Bush ile görüşmek çözüm değil

Türkiye’de son günlerde ilgi çekici gelişmeler oluyor. Bunların bir kısmını iyi, bir kısmını da kötü olarak tanımlamak için vakit oldukça erken. Bugüne kadar Türkiye’de artan milliyetçi akımlar ve duygulardan şikâyetçi olan çevreler, farkında olmadan bu duyguların altındaki ateşe malzeme veriyor. Benim bir şikâyetim yok ama, onların bu durumu istediklerini hiç sanmıyorum.
Türkiye, sınıra yığdığı birliklerle 1974 Kıbrıs Harekâtından bu yana ilk kez, bir komşusuna doğrudan veya dolaylı olarak savaş açacak. Ülkemiz, şimdiye kadar, durup dururken sorun olsun diye, sorun yaratan bir ülke olmadı. Atatürk’ün bugüne kadar uyulan tek sözü,  “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”  gerçekten yaşadı.
Türkiye’nin ne denli bir uçurum kenarına geldiğini anlamak için, şu kritik günlerde İstanbul’da bebek katilinin yandaşlarının eylem yapmaktan kaçınmamaları yeter bile. Ama ne yazık ki, bizdeki devlet gururu ve onurunun da erozyona uğradığını üzülerek görüyorum. Doğrudur, bir çatışma öncesi her türlü diplomatik yollar denenmeli. Amaaa. İşte burada durup, düşünmekte yarar var;
* Bu diplomatik yardımı istediğiniz, sizin deyiminizle stratejik müttefikiniz veya müttefikleriniz teröristleri, koruyor ve silahlandırıyorsa,
* Danışmalarda bulunduğunuz bu dostlarınız, bugüne kadar kendi terörleri için gösterdiği özen ve ihtimamın milyonda birini sizin çocuklarınızı öldüren katilleri yakalamaya göstermiyorsa,
* Bu dost olduğunu ileri sürdüğünüz yetkililerin ağzı başka, gözleri ve eylemleri başka şekilde hareket ediyorsa,
* Bu müttefikleriniz, sizden toprak ve tazminat talep eden nokta kadar bir ülkeyi, kendi iç siyasi çıkarları için kullanıyorlarsa,
* Size insan hakları diye bastırıp en büyük insan hakları ihlallerini kendileri yapıyorsa,
* Sizin topraklarınız üzerinde, başkaları ile başka başka proje ve hesaplar içindeyseler,
* Sizi kendi çıkarları için komşularınızla kapıştırıyorlarsa,
* Ve siz de, bu yetkililere başka, kendi halkınıza başka konuşuyorsanız,
Bu ülkelerin başındakilerle yapacağınız veya yaptığınız ikili görüşmelerin ülkenize hiçbir yararı olmaz. Sizi oyalayıp bölgede sert geçen kış aylarına kadar operasyonu ertelemek istediklerini anlayamıyor musunuz? Yoksa sizler’de mi her ne kadar mangalda kül bırakmayan çıkışlar yapıyor olsanız da, bu operasyonun ertelenmesinden yanasınız?
Başbakan bu hafta sonu Washington’a geliyor. Ben bu yazıyı yazana kadar ne Beyaz Saray, ne de Ankara, Erdoğan’ın Washington ziyareti konusunda resmi açıklama yapmıştı. Tek açıklama Erdoğan’ın kendisinden geldi, “Bu konuyu 5 Kasım’da ABD Başkanı Bush ile Beyaz Saray’da konuşacağım” şeklinde. 
İyi de ABD Başkanı, Beyaz Saray’daki Oval Ofis’te Erdoğan’a ne diyebilir ki? Bunun beklenen birkaç alternatifi olabilir. Mesela Bush;  “Tamam bekleyin  birlikte hareket edelim” diyebilir ve ortaklaşa göstermelik bir operasyon yapılabilir. Veya  “Kardeşim biz oraya asker gönderemeyiz ama isterseniz siz bir girip çıkın”  diyebilir. Ya da  “Yok kardeşim ben Kürt kardeşlerimi sizlere yedirmem, başka bir çözüm bulun” diye konuşabilir. Bunların bence hiç biri Türkiye için çözüm değil. Çözüm; öncelikle Barzani’nin bir özel kuvvet tarafından kaldırılarak, tavla arkadaşı olması gerekçesiyle İmralı’daki bebek katilinin yanına konması ve karşılığında istediklerimiz alınana kadar bu kaypak aşiret reisinin verilmeyeceğinin açıklanması.
Çözüm; Türk askerinin Irak’a girmeden sınırdan atacağı Cruise füzeleri ile Barzani’nin evi, petrol tesisleri, Merkez Bankası ve parlamentosu ile peşmerge karargâhının vurulması.
Çözüm; Türkiye’nin başkalarından medet umacağına, kendi başına kendi planı ve uygulamaları ile sonuca ulaşması. Ama niyetiniz çözüm değil de birilerine bağlılıklarınızı bildirmekse, size söyleyeceğimiz bir şey yok, hoş geldiniz demektir.

Yazarın Diğer Yazıları