Gaflet, dalalet ve hatta...

Sağlık nedeniyle bir süre yazmayacağım. Bu son yazımda açıkça ifade etmek mecburiyetindeyim; Türkiye, tarihinin en kritik bağlamında yanlış bir iktidar ve yeteneksiz, aymaz yöneticiler tarafından idare ediliyor! Gafletten öte, AB ve ABD’ye bağımlıktan başka neler var, bilemiyorum. Ama şu sırada söyledikleri ve yaptıkları kuşkular uyandırıyor. Özetle; Başbakan Erdoğan, Washington’da Oval Ofis’te, Başkan Bush’tan güya  “istediklerini”  aldıktan sonra yurda dönüşünde, üzerine basa basa  “sınır ötesi operasyon yapılacaktır” demişti. Şimdi de gözlerimizin içine baka baka, tam tersini söylüyor! O zamandan bu güne ne değişti? PKK, Barzani ve Talabani kesinlikle değişmediler. Taktik değiştirse bile terör, PKK, değişmedi. “PKK’nın bölgede desteği azaldı, vb..,”  maksatlı iddialara rağmen değişmedi -sütre gerisinde- o zaman talimatlar mı değişti? Danışıklı dövüş mü?

Eski taama yeni ağız

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,  “Ya silahı tercih edenlerle beraber olursunuz ya da barışı, sevgiyi kendine şiar edenlerle beraber olursunuz. ’Tezkereyi verdik ne duruyorsunuz’ diyorlar. Biz eli silahlı kovboylardan değiliz. Bizden duygusallık kimse beklemesin”  demiş ve eklemiş:  “Terörden, hâlâ getiri sağlamaya gayret edenler var.” Galiba bir muhatap yanlışı var. Asıl, terörle gerektiği gibi mücadele etmemekten yarar sağlayanlar başka! Başbakan,  “Ya silahı tercih edenlerle beraber olursunuz ya da barışı sevgiyi evet kendine şiar edenlerle beraber olursunuz.”  diyor...
Sayın Başbakan’a sormak gerek: Sorun bu kadar basit, tercih o kadar kolay mı? Öyleyse neden tezkereyi çıkardınız yetki aldınız ve  “olur”  almak için Washington’a kadar gittiniz? Maksadınız eğer  “barış” , aracınız,  “demokrasi” ise Türkiye’yi açıkça bölmek isteyen DTP’nin kapatılmasını, tabii ki istemezsiniz. Bu tercihi yapmak durumundasınız. DTP ve PKK ile,  “silahların bırakılması”  karşılıklı olacağına göre bu da T.C. devletine, asla yakışmaz.  “Pazarlık, pazarlamacılık”  Başbakanın itirafıyla, kendilerinin iyi bildikleri bir iş! Eğer, uzlaşma veya pazarlık, Türkiye’nin bütünlüğü üzerinden yapılacaksa, pazarlıkta  “verip, kurtulmak”  da söz konusudur!  Ne var ki, rahmetli Özal  “Federasyon dâhil her şeyi düşünmek lazım” demişti. Erdoğan’a atfedilen bir söz de var: “Eyalet sistemi neden olmasın!” Erdoğan DTP’yi kastederek, “Yargısız infazın, siyaseten linçin,  bizim kitabımızda yeri yoktur” dedikten sonra  “dostlar alış verişte görsünler”  kabilinden eklemiş;  “Ancak demokrasi ve hukuk kitabında da teröre, şiddete, kan dökmeye yer yoktur”. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de  “Kuzey Irak’ta ve Mesut Barzani’de aklıselimin yavaş yavaş hâkim olmaya başladığını görüyoruz”  buyurmuşlar. Yani ona göre, hem de sadece “aklıselimle”  değil  “aklı-Washington’la”, hem de “pabuç pahalı olduğu”  için PKK’yı, güya vazgeçirecekler!!
DTP’li Ahmet (neden, nasıl) Türk de (DTP Grup Başkanı ve Mardin Milletvekili Ahmet Türk), “PKK’ya silah bıraktırmak” için fedakarlık yapmaya hazır olduklarını söylemiş. ’Lütfetmişler!’ Velhasıl çok boyutlu bir oyalama ve fesat operasyonuyla karşı karşıyayız. Yersek!  Sabit gerçekleri, ABD’nin projeleri, Kürdistan devleti amacı değişmedikçe bu oyunları görmemek gaflet.
Hasan Cemal  “sabır gerek”  der... Kaç şehide ve ne gibi pazarlığa kadar?
Hep derler ki;  “Sivri sineklerle uğraşmaktansa bataklığı kurutmak, yani iş, aş vb.. zemini hazırlamak gerek...”  Doğru da, bu olana kadar kaç insanımızın daha ölmesi gerek?  Asıl zorunlu olan, fesat ve ihanet yuvalarını, PKK’yı, DTP’yi, Kuzey Irak’ı yok etmek. TSK buna kaadirdir. Eli kolu tutulmasa!

Yazarın Diğer Yazıları