Kürtler-Türkler Kore-Vietnam-Kuzey Irak

“Sınır Ötesi”  TBMM’ye geldi. Güneydoğu’lu Milletvekillerinin ve PKK “vekilleri”  DTP’lilerin, karşı oylarına rağmen, her halde kabul edilecek. Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun  “Görev verilirse yaparız”  dedikten sonra  “Mevsime bakarız, başka şeylere bakarız... İhtiyaç nedir, ona bakarız” dedi. Yani,   “bize bu yetkiyi verin; biz işimizi biliriz, icabını yaparız” demeye getirdi! Türk Genelkurmayı, laf olsun diye  harekât yapmaz. Kendi gücünü başkaları bilmiyorlarsa,

Komutanlar bilir!

Hükümet Sözcüsü, Cemil Çiçek  “Bir yıl müddetli ve bu hafta içinde görüşülecek Tezkereyi”  sunarken,  “Umarım kullanılmasına imkân kalmaz” demişti.
Ondan sonra, Başbakan Erdoğan da celallendikten sonra yelkenleri suya indirmeye başladı... Diyor ki:  “Tezkerenin geçmesi hemen operasyon anlamına gelmez. Tezkerenin kullanılmasına gerek kalmamasını samimiyetle temenni ediyorum... İhtiyaç olması halinde ve en iyi neticeyi alacak şekilde, doğru zaman ve zeminde gereken yapılacaktır.”
Erdoğan’ın ve Çiçek’in sözleriyle Orgeneral Saygın’ın ifadeleri arasında derin bir fark var; TSK kararlı, AKP gene savsaklamak için bahane arıyor. Şu  “imkân”  ve  “doğru zaman ve zeminin, ihtiyaç halinin”  ne olduğunu, bir anlasak. Her gün şehit ve gazi verilmesi mi?
Erdoğan da yardımcısı Çiçek’in sözlerini teyit etmiş;  “Muhtemel sınır ötesi harekâtın hedefi, sadece ve sadece terör örgütüdür. Irak’taki insanlar bizim akrabalarımızdır.”  demiş...
Bunun da derin manası; Güneydoğu oyları için, operasyona açıkça karşı çıkan DTP ile rekabet ve de AKP içinde  “Tezkereye”  oy vermeyecek Güneydoğulu Milletvekillerine  “sus payı”!
 Daha da açayım; acaba iktidar sonunda, tezkereyi  “ne yapalım, imkânımız-toplu durum müsait değil” deyip savsaklamakta devam mı edecek... Ve böyle yaparsa Ordu, muhalefet ve millet, ne yapacak?
“Operasyona imkân kalmaması”; farzı muhal  “PKK’nın operasyon olmadan ortadan sözde kalkması, kalkarsa veya hile-i şeriye ile kalkmış gibi gösterilmesi ise”  o zaman da  “artık gerek kalmadı”  mı denecek? PKK sözde adını ve kılık değiştirse, gene de bölücülüğün köklerini artık kurutmak gerek.
Nitekim Baykal ve Çiçek bu ihtimale şiddetle karşı çıkıyorlar. Baykal  “PKK yetmez, onu koruyanları tercihe zorlamalıyız” , Bahçeli de  “Barzani de kapsama alınmalı”  diyorlar. Kısacası,  “sivrisinekleri öldürmek yetmez... Onları besleyen bataklığı, artık dibinden kurutmak gerekiyor.”
Ertuğrul Özkök Kuzey Irak’ı, Vietnam savaşıyla kıyas ediyor ve diyor ki;  “Sınırın bu tarafında ve öteki tarafında, Türkiye ile ABD arasındaki gerginlikten medet uman Kürtlere tavsiye ederim, Vietnam savaşının sonuna dair filmlere baksınlar.”  Hatırlatıyor, ABD, Vietnam savaşında yıllarca süren kan-ter ve gözyaşından sonra mağlup olmuş ve sonunda da, Hanoy’daki ABD binasının çatısından, helikopterlerle kaçmaya mecbur olmuş ve işbirlikçileri kaderlerine terk etmişti. Özkök de Kürtlere,  “Amerikalılar çekilince, öyle kalırsınız; Türklerle birlikte yaşamak zorunda kalırsınız”  diyor. Bir bakıma doğru, ama benzerlik oraya kadar. Güneydoğu, Vietnam değil -oyun aynı oyun değil- ve bölücüler  “işbirlikçi”  değil ve TSK, ABD ordusu değil!  ABD Irak’tan çekilse bile, Kuzey Irak’ta bir şekilde kalacaktır. Petrol kuyularını,  muhafızsız bırakamaz! Kısacası  “Bağımsız Büyük Kürdistan”  artık lafla durdurulamaz. Bu film, başka film!
Diğer taraftan Kürt âşığı Hasan Cemal de, bu olayı Kore savaşına ve Vietnam’a -ama tersinden- benzetmiş. Türkiye’nin mücadelesinin, askerlerin stratejisinin Amerika’nın Vietnam’daki stratejisi gibi yanlış strateji olduğunu, sonunda hüsrana uğrayacağını söylüyor.
Bir şey daha var; dünyadaki hiçbir ülke Türkiye gibi. tehlikelerle kuşatılmış değil ve kendi içinde sadece Güneydoğu’da değil, üniversitede, medyada bu kadar işbirlikçi ve hain yok! Ve de gafil bir iktidar yok! Hepsine karşı  “meşru müdafaa”  halindeyiz!

Yazarın Diğer Yazıları