balkonunda daimi olarak asılı, kocaman Türk Bayrağını indirtmek için, Kaymakama müracaat etmiş. Bayrak yırtık-kirli filan değil! İşin tuhafı şu ki, Kaymakam Bey, bu akıl almaz  “başvuru” karşısında “Hadi oradan sen de” dememiş, “görev icabı” polisleri iki defa tetkike göndermiş. Ve adeta, bayrağın indirilmesini istemiş. Ancak Mehmet Bölükbaşı kararlı; yapacağı bir iş vardır, o da ısmarladığı daha büyük direği dikmek, bayrağı asmak.
Ben ekleyim: “sıkıysa indirsinler”! Mehmet Bölükbaşı’nın “Bayrağı” olayı, münferit ve arızı değil; “demokrasi icabı” Türk Bayrağına İstiklal Marşına, karşı artan bir alerji var... Geçenlerde, liboş yazarlar,  İstanbul köprülerini sırtlarını donatan Türk bayraklarından rahatsız olmuşlardı. Ama muhtemelen, bütün Türkiye mavi ve beyaz yıldızlı AB bayraklarıyla donatılsa çok mutlu olurlar ve de PKK bayraklarını hoş görürler. Aynı adamlar İstiklal Marşı’na ve 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın ve Cumhuriyet Bayramı’nın askeri geçit resmiyle kutlanmasına da karşıdırlar. Bundan çok değil on onbeş yıl evvele bunları söyleselerdi linç edilirlerdi. Ne oldu bize? “Demokrasi ve AB oldu” bize!  

DTP azarken
Aynı liboşlar, 22 Temmuz seçimleri sonucu DTP’liler, TBMM’ne girince, “barışçı çözüm” diye bayram ettiler. Biz ise, “PKK şimdi TBMM’de” dedik. Çok geçmedi, haklı çıkıyoruz; DTP Genel Başkanı Ahmet -neden ve nasıl-Türk, hemen itiraf etti: “Birileri -yani TSK- öyle istiyor diye PKK’ya terör örgüt diyemeyiz” dedi. Öteki taraftan da, Diyarbakır Belediye Başkanı, Hükümete adeta savaş ilan ediyor ve bir diğeri, öldürülen teröristlere “şehit” töreni düzenliyor. DTP Milletvekili PKK’lı Sebahat Tuncel “Şimdi Meclis’te 8 Leyla Zana var” diyebiliyor. Ve seçimlerden önce Atatürk’ten, milli birlikten söz ede Aysel Tuğluk “Eyalet sistemi tartışılmalı” diyor...
Bekleyin daha neler göreceğiz, duyacağız!
 “Erken öten horozların” ve “Cami duvarını pisleyen köpeklerin” başlarına gelenleri unutmasınlar!
Ancak dikkat edin; PKK’lı DTP’liler, bu azgınlıklarının sonunun nereye varacağını bilmeyecek kadar budala değiller: Muhakkak bir hesapları ve destekçileri var!
AKFEN Holding “patronu” Hamdi Akın, iş dünyasının AKP’ye verdiği desteği, uyguladığı ekonomik program ve siyasi istikrara bağlamış... “Biz istikrarı kim sağlarsa ona destek veririz. İş dünyası aş dünyasıdır. İş çevresi, AKP hükümetine CHP hükümetine değil istikrara destek veriyor. İktidardaki parti AKP değil, Türkiye Komünist Partisi veya Demokratik Toplum Partisi (DTP) olsaydı onlara da destek verirdik” diyor.
“Macunu ilâm” - ama böylelikle, TUSIAD’ın, bazı Holding ve İş adamlarının zihniyeti bir defa daha belli oldu. Bu zihniyet, “Kuzey Irak’ı biz inşa ediyoruz” diye övünen ve Kürdistanı inşa eden ve Kuzey Irak’ta büyük iş ve rantları olduğu için PKK ile mücadeleye kaşı çıkan zihniyetle aynıdır.
Yani kendi işlerine ve rantlarına gelen “istikrar” bütün ülke ve millet için iyidir. Ülke geri gitmiş. Kürtler tarafından bölünmüş, ne zararı var. Yeter ki, rantlar gelsin. Borsalar hoplamasın!
Evet, bekleyelim daha neler göreceğiz bu “devri demokraside” ve “iş âleminde!”
Mesela, Cumhurbaşkanı Gül, Komutanların, CHP’lilerin, katılmayacakları Çankaya resepsiyonuna “Ermenileri kestik” dediği için ödüller alan Orhan Pamuk’u davet edecekmiş. O’nu davet etmeyen Ahmet Necdet Sezer’e inat!
Yeni, “gül gibi”  Cumhurbaşkanı, liboşların gönüllerini kazanacak! Ya “ötekilerin?”   

Yazarın Diğer Yazıları