Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Aklıma takılanlar

Mahkemelere intikal eden davalarla ilgili yorum yapmak hukuken yasak. Ancak maşallahı var mütareke matbuatı manşetten her türlü dedikoduyu habercilik adına yayınlamakta beis görmüyorlar. Dün Milliyet’in manşetinde “Malatya Vahşetinde Sürpriz Gelişmeler” üst başlığında manşet “tartışılan iddianame” idi. Tüyler ürperten insanlık dışı cinayetle ilgili dosyada ne var ne yok dökmüşler. Bunun adının ‘mahkeme heyetini etki altında bırakmak’ olduğunu işlerine gelince yazanlar, işlerine gelmeyince örneğin; ‘DTP’nin kapatılma davasında aman kapatmayın’ diye bas bas bağırıyorlar.
Malatya davasını asla savunacak değilim. Hak ettikleri cezayı mutlak almalılar. Bugün bu satırlarda fırsat bulmuşken Şemdinli Davasını hatırlatmak istedim.
Terörist oldukları mahkemelerce kanıtlanmış kişilerin ifadeleriyle halen hapiste tutulan askeri personelin ne durumda olduğunu soran yok.
Şemdinli’de işyerinde istihbarat toplayan bir astsubay ile bir uzman çavuş terör örgütünün talimatı ve milislerin yardımı ile linç edilmeye çalışılırken ‘demokrasi-insan hakları-fikir özgürlüğü’ gibi kavramlar adına yargısız infaz yapılırken, mütareke matbuatı buna çanak tutmadı mı?
Yine lafa gelince terörle mücadelede en önemli unsurun istihbarat olduğunu savunanlar, şimdi Amerika’dan sıcak istihbarat bekliyorlar. Aynı odaklar Hakkari-Dağlıca Taburu’na yapılan terörist saldırıda istihbarat eksikliği olduğunu, iki yüzden fazla teröristin sınırdan elini kolunu nasıl sallayarak geçtiğini sorgularken hedef tahtasının ortasına yine askeri koymadılar mı?
Yıllardır terörle mücadelede her rütbede seçkin personelini şehit vermiş, binlerce gazisi olan askerleri neredeyse beceriksizlikle itham ederken, ‘sorunu çözmek için demokratik adım atılmalı’ sözleriyle örgütün değirmenine su taşımıyorlar mı?
Bunları kısaca hatırlattıktan sonra kafama takılanları okuyucularımızla paylaşmak istiyorum.
Terörle mücadelede ciddi bir mesafe alınıp, örgüte katılımları engelleyen bölge halkı ile iletişim kurup, yerli işbirlikçiler ve dağ kadrosu konusunda önemli istihbaratlar toplayarak örgütün faaliyetleri bundan yaklaşık iki yıl öncesine kadar engellenmiyor muydu?
Hakkari’de uçan kuştan, havlayan köpekten haberdar olan güvenlik güçleri, istihbarat konusunda üzerine düşeni yaparken, sık sık mayın döşenebiliyor muydu? Sınırdan elini kolunu sallayarak kaçakçılık yapılıyor muydu? Adına milis denilen yerli işbirlikçiler, kafalarına esince meydana çıkıp polis aracı yakıp, askeri taşlayabiliyor muydu?
Ne zaman ki Şemdinli’de terörle mücadelede üstün hizmet madalyaları olan iki yiğit asker, neredeyse vatan haini-çete elemanı ilan edilince teröristlere cesaret geldi. Diledikleri gibi uzaktan kumandalı mayın döşemeye başladılar. Telefon dinleme, yerli unsurlardan ihbar almanın yolu kesilince de devlete meydan okuyarak silahlı eylemler hızlandı.
Şemdinli Davası’ndaki ilk iddianameyi hazırlayan savcının talimatı nereden aldığı kanıtlanmıştı. Defalarca değişen mahkeme heyeti, savcının tahliye edilmeleri gerektiğine dair mütalaasına rağmen cezaevinde tutulan personeli niçin hâlâ içeride tuttuğuna dair bir açıklama getiremediğine göre asıl ‘tartışılan bu olmalı’ diyorum. Ama kimseden ses gelmiyor. Medyanın köşe başını tutanlar talimatı İmralı ve Kandil’den alan malum partinin kapatılmaması için kırk dereden su getiriyorlar. Bir kısmı da ‘ikinci el erkekler’ geyiği ile vakit geçiriyor. Erdoğan’ın aile hikâyeleri ile siyasi televole yapanlar da cabası.
Bu arada ‘sus emri’ olarak nitelendirdikleri emekli askerlerle ilgili TSK açıklamasına da fena bozulmuş görünüyorlar. Ne güzel de ellerini ovuşturuyor, çoğunluğu terörle mücadele tecrübelerini aktaran, bu işin arkasında ABD’nin olduğunu kanıtlayan, asıl hedefin Barzani olması gerektiğini savunanları da Şemdinli benzeri bir mahkemede yargılayıp, içeri tıktırmayı bekliyorlardı. Ama hayal kırıklığına uğradılar. Hele Şemdinli sanıkları iki kahraman asker tahliye edilsin, bakın nasıl da çemkirecekler.
Gazetelerde iddianameler tartışılırken aklıma Şemdinli geldi. Dağlıca’ya kafam takıldı. Paylaşayım dedim. Hepsi o kadar...

Yazarın Diğer Yazıları