Dağa mı çıksınlar.Hayır hapse girsinler!

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, unvanına yakışanı yaptı ve Cumhuriyeti yıkmaya, ülkeyi, milleti bölmeye, hem dağlarda, hem de TBMM’de yapmaya teşebbüs edenleri -PKK uzantısı- DTP’yi kapatmak için Anayasa Mahkemesi’nde dava açtı; hiçbiri, inkâr edilemez, belgeli ve hâlâ, gözler önündeki 141 gerekçesi var... Bir tanesi bile, bu partiyi kapatmak için yeter! Kongrelerinde Atatürk resmi yok, İstiklal Marşı okunmuyor ve sonuç bildirgesinde, Türkiye’yi bölmek kararları var. Ama asıl, ettikleri yemine açıkça, ihanet ediyorlar... Yetmez mi? Yetmez diyorsanız, meşruiyetlerinin -sözde  “meşru”  Türkiye Partisi olmanın- ne hükmü kalır! Başsavcı, partiyi kapatma davasını  “hükmi karakuşi”  ile hukuk dışı, açmadı... Dava açmasaydı, görevini ihmal etmiş olurdu!
Ama asıl, T.C. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin bu konuda makamının, mevkiinin gereği, aynı duyarlılığı göstermesi gerekirken,  “Yeni Bir Anayasa konulu tartışma platformunda”  böyle bir haberi almış olmaktan dolayı pek mutluluk duymadığını söylemiş! Aslında, T.C.’yi Adalet Bakanı’nın yeni Anayasaya bu gibi bölücü, devlet haini ve gerici partilerin, kapatıldıktan sonra, yeniden açılmaması için, hükümler önermesi gerekirdi. Ama Şahin bunu yapamaz. “Platform” müsait değil; o “platformdakilerin”  çoğu Türkiye’nin varoluşu, birlik ve bütünlüğüyle ve şehitlerle, hiç ilgili değiller; Kürtçülerin haklarıyla ve de 301. Maddeyi kaldırıp, Türklüğe hakaret edilme yollarını açmaktır baş kaygıları! Ancak, daha vahimi, Başbakan Erdoğan’ın söyledikleri;  “Onbinlerce, yüz binlerce vatandaşımın oylarını alarak parlamento çatısı altına gelmiş olanlara karşı biz antidemokratik yolları seçmeyiz... Bizim tercihimiz, demokratik bir mücadele yolunu seçmek.” 
İktidara, her an inebilecekleri  “demokrasi tramvayı”  ile gelmiş olanlar, bu  “tramvay” ı işlerine geldikleri zamanda terk edeceklerdir,  ama şu sırada, böylesine  “önemsiz”  (!) bir durum yüzünden terk edemezler. Ve başka bir açmaz da şu; PKK ya DTP’ye karşı olan diğer partiler de, “yol olur”  diye Başsavcının hareketini tasvip edemiyorlar.  “Demokrasi açmazı”  da bu; Demokrasi olsun, PKK’ya özgürlük olsun da, Türk milleti kendisini korumak hakkına sahip olmasın! Şimdi bu  “ret cephesi” nin, sağda ve soldaki mensupları Başsavcıya ve kararına karşı ayaklandılar; AB’ciler, 2. Cumhuriyetçiler, bilumum “malûmlar”, “Demokrasi var”, olmaz diyorlar. Kahrolası AB süreci zarar görürmüş, dünya kamuoyunda puan kaybedermişiz vb..
Fakat en büyük gaflet, Başbakan Erdoğan’ın tarihe, geçecek sözleri:   “DTP kapatılsın da dağa mı çıksınlar?”  Bu hükümetin başı, “yakın -uzak istihbaratı”  ile acaba bilmiyor mu ki DTP zaten “dağlarda”, “asılları”  PKK’nın, dağlarda yaptığını, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapmaktalar. Yeniçağ önceki gün Başbakana en veciz cevabı verdi:  “Hayır, dağlara çıkmasınlar. Hapse girsinler!” Bugünkü durumu en güzel ifade eden de, Milliyet’te, Melih Âşık’ın köşesinde, Ercan’ın çizgisi; Poşulu, PKK kıyafetli DTP’li, TBMM kürsüsünde konuşuyor: “Amma da büyüttünüz. Telaştan üstümüzü değiştirmeyi unutmuşuz be!”  Aynen böyle! Daha önce de yazdım; Sayın Başbakanın terörü bitirmek için. PKK “vekillerinin” ihanetlerine ya Meclis’te, ya da dağlarda devam etmeleri, şıklarından başka bir planı var mı? Söylese de rahat uyusak. Demokratik hangi yollar silahları bırakmak vb.. ne kadar sürecek ve sonunda başarılı olacak mı, şişesinden çıkan “ihanet ve fesat cini” demokrasiyle “şişesine” sokulabilecek mi?
Hatırlatalım mı? Siz bu yolları denerken, DTP Meclis’in sıcak salonlarında zenaatini sürdürürken, Mehmetçik karlı dağlarda, onların  “terörist”  diyemedikleri PKK eşkıyasının, mayın ve kurşunlarına hedef olmakta! Bu, çok acı olmasaydı,  “komedi”  denilecek durum, daha ne kadar devam edecek? Hiçbir kendisini bilen devlet, varoluşunun, “demokrasiyle”  kaybedilmesine imkân vermez. “Demokrasinin, insan haklarının”  sınırı, milletin geleceğidir! 
Parti kapatmak  “AB Kriterlerine aykırıdır”  diyorlar. Eğer öyleyse sadece bu, yani milletin varoluşunu, AB’ye bağlamaktır asıl hata... Kaldı ki, Almanya’da Nazi, İtalya’da Faşist Partiler kurulması, Anayasalarına göre yasak. Oraları AB ülkeleri değil mi? Doğru ve zorunlu olan,  “Cumhuriyet”  Başsavcısının, DTP’yi kapatma istemidir! Ve umarım ki Anayasa Mahkemesi bu kararı verir ve bölücülere demokrasiyi istismar yolu, yardakçılarına da ihanet yolları, kesinlikle kapatılır.

Yazarın Diğer Yazıları