Özel sağlık sigortaları

Türkiye’de yıllardır bir SSK faciası yaşanıyor.
SSK hastanelerinin önündeki uzun kuyruklar, özel hastanelerin patlamasına neden oldu.
Telefonla randevu alıyorsun ve insan muamelesi görüyorsun.
Bu Türk insanı için olağanüstü bir şeydi.
Cebinde üç beş kuruşu olan, özel hastanelere koştu.
Sonunda bugün, her semtte bir özel hastane var.
Bu özel hastanelerin sayısındaki artış, Türkiye’de özel sağlık sigortasının da gelişmesine neden oldu.
İlk kez 10 yıl önce temeli rehmetli Yıldırım Aktuna tarafından atıldı.
Aktuna, Türkiye’de özel sağlık sigortacılığının gelişmesi için büyük çaba harcayan insandır.
Sonunda bugün Türkiye’de her 6 insandan birinin özel sağlık sigortası var. Her yıl, belirli bir parayı ödüyorsun ve istediğin hastaneye gidip doktorla para konusunda muhatap olmuyorsun. Sadece sigorta kartını veriyorsun.
Amerikan filmlerindeki bu olay, Türkiye’de son 5 yılda daha da gelişti.
İşsiz üniversiteli sayısının artması, bir anda özel sağlık sigortası pazarlamacılarının da sayısını patlattı.
Buraya kadar her şey güzel.
Sektör hareketli ve gençlere yeni iş alanı açıldı. İnsanlar ise birinci sınıf hastanelere çok rahat gidip, insan gibi muamele görmeye başladılar.
Bu tabii ki görünen yüzü. Bir de olayın bugünkü yüzü var.
O da sigorta şirketlerinin başı boş tavırları.. Tıpkı bir dönem bankaların vatandaşa yaptıklarını şimdi bazı özel sağlık siğorta şirketleri yapıyor.
Kafalarına göre faiz uygulayarak bir çok ocak söndüren bankalara, sonunda dur denilmişti. Çin yazısı gibi 2-3 puntoluk sözleşmelerle insanların hakları adeta gasp edilmişti.
Bu sözleşmelere Türkiye 20 yıl sonra dur dedi ve bugün bankalarda ’tüketici hakkı’var.
Biraz geç kazanılmış bir hak.
İşte bu haksızlık ve hak gasbı özel sağlık sigortaları tarafından yapılıyor şimdi. Elbette aralarında çok kurumsal ve ciddi olanlar var ama sektörde ciddi bir başıboşluk ve keyfi muamele yaşanıyor.
Sigorta şirketleri arasında keyfi muafiyet tanıyanlar ve vatandaştan ekstra primler isteyenlerin sayısı dikkat çekici miktarda arttı.
Bu konuda vatandaş çaresiz.
Kime gidecek?
Sağlık Bakanlığı’na mı yoksa Sanayi Bakanlığı’na mı? Konu Sağlık Bakanlığı’nı ilgilendiriyor ama olayın boyutu tüketici hakkı açısından da Sanayi Bakanlığı’nı.Yani vatandaş çaresiz, ortada kalmış durumda.
Ankara’dan 3 yıllık özel sağlık sigortalı Muhuttin Tekbaş, sigorta mağdurlarından. 3 yıl prim ödüyor, 4. yılda ömür boyu yenileme garantisi alması gerekirken sigorta şirketinin ona verdiği poliçede, kalp hastalıklarını muaf tuttuğunu öğreniyor. Bu sigortalıya gerekçe olarak da 3 yıl önce göğüs ağrısıyla kalp muayenesi olduğu gösteriliyor. İyi de muayenede sorunun kalp olmadığı ortaya çıktı!
Olsun, muayene oldun mu, oldun. O zaman bunu ben kapsam dışı tutuyorum deyip çıkıyor.
Vatandaşın itiraz hakkı yok!
Aynı olay benim de başımdan geçti. 4 yıllık Acıbadem Sigortası’ndan poliçe satın alıyorum. Sigorta şirketi ömür boyu yenileme garantisi verdi. Ancak bu yıl benim önüme yüzde 30 ekstradan prim koydular. Ya bu parayı da ödersin ya da bütün haklarını kaybedersin. Yüzde 30 neden diye sorduğumda dünyanın en komik yanıtını aldım.
3 yıl önce tavuk yiyince zehirlendim. Ateşim ve tansiyonum yükseldi. Verilen ilaçla iyileştim. İşte bu zehirlenmede tansiyonumun yükselmesini Acıbadem Sigorta yüksek tansiyon riski olarak kabul ediyor. İşin komik yanı ise Acıbadem Sigorta kendi hastanesi olan Acıbadem’in doktorlarının  “Bu kişi yüksek tansiyon hastası degildir, o gün bize zehirlenme teşhisi ile gelmiştir” raporunu bile dikkate almıyor. Ayrıca 4 yıl boyunca  bende böyle bir rahatsızlık olmamış. Hiç tedavi görmemişim?
Olsun bir kez yükseldi ya, o sigorta şirketine yetiyor.
Sigorta şirketinin felsefesi; hiç hastalanma, hiç masraf yapma, sadece para öde.
Bir gazeteci olarak ben sorunumu çözemedikten sonra vatandaş ne yapar? Sigorta şirketindeki sekreter dahi sizinle muatap olmuyor.
İşte bu soruna çözüm bulunması lazım.
 Sigorta şirketleri kendi haklarını koruyorlar, hem de vatandaşınkini de gasp ederek, kendi hakları gibi gösteriyorlar ama sigortalının hakkını koruyan bir mekanizma yok.
Olan yine vatandaşa oluyor.
Vatandaş yine aynı son cümleyi söyleyip öfkesini bastırıyor.
Neyse! Burası Türkiye!!!
Evet. Burası Türkiye.

Yazarın Diğer Yazıları