Ankara-Taşkent

Ankara’da Türkiye-Özbekistan diplomatik ilişkilerinin kurulmasının onbeşinci yıldönümü düzenleniyor. Resepsiyona bu ilişkilerin kurulmasında en önemli katkıyı gerçekleştiren Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de katılıyor. Hükümet tarafından ise yalnızca Bakan Mehmet Aydın var. Söz Demirel’e veriliyor; Türkiye-Özbekistan arasındaki dostluk ve kardeşliğin nasıl yıkılmaz bir köprü oluşturduğu günleri anımsıyor ve anlatıyor. O günler gerçekten de artık nostalji olmuştu. Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarıyla Türkiye ile Türkistan ve Azerbaycan’ın yüreği beraber atıyor, yeniden büyük bir Türk Dünyası’nın şafağı söküyordu.
Dilde, fikirde, işde birlik!
Türkiye’nin sloganı böyleydi. İsmail Gaspıralı’nın formülleştirdiği bu slogan sade, çarpıcı ama gerçeğin derinlikli sloganıydı. Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov Ankara’ya ilk gelişinde, yanında bu ilişkileri kurmak için yoğun çalışma yapan üçlü komiteyle sonuç alıyordu. Komitede o zamanlar hem Özal ile Demirel’in hem de Özbek liderin danışmanlıklarını yürüten Enver Altaylı, Bahtiyar Hamidov ve Enformasyon Bakanı rahmetli Übey Abdurrezzakov vardı. Altaylı, daha önceden Ankara’ya gelmiş ve Demirel’e Özbekistan’ın bu ziyarette mutlaka resmen tanınması gerektiğini anlatarak, bunun Özbekistan açısından olağanüstü önemli olduğunu vurgulamıştı.
Kerimov’un uçağı Ankara’ya inmeden önce, sabah Demirel Bakanlar Kurulunu toplayarak, alelacele tanıma kararını çıkarttı ve Kerimov’u kaldığı Hilton Oteli’nde ziyaret ederek kararı kendisine teslim etti. Özbek heyetindeki herkesin gözleri dolu doluydu. SSCB dağılalı bir ay olmuştu ve Ankara’daki Sovyet Büyükelçisi Çernişev’e Türkiye-Özbekistan heyetlerinin ortak toplantılarına katılmaması uyarısında bulunuldu.
Evet, aradan tam onbeş yıl geçmiş. Bugün gelinen nokta nedir? O sorunun yanıtını Demirel, Ankara’daki resepsiyonda yaptığı konuşmada şöyle veriyor:
 “Türkiye- Özbekistan ilişkilerinin kurulmasında dostumuz ve kardeşimiz İslam Kerimov’la birlikte önemli işler yaptık. Özbekistan nüfusu, stratejik yeri ve değeriyle bugün Asya’daki en büyük ve en önemli kardeş cumhuriyettir. Ama baktığımızda iki ülke arasındaki ilişkiler ne yazık ki en kötü dönemini yaşıyorlar. Bu hem Türkiye, hem Özbekistan hem de bölge açısından kabul edilemez. Ben nasıl kuracaksınız yeniden bu ilişkileri diye birşey söyleyemem ama, ne olursa olsun düzeltin diyorum ve buradan da ilan ediyorum.”
Mehmet Aydın ise eski Cumhurbaşkanının sözlerini dinlemekle yetiniyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı olduğundan buyana bir kere bile bu ülkeyi ziyaret etmemiş. Başbakan ise bir kez gitmiş, devamı gelmemiş.
Türkiye Kuzey Irak ve bölücü tehdit karşısında yalnız kalırken, Orta Asya’yı hatırlamak oraya uzanmak işine gelmiyor mu? Talabani’ye giden Dışişleri Bakanı neden Kerimov’u ziyaret etmez?

Yazarın Diğer Yazıları