Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU

Sadi SOMUNCUOĞLU

Vaşington-Erbil-Kandil-Ankara hattı

Bir hafta önce, 10 Kasım’daki yazımızda, Erdoğan-Bush mutabakatını maddeler halinde özetlemiştik. Buna göre;  “Türkiye, Irak’ın kuzeyine girmeyecek-PKK’ya karşı sadece nokta operasyonlar yapacak-ABD terör örgütünü etkisizleştirirken, Türkiye ‘Kürt sorunu’nun çözümü için adım atacak”  demiştik. Bu suretle de, PKK ile bütünleşmiş Barzani yönetiminin güvenliğe kavuşacağını, meşru savunma hakkımızdan vazgeçileceğini, en önemlisi  “Kürt sorunu” nun çözümü adı altında teröristbaşının  “Genel af, iki dilli ve etnik esasa dayalı siyaset” şartlarının kabulüyle, milli egemenlik yerine, iki kimlikli rejimin ihdas edileceğini vurgulamıştık.
Mutabakatın üzerinden 16 gün geçti. Şehit vermeye devam ediyoruz, ama henüz nokta operasyonu bile başlamadı. Bu gidişle olacağı da yok. Daha vahimi,  “Kürt sorunu” nun çözümüyle ilgili kapsamlı hazırlıkların Bush görüşmesinden çok önce başladığı, hatta bazı adımların atıldığı ortaya çıktı. İktidar yanlısı gazeteciler bir haftadır bunun ipuçlarını veriyor. Mesela Radikal Gazetesi’nden İsmet Berkan, önceki gün şunları yazdı:
 “Başbakan Erdoğan’ın sadece terör sorunu için değil, Kürt sorununun tamamı için bir ‘kapsamlı planı’ olduğunu bize ABD Dışişleri Bakanı Rice söyledi. Başbakan, bu planı gitti Bush’la da görüştü, ona da anlattı. Şimdi plan, büyük ihtimalle Amerikalılar tarafından Kuzey Iraklı Kürt liderlere de aktarıldı. İhtimal o ki, planın bazı detayları Kandil dağındaki PKK liderlerine de iletildi. Yani, Türk hükümetinin hazırladığı söylenen ‘çözüm planı’ndan biz Türk milleti dışında herkesin haberi var... ‘Sivil’ ve ‘siyasi’bir çıkış yolu için, birincisi ‘genel af’, ikincisi ise af benzeri sonuçları olacak olan ama ‘pişmanlık yasası’ olmayan bir gerçek ‘eve dönüş’ yasası”.
Başbakan Erdoğan’ın DTP’nin kapatılması için dava açılmasından rahatsız olması,  “Seçimle geleni Meclis’ten atarsanız, dağa gönderirsiniz”  diyerek hukuku hiçe sayması, PKK’ya, “Ya elde silah dağda dolaşacaklar, ya da silahlarını bırakıp şehre inecekler, siyaset yapacaklar” çağrısında bulunması hayretle karşılanmış, ama bir anlam verilememişti. Meğer bunlar, “kapsamlı çözüm” ün işaretleriymiş.

Operasyon Türkiye’ye mi?

İktidar yabancılarla mutabakata varmış olsa da, milletin en çok güvendiği kurumun bu  “paket” ten haberi var mı? Hiç zannetmiyoruz. Çünkü TSK’nın hayati derecede önemli gördüğü bu milli mesele hakkında ne düşündüğünü biliyoruz. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, çok kısa bir süre önce  “Türkiye tarihinin en zor dönemindeyiz” uyarısını yapmadı mı? Ülke bütünlüğü ve devletimizin milli yapısını tehdit eden tehlikeleri kesin bir dille şu şekilde sıralamadı mı?
1- Irak’ın kuzeyindeki bölge yönetiminin bağımsız devlet olması,
2- Kerkük’ün statüsünün ve Türkmenlerin kuzeydeki yönetime bağlanması,
3- PKK bölücü terör örgütünün varlığı.
TSK’nın bu tehdit sıralaması ve algılamasıyla, iktidarın görüşleri arasında en ufak bir benzerlik var mı? Hatta bunlar bir yana, bölücü terör tehdidi konusunda bile mutabakat yok. Çünkü iktidar, terörün gerekçesi olan bölücülüğü  “Kürt sorunu”  saydığından,  “kapsamlı çözüm”  peşinde. Çözüm sanılan ise, yıllardır içeriden-dışarıdan dayatılan, malum formül. ABD’nin terörü etkisizleştirmesi -bitirme değil- iktidarın da, PKK’nın Türkiye’ye dayattığı şartları yerine getirecek  “açılımlar” yapması. Bu şartlar; teröristbaşının 2003 yılında yayımladığı 10 maddelik deklarasyonda ve DTP’nin geçen ay sonunda Diyarbakır’da düzenlediği  “Demokratik Toplum Kongresi”  sonuç bildirisinde ilan edilen, özetle iki ortaklı devlet ve federasyon rejimi.  Evet sorun nerede dersiniz? Vaşington-Erbil-Kandil-Ankara hattına iyi bakalım.
Şifrelerini görmek için de,Türk kimliğiyle uğraşan “sivil anayasa”ya dikkat!.. Her şeyin temeli ve çatısı o olabilir.

Yazarın Diğer Yazıları