Batan geminin malları mı?

Ziya Paşa’nın dediği gibi, “Siz âlemi sersem mi sanırsınız?”  Ceste ceste alıştıra alıştıra, sızdırılan  “yeni” -“sivil”  Anayasa Taslağını  “yutturacağınızı” mı sandınız... Bu taslağın içine yerleştirilmiş saatli, saatsiz bombaları belki sizin “ulema” ve yalakalar güruhu yutar ama gerçek aydınlar, gerçek hukuk bilginleri hatta sizin iktidara gelmenize destek olan Ertuğrul Özkök bile “yutmuyor”. Ve hatta Cumhurbaşkanı Gül de Başbakanına ters düşüyor: “Üniversiteler sessiz kalamaz” demek mecburiyetinde kalıyor.
“Vehbi’nin kerrakesi”  artık meydana çıktı. Belli ki bu, yangından mal kaçırırcasına, ortaya atılan taslak, asıl Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni tasfiyeyi amaçlamaktadır.

“Kara cübbeliler”

Erdoğan’ın bu konuda eleştiriler yapan YÖK Başkanı Profesör Erdoğan Teziç’e attığı  “Kendi işlerine baksınlar”  taşı, kaleden kendisine döndü. Hacettepe Üniversitesi Rektörü Profesör Dr. Tunçalp Özgen  “Siyasi otorite, üniversiteyi ve üniversiteden gelen eleştirileri dinlemek zorundadır” dedi ve  “Yok yere toplumu germenin nedenini anlayamadığını”  ekledi.  Üniversite profesörlerini değil, kendi “ulemasını” dinlemeyi tercih eden Erdoğan’a, 27 Mayıs öncesinde benim de bizzat tanığı olduğum, üniversite profesörlerine “Kara cübbeliler” denmesini ve acı sonuçlarını hatırlatmak isterim! Bazı kurumlara; üniversiteye, basına, yargıya ve de orduya dokunmak tekin değildir!

Yetkin’e göre

Değerli hukukçu, eski savcı Cumhuriyetçi Profesör Dr. Çetin Yetkin; AKP’nin ısmarladığı Anayasa taslağının, Türkiye Cumhuriyetini tasfiye edecek birçok tuzak ve aldatmacalar içerdiğini yazıyor (Halka ve Olaylara Tercüman- 25/09/ 2007)
Çetin Hocanın demek istediği şu: Laiklik, ülkemiz için yaşamsal önem taşısa da, devletimiz varlığını sürdüremezse, bu akademik kalacaktır. Yani temel korku Atatürk’ün Cumhuriyetinin “tasfiye” edilmesidir. Bu olduktan sonra “laiklik” olmuş olmamış, türban yasaklanmış, yasaklanmamış. Ne yazar!
Çetin Hoca olayın bam teline dokunuyor:  “Öncelikle belirtmek gerekir ki, bir anayasa ya da yasada yer alan bir hüküm, sonradan yürürlüğe girecek bir anayasada ya da yasada yer almayacak olursa, artık bu hüküm yürürlükten kaldırılmış, geçerliliği kalmamış demektir. Bu, temel bir hukuk kuralıdır... 1982 Anayasası’nın başlangıç bölümü taslakta yalnızca bir paragrafa indirilmiş ve bunun da 1982 Anayasası’nın aksine, anayasanın metnine dâhil olmadığı, başka bir deyişle hukuken bir geçerliliği olmadığı öngörülmüştür. Böylece taslakta ’hiçbir faaliyetin Türk millî menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının karşısında’hükmü yer almamıştır. Bunun anlamı, bu faaliyetlerin korunma göreceğidir! Daha da önemlisi, 1982 Anayasası’nın Devletin temel amaç ve görevleri başlıklı 5. maddesi taslakta 4. madde olarak yer almış ve 1982 metninde yer alan ’Devletin temel amaç ve görevleri, Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini sağlamaktır’sözcükleri taslakta çıkarılmıştır. Açıkça anlaşılacağı üzere, devletimizin artık böyle bir amacı olmayacaktır. Yeryüzünde hangi devlet vardır ki, ülkesinin bütünlüğünü ve bölünmesini engellemeyi amaçlamasın!” 
Yetkin Hoca devam ediyor: “1982 Anayasası’nın ’Temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması’başlığı altında ve hak ve hürriyetlerin hangi durumlarda sınırlandırabileceğini öngören 14/1. maddesinde bulunan ’Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı amaçlayan’faaliyetlerin sınırlandırılması, taslakta, bu konudaki 18/2. maddeye alınmamıştır. Demek ki, tasarı yasalaşırsa bütün hak ve hürriyetler vatanı ve milleti bölmek amacı ile kullanılabilecektir!”
Taslaktaki “saatli bombaların”en sinsisi, tehlikelisi Jandarma Genel Komutanı’na, MGK’da yer verilmemesidir. Bu demektir ki, PKK terörü konusunda en bilgili ve yetkili olan kişi MGK’da artık bulunamayacaktır. Jandarma Genel Komutanlığı İçişleri Bakanlığı’na bağlı olduğu için bu yola gidildiği anlaşılmaktadır. Bu AKP’nin, bundan sonra Genelkurmayı da Başbakanlığa bağlamak, TSK’yı etkisiz kılmak tasavvurlarının işaretidir. TC üniter ulus devleti tasfiye edilmek isteniyor ve Anayasasının en önemli koruyucu hükümleri, adeta Batan Geminin Malları gibi işportaya çıkarılıyor. Ama biz inanmak istiyoruz ki, TC Batmadı, Batmayacak, Batırılamayacaktır!

Yazarın Diğer Yazıları