Hayat boyu borçlu olduğumuz insanlar

Sayın okurlarım, ben yarım asırdan fazla beraberliğimiz olan muhterem eşimi geçtiğimiz hafta sonunda kaybetmenin üzüntüsünün yaşıyorum. Allah rahmet eylesin.
Yuvalarımızın orta direği eşlerimiz, verdiklerinin karşılığını hayat boyu ödemeyerek, borçlu kaldığımız muhteremlerimizdir. Bu itirafı da, daha çok onları kaybettiğimiz günlerden sonra yapabiliyoruz.
 Ankara’nın en güzel mermer yapıtlarından olan Türk Ocağı Genel Merkezi Halk Evi’nin evlenme salonunda, 1955 yılının 6 Mayıs Cuma günü nikah törenimiz yapılmıştı. Salonun sahnesinin üstünde de, milli sembolümüz Bozkurt’umuzun başı vardı.
Milli Eğitim Bakanı rahmetli Tevfik İleri benim nikah şahidimdi. Eşiminki de, Karadenizli Karayalçın ailesinin en büyüğü rahmetli Şakir Amca idi.
 Eşim Nülifer’in babası Kuva-ı Milliyeci, Yargıtay’ın Eskişehir’deki ilk kurucularından, Hukuk Mahkemesi Reisliği yapan Bursa Kadısı rahmetli Tahir Yalazoğlu idi. Nülifer çayının yanındaki köşkünde doğan kızına, aynı ismi vermişti.
 Ben ise, Ankara’nın Gölbaşı civarındaki Haymana yolu üzerindeki Yavrucuk köyü eşrafından Mesut Ağa’nın oğlu olup, Ankara’nın Ulus meydanının Posta Caddesindeki kerpiçten yapılmış baba evinde doğmuş ve büyümüştüm.
Nülifer ağabeyi şair ve edebiyat öğretmeni Ebet Mahir Yalazoğlu Avusturya’da okurken, benim aile büyüklerimin içinde, imza atmasını bilene rastlamıyordum. Bu farklı aile yapımızın birleştiriliciğini de sevgili eşim, becerisi ile yerine getiriyordu.
Her Türk annesi gibi, çok iyi niyetli ve herkesin dostu idi. Mahdut imkanlı dostlarımızın koruyucusu ve imkanlarımız içinde yardımcısı idi. Memur maaşımızın yarısını ev kirası olarak ödediğimiz yıllarda, dört yavrumuzu pırıl pırıl giydiren ve herkesin sevgisini kazanan bir muhteremdi. Onsekiz yıllık Konya-Ankara ve İstanbul Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü gibi ağır bir görev yükünü çektiğim yıllarda da, en büyük ve yakın yardımcım idi.
Dört beş yıldır da geçirdiği Alzheimer (Alzaymır) hastalığının üzüntüsünü beraberce aşadık. Ve yine O, bizleri  “görevini yapan insanlar olarak” mükafatlandırdı. Meslek sahibi olan dört yavrumuzu ve ikisi yuva sahibi olan beş torunumuzu da geride bırakarak Allah’ın rahmetine kavuştu.
Dört gün önceki Pazar günü Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki Cami’de ve aile mezarlığındaki dostlar topluluğumuz, O’na en güzel teşekkürümüz oldu.
Yazıma, birkaç fotoğrafımızın arkasındaki notlarımı okuyarak son veriyor ve hepinize teşekkürlerimi arz ediyorum;
- “Koca bir ömrü aynı cephedeymiş gibi yaşayarak geçirecegiz. 1955
- “Nülüşüm, Ben kendimin sevilebilir erkek olduğumu, beraber yaşanabilir bir arkadaş olduğumu, ihtiraslarımın bile hürmet gördüğünü ancak senden ögrendim. Seni hep seviyor, bunun için de hem sayıyorum. 1953 Mayıs
Tanrı Türkü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları