Ulusalcı takım öyle kurulmaz

İkinci cumhuriyetçiler-ulusalcılar ayrımı bağlamında İkinci Cumhuriyet takımını kendince açıkladı basından birileri.
Konu tartışılırken bu sefer de ulusalcıları listeledi.
İsimleri okuyunca 50 yıla varan hayat öyküm geçti gözlerimin önünden. Hatıralarım, yaşadıklarım ve mücadelemiz.
Listeye baktım, içlerinde bizim mahalleden kimsecikler yok.
Gözlerim kısıldı, acı bir tebessüm belirdi yüzümde.
Hayret!
Halbuki biz kurtarılamamış, Atatürkçü Milliyetçi Türkiye Cumhuriyeti  mahallelerinde iken onlar kurtarılmış Atatürk Türkiye’sinden koparıldığı sanılan mahallerde rahatça dolaşıyorlardı.
İşte hayretim buna.
Haydin beni bir kenara koyun, şöhretimiz her yere ulaşmamıştır, kabul. Ama ömrünü vatan ve millet sevdasına harcamış, adları yeryüzü tarafından bilenenler nerede?
Yok!
Eski kaçaklar ve yeni yörüngeye girenler, listenin başına konulmuş. Hâlbuki şimdilerde mahallede ulusalcı raconu kesen niceleri, geçmişte Sovyet Rusya adına, Komünist Çin namına  “kurtarılmış mahalle” ler kurulurken Türkiye’de ne Atatürk’ten söz ediyordu ne de bu  “kurtarılmış mahalleleri (!)”  kurduklarını söyleyenlere tepki gösteriyorlardı.
Tam tersine o günlerde gerçek mahalleli olan Türk milliyetçilerini  “faşizmle suçlayıp”  Sovyetler adına Atatürk Türkiyesinden sözde kurtarılarak(!) özgürleştirilen(!), benim gibilerin giremediği mahallelerde Cumhuriyet mahkemeleri yerine  “halk mahkemeleri”  kuranlara övgüler düzüyordu bu arkadaşların çoğu.
Şimdi?
Şimdi ulusalcı olmuşlar.
Mahalleyi gene ele geçirip bir de takım kuruyorlar ve mahallenin ezeli sahiplerini görmezden gelerek, bayağı bir pişkinlikle keyifleniyorlar.
Pes doğrusu!
Hâlbuki vatanseverliğin, milliyetçiliğin kitabını yazan, felsefesini, sosyolojisini ortaya koyan, fikri düşünce sistemini kuran ve temellendiren, Ziya Gökalptir.
Gökalp’ın devamı da biziz. Ülkücü Türk Milliyetçileri; Türkçüler.
Milliyetçiliğin teorisyeni Gökalp, siyasi uygulayıcısı Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Şimdi “ulusalcı” takım kurup, milliyetçiyiz diyemeyenlerin çoğunluğu, Baha Tevfik damarından gelmektedir.
İnkâr etmeyelim. Haklarını da yemeyelim. Hemen hepsi tamı tamına Amerikan karşıtıdır, lakin aynı duyarlıkla Sovyet karşıtı olduklarını söyleyemeyiz. Halen daha Fidel Castro bile sempatiyle karşılanır bu alemde.
Hatta, “ulusalcıyız” diyerek ezeli vatansever damarı görmezden gelenlerin çoğunun Atatürkçülüğü, Nazım Hikmet kırılma noktasına kadardır. Orada Atatürkçülük birden flulaşır. Büyük şairin(!) Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete rağmen, bolşevizme hayran olduğu, birden unutuluverir. 
Ya milliyetçiler?
Onlara yönelik pek çok eleştiri yapılabilir. Ancak hiç biri için bir başka ülkenin hayranıdır denilemez.
İşte bu sebeple ulusalcı-milliyetçi takım kurulacaksa başına İlhan Selçuk yazamazsınız. As oyuncuların tamamını Baha Tevfik damarından kuramazsınız.  “A”  takımını ve  “B” takımını milliyetçilerden kuracaksınız. Gerisine ara sıra kendinizden ilave yapmanızda bir sakınca yoktur.
Peki kimi başa yazacağız?
Eğer listeyi gazetecilerden oluşturacaksak, hiç şüphesiz en başa Necdet Sevinç beyi yazacaksınız.
Sonra Arslan Bulut’u ilave etmeyi unutmayın.
Başka?
Yeniçağ’ın bütün yazar kadrosunu.
Ama yaşayan politikacı, devlet adamı olarak liste yapacaksanız, en Başa Sayın Rauf Denktaş’ı koyacağız. İkincisi Sayın Sadi Somuncuoğlu ile devam eder.
Sicil önemli.
Çizgisini bozmamışları en başa, çizgisi çok renk değiştirmiş olanları yedekler listesine yazacağız.
Çizgi önemli.
Öyle ise herkes çizgisine baksın derim.

Yazarın Diğer Yazıları