Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU

Sadi SOMUNCUOĞLU

Ermeni yalanı mı? 1915 olayları mı?

Dışişleri Bakanlığı devlet teşkilatına bir genelge göndererek, bundan sonra  “Sözde Ermeni Soykırımı”  ifadesinin kullanılmayacağını, yerine  “1915 Olayları”  deneceğini bildirmiş. Bahsi geçen genelgeyi görmedik. Ama, TRT ve AA bu değişikliğe uyduğuna, Başbakan  “1915 Olayları”   diye konuştuğuna göre genelge haberi doğru.
Aslında bu  “Sözde Ermeni Soykırımı”  lafı iyi değil. Çünkü,  “Soykırım”  denilmekle, Ermeni suçlaması tekrarlanıyor, zihinlere yerleşmesine hizmet ediliyor. Belki de bunun için, herkes kendine göre “Ermeni Yalanı”, “Ermeni İddiaları”, “Ermeni İftirası”  gibi yeni ifadeler  geliştirdi. İyi de, bu 1915 daha da tehlikeli. Neden? Bilindiği gibi 1. Dünya Savaşı 1914’de başladı, Osmanlı orduları cephede. Bunu fırsat bilen Ermeni çeteleri, içerde askerlik şubelerini basıp silahlara el koymaya, ikmal yollarını kesip orduyu cephanesiz ve iaşesiz bırakmaya, köprüleri havaya uçurmaya; köy, kasaba ve şehirleri yakıp, Müslüman halkı katletmeye başladı. Hükümet, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya yayılan bu felaket karşısında, ileri gelen Ermeni papazları ve mebuslarıyla toplantılar yaparak uyardı. Saldırılardan vazgeçilmezse gereğinin yapılacağı bildirildi. Ama fayda etmedi, azgınlıklar daha da arttı. Bunun üzerine 24 Nisan 1915’de Ermeni komiteleri kapatılıp, elebaşlarından 235 kişi  “Devlet aleyhine faaliyette bulunmak”  suçlamasıyla tutuklandı. Daha sonra Devlet, cephe gerisini felç eden, iç ve dış güvenliğe büyük zarar veren vahşeti önlemek için, 27 Mayıs 1915’te savaş bölgesindeki Ermenileri, yine Osmanlı toprağı olan Suriye’ye geçici tehcire (göçe) tabi tuttu. İşte,  “soykırım”  yalanına başlangıç yapılan 24 Nisan 1915’in iç yüzü budur. Ermeniler, “soykırım”  iftirasını bu tarihten başlatıp, daha önceki yıllara ait korkunç vahşet, katliam ve ihanetlerini gizleyerek, Osmanlı’nın hiçbir sebep yokken vatandaşı Ermenileri katlettiklerini kabul ettirmeye çalışıyorlar. Akılla izahı olmayan bir saçmalık.
Peki Ermeni komitacıları, niçin kan döküp, ihanet ettiler? Haçlılar,  “Size bağımsız devlet kurduracağız”  vaadinde bulundular da ondan. Bu aldatmacanın da, 60-70 yıllık geçmişi var.   
İktidar neden 1915’i seçmiş olabilir?
1915’in Ermeni tezi olduğunu anlattık. O halde bu tarih niçin seçilmiş olabilir? Cevabını 5 yıllık AKP iktidarının, Ermeni  “soykırım”  yalanını kabul edecekmiş gibi davranmasında  aramak lazım. Bu politika ki, milletlerarası zeminde aleyhimize hızlı bir gelişmeye yol açtı.  Nitekim, ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesi ilk defa “Soykırım kararı” aldı. Bu kararın Genel Kurulda, hatta Senatoda da kabul edileceğine kesin gözüyle bakılıyor. İktidarın aniden söylem değiştirip,  “1915 Olayları”  demesi, meselenin yeni bir safhaya geldiğini mi gösteriyor. İktidar, ağır dış baskılar karşısında Türkiye’yi kurtarmak (!) için bu gelişmeleri değerlendirebilir. Mesela; Türk milletine, “Ermeni sınırını açıp diyalogu  başlatmalıyız. Düşmanlıkla bir yere gidilmediği görülmüştür. Başkalarını aradan çıkarıp, çözümü doğrudan kendimiz bulmalıyız. Bu arada halklar da birbirini daha iyi tanıyarak, çözüme yardımcı olabilir” şeklinde sesleneceği bir sürece girebiliriz. İyi de, Ermenistan’la neyi konuşacağız? “Soykırım”  yalanı temelinde, toprak ve tazminat istediği, kardeş Azerbaycan’ın yüzde yirmisini işgal ettiği bilinirken neyin diyalogu yapılacak?
Not: Bundan 6 ay kadar önce, Telafer’de yaşanan Türkmen katliamı üzerine şairini bilmediğim, “Oy men ölmüşem. Gavim gardaş nerdesen?” şiirini yayınlamıştım. İstek üzerine yaptığım araştırmada, yazarının Dursun Elmas olduğu bildirildi. Ben de bu ismi yazdım. Geçen pazar elime internet sitesinden alınmış, Dursun Elmas’a ait bir açıklama ulaştı. Orada şairin Ali Yaşar olduğu belirtiliyordu. Şaire ve okuyuculara saygı, arşivdeki yanlışı düzeltme adına bu açıklamayı  yapıyorum. SS

Yazarın Diğer Yazıları