Bir Kevin'ımız eksikti

Eli cebinde Çankaya’ya çıkan Amerikalı artist, köşe yazarlarına konu oldu. İlhan Selçuk, “Costner başımıza geçsin” önerisinde bulundu

Gazeteler yazıyor: “Hollywood yıldızı Kevin Costner Çankaya Köşkü’nde devlet başkanı gibi ağırlandı...”
Costner’ı tanıtmaya gerek yok, adamın yaftası göğsünde asılı:
“Holivut yıldızı...”

* * *

Abdullah Gül, Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda, devlet protokolüne Costner’ı da katmış... Costner Amerikan işi “sol eli pantolonunun cebinde” Cumhurbaşkanı Gül’le tokalaşmış.. Costner sonra yine “sol eli pantolonunun cebinde” Başbakan RTE ’yle de tokalaşmış...
Çok iyi yapmış...  Hazır Costner Çankaya’ya çıkmışken, bir başka iş daha yapıp Gül’ün ya da RTE’nin yerine geçivereydi... Neden?..
Çünkü takıyyeyi onlardan çok daha iyi yapar...
Ne de olsa aktör..
Oyuncu..

* * *

Türkiye’nin bugünkü en büyük sorunlarından biri ne?.. Takıyye!..
Öteden beri AKP ileri gelenlerinin üstündeki şaibe nedir?..  Soru, ülkede büyük bir sorun:
- Takıyye mi yapıyorlar?..
Daha Türkçesiyle:
- Rol mü yapıyorlar?..

* * *


Hazır Çankaya’ya çıkmışken, devlet protokolüne de girmişken Kevin Costner’ı lider olarak Türkiye’nin başına oturtmak her bakımdan yararlı olurdu...
Adamı, Amerika’ya Başkan Bush ’la konuşmaya yolladığımızı bir düşünün...
Costner Beyaz Saray’da...
Sol eli yine pantolonunun cebinde, ABD Başkanı Bush’la Türkiye için konuşuyor:
- Bana bak, diyor, şu işi uzatma, izin ver de Kuzey Irak’a girelim...
Bush:
- O iş senin bildiğin gibi değil, Irak’ta benim ayağımı basacağım yer kalmadı, Barzani ile Talabani benim adamlarım, Kuzey Irak bana lazım...
Costner:
- Tamam, herifler senin adamların; ama, ben de bir girip çıkacağım, ne var bunda?..

* * *

Costner istediğini Bush’tan alır mı?..
Ne de olsa Amerikan..
Üstelik Hollywood yıldızı...
Aktör..
Yani takıyyeci..
Oyuncu..
Hem de çok meşhur..
Ağırlığı var..
Neden Bush’u razı etmesin?..
* İlhan Selçuk / Cumhuriyet


Bu nasıl kompleks?
Kevin Costner, Türkiye’ye bir konser vermeye geldi ve yer yerinden oynadı. Bizim durumumuza ne ad verileceğine de artık siz karar verin.
Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeki 29 Ekim resepsiyonuna kadar da girmeyi başardı. Sol eli cebindeyken Cumhurbaşkanı ile el sıkıştı. Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Genelkurmay Başkanı ile de resepsiyonda ahbaplık ettiğini yazıyor gazeteler.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ile de yemek yemiş. Zenger Paşa Konağı’nda boğazına “pala” dayayıp “şaka yapmışlar” ki şakanın düzeyi mekána gayet iyi uyuyor.
Anıtkabir ziyaretinde “özel deftere” bir şeyler yazıp yazmadığını bilmiyorum, gazetelerde bununla ilgili bir bilgi yok. Yazsaydı şöyle bir şeyler karalayabilirdi: “Meğerse ben neymişim de haberim yokmuş!”
Bu konuyla ilgili haberlerin arasında beni en çok eğlendireni ise Atatürk filminde oynayacağı iddia edilen rol ile ilgili sözleri: “Ben de yeni duydum!”
Ortada senaryo yok. Ne yapımcı, ne de yönetmen belli! Belli olan tek şey “esas oğlan”, ama onun da haberi yok!
Haberleri okurken gülmeme engel olamıyorum ama aslında aşağılık kompleksinin bu kadarına bakınca, oturup ağlasak daha iyi olacak diye düşünüyorum
* Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet


Senin adın Kemal Costner olsun...
Cumhuriyet tarihinde ilk kez, alakasız biri, sırf Hollywoodçu olduğu için “devlet protokolü” ne girmiş oldu. Kevin lacileri çekti, bindi Mercedes minibüse, Çankaya...  Kevin, devlet erkanıyla kuyruğa girdi, devlet erkanından bazıları Kevin’la hatıra fotoğrafı çektirdi. Adım adım ilerledi, George Clooney’e benzetilen Cumhurbaşkanımızın önüne geldi, elini cebine soktu (kendi cebine), “Burada olmaktan gurur duyuyorum” dedi. Cumhurbaşkanımız da, “Ben de sizi ağırlamaktan mutluluk duyuyorum” dedi. 700 küsur tane fotoğrafları çekildi, yürüdü.
 Çankaya’dan çıktılar. Anıtkabir’e gittiler. Kevin, Anıtkabir’i Ronald Reagan’ın mezarı gibi bir şey sandığı için, “Ben orada yalnız kalmak istiyorum, tek başıma dua edeceğim” dedi. Bi gittiler... 500 bin kişi orada! Herkesin elinde bayrak. Kevin’ın eline de tutuşturdular bir tane. Salladı. Sarılıp öpen mi ararsın, cep telefonuyla çeken mi... Hatta bir teyze vardı, yaslandı göğsüne, ağlamaya başladı. Zannedersin şehit anasıdır, Kevin da gazi... “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye bağıranların bir kısmı, “I love you Keviiiin, I love you Keviiin” diye tezahürata başladı. Kevin, mozoleye beyaz zambaklardan bir buket bıraktı, kendisine hediye edilen Atatürk belgeseli CD’si ve kadife kutu içindeki Atatürk rozetini aldı, kalabalığı yara yara, Mercedes minibüsüne döndü. “Bunca yıl sonra, insanların buraya koşması, çok şaşırtıcı... Atatürk’ün bu kadar büyük biri olduğunu bilmiyordum, kafam karmakarışık. Onu canlandırmak gerçekten büyük sorumluluk” dedi.  * Yılmaz Özdil / Hürriyet

‘Yeni Apo’ Barzani’nin devlet oyunu
Haberleri izliyorum.. 40 kişilik, 100 kişilik 150 kişilik PKK’lı terörist gruplardan söz ediliyor..
Ama daha düne kadar 10’lu gruplar halinde bile dolaşamazlardı..
Ne değişti?
Biliyorum.. 1990’lı yıllarda 200-300 militanla saldırı düzenledikleri çok oldu.. Ama o zaman silahla, şiddetle o toprakları ele geçireceklerine inanıyorlardı..
Veya inandırılmışlardı..
90’lı yılların sonunda bunu başaramayacaklarını anladılar.. Türk askerini alt edemeyeceklerini gördüler.. Çekildiler, küçüldüler..
Ama bugün yine eski stratejilerine döndüler.. Yine kalabalık gruplar halinde dolaşıyorlar..
Neden?
Bugün de o toprakları silahla alamayacaklarını biliyorlar..
O zaman?
Amaçları bu kez farklı; Kuzey Irak’ta Kürt devletini kurmak için harekete geçtiler..
Aylar önce iddia ettim..
Yeni Apo Barzani’dir dedim..
Peki plan ne?
İlk hedef Türkiye’yi meşgul etmek.. İkincisi de terörün Türkiye’nin iç meselesi olduğunu göstermek..
Barzani diyor ki; Türkiye önce bu meseleyi kendi içinde halletsin..
Yani demek istiyor ki bak senin topraklarında PKK militanları cirit atıyor.. Sen beni suçluyorsun, önce kendi topraklarını temizle..
Barzani dünkü basın toplantısında da söyledi.. Çatışmaları bizim topraklarımıza taşımayın dedi..
Açın gazeteleri; 40 PKK’lı kıskaca alındı, 150 PKK’lı kıstırıldı haberlerinden geçilmiyor..
Barzani’nin sözleriyle, PKK’nın yeni stratejisi örtüşmüyor mu?
Dahası da var.. Barzani, PKK bahane, amaç Kuzey Irak diyor.. Bütün dünyaya böyle anlatıyor..
Hedefi şu; devletleşme sürecinde Türkiye’yi bölgeden uzak tutmak..
Kerkük referandumuna müdahil olmasını önlemek.. Kerkük Kürt kentidir diye dünyaya ilan etmek..
Türkiye yarın orada ne oluyor, bu ne biçim referandum dediğinde Barzani’nin yanıtı belli:
Biz söylemedik mi; Türkiye’nin hedefi PKK değil biziz..
Oynanan oyun bu!
Bir şey daha var.. Barzani Ankara tarafından muhatap kabul edilmek istiyor.. Bunu açık açık da söylüyor.. Masaya oturalım diyor..
Masaya oturdun mu gerisi yavaş yavaş gelir.. Taktiği bu..
Peki sınır ötesi operasyon bu planları çöp tenekesine attırır mı? Hayır..
Kapsamlı sınır ötesi operasyon da..
PKK işini onlara havale etmek de Kürt devleti oluşumunu hızlandırır..
PKK bu işin taşeronluğu üstlendi..
Büyük gruplar halinde dolaşmasının, saldırılar düzenlemesinin temelinde bu yatıyor..
Güç gösterisi ile infial yaratmak..
Asker sınır ötesi operasyon yaparsa peşmergeler mağdur olduklarını haykırmaya başlayacak.. Barzani, ülkesinin işgal edildiğini iddia edecek..
Gümbürtü kopacak..
Türk askeri geri döndüğü zaman da düğmeye basacak..
Başta Amerika, tüm Batı onay verecek..
Peki, Ankara sınır ötesi operasyondan vazgeçerse, PKK’yı siz zapurapt altına alın derse.. Bu da Barzani yönetiminin, peşmerge gücünün resmen onayı anlamına gelir..
Kürt devleti projesi yine hızlanır.. Kuzey Irak’ta düzenli orduya geçilir..
* Mehmet Tezkan / Vatan


GÜNÜN SORUSU
AKP iktidarı, Meclis’ten “sınır ötesi operasyon yapma yetkisi” almadı mı? Peki; Egemen Bağış adlı beyefendi aynı partinin Genel Başkan Yardımcısı değil mi?
İyi de o zaman nasıl oluyor da AKP’nin dış politika konulu eğitim seminerinde dağıtılan kitapçıkta, hem de kendi imzasıyla, sınır ötesi operasyonun asla Türkiye’nin öncelikleri arasında yer almadığını belirtebiliyor?         
*  Mustafa Mutlu / Vatan

Yazarın Diğer Yazıları