Hele şükür

Şu son uçak kazasındaki Türk basınının durumu insanı korkutacak, tüylerini diken diken edecek boyutta. Türk basın mensubu arkadaşlarıma sesleniyorum, yapmayın kardeşlerim, iyi güzel haber hazırlıyorsunuz da olay yerinde bulduğunuz delilleri ellemeniz, belgeleri kurcalamanız belki Türkiye’de değil ama dünyanın tüm ülkelerinde suçtur.
Bırakın ellemeyi, olay yerine gazetecinin girmesine bile izin verilmez. Sizin elinizi sürdüğünüz uçak parçaları üzerindeki bazı madde veya o parçanın yerdeki durumu bazı şeyler ifade ediyor olabilir. Siz o parçayı hareket ettirerek, gerçeğin anlaşılmasını engellemiş oluyorsunuz. ABD’de bu tür bir olay yapan kişi ya da gazeteci tutuklanır ve hapse atılır.
Ayrıca kazanın nedenleri konusunda yaptığınız tahminler de evlere şenlik. Arkadaşlar, bu konuda konuştuğunuz uzman veya uzmanlar, pilotları suçlamadı, uçağı suçlamadı. Sizler öyle senaryolar yazdınız ki, öncelikle bu uçak şirketinin iflasını, ardından insanların bir daha uçağa binmesini engeller hale getirdiniz. Ve son olarak kaza nedeni konusunda ekrana getirdiğiniz kişiler de uzman olmayan gazeteci meslektaşlarımızdı.
Gelelim siyasi konulara. Hele şükür, Tayyip Bey eli titreye titreye askerin önündeki engeli kaldırdı da bir şeyler olmaya başladı. Hele şükür, bazı Avrupa ülkeleri de nasıl olduysa kanatları altındaki aranan teröristleri veriyor. Hele şükür, içerideki teröre destek verenlerin çırpınışı başladı. Yarabbim çok şükür.  Her ne kadar iktidar mehter yürüyüşü ile bir ileri iki geri hareket ediyorsa da en azından hareket ettiği için çok şükür.
Ama benim içim hâlâ rahat değil. Neden mi? Bir kere AKP neden Türkiye’ye kar düşmesini bekledi bu askeri operasyon için kelepçeleri koparmada? İkincisi biz de daha önceden bu tür bir veya göstermelik iki operasyon yapılacağını tahmin etmiştik. Nitekim tahmin ettiğimiz gibi oldu. Ancak Türk kamuoyu bu operasyon masalı ile iktidara bağlı basın yayın organları tarafından uyutulurken, yeni bir tezgâh sahneye kondu.
Bilmem farkında mısınız, terör örgütü yandaşlarının miting meydanlarında attıkları sloganlar, değişmeye başladı. Önce Kürtlere özgürlük diye bağıranlar, şimdilerde İmralı’daki bebek katilinin siyasete sokulması yönünde tezahürat yapıp slogan atıyor. Diyeceksiniz ki slogan atsalar ne yazar. Onların her sloganı yerine getirildi mi? Evet sevgili okurum, Türk halkının hiçbir arzusunu yerine getirmeyen ampul iktidarı, karambolleri kullanarak bu sloganlarda ortaya konan talepleri yerine getirdi.
Şu anda ABD ve AB yavaş yavaş terörist başını İmralı’dan çıkarıp siyasete sokmak yolundaki planını devreye sokmuş durumda. Dikkatinizi çekerim, sloganlara paralel yürüyen olaylar ne kadar benzer farkında mısınız? Bu konuda ayrıca misyonunu tamamlayan DTP’nin yerine de, adı çıkmamış bir yeni Kürt partisini kurabilmek için de kolları sıvamış durumdalar.
Şimdi diyeceksiniz, ortada bir dizi Kürt partisi veya siyasi oluşum varken bu yeni parti fikri niye? Basit, bu yeni siyasi oluşum veya siz parti deyin, misyon bakımından önemli ve tarihi bir görev üstlenecek. Buna göre bu parti PKK’nın silah bırakarak siyasi yaşama girmesini, ayrıca İmralı’daki bebek katilinin de oradan çıkarılıp siyaset yapmasına izin verilmesini sağlayacak. Bu yeni oluşumda özellikle PKK ile adları bulaşmamış kişiler seçiliyor.
Bu arada Türk basını tarafından her yerde aranıp da bulunamayan ancak Selahattin Duman’ın İtalya’da görüntülediği Barzani’nin neden yurt dışına gittiği de Kürt basınında yer aldı. Bizim kahraman(!), bu operasyonun olacağını duymuş ve başına bir kaza gelmesin diye kendini yurt dışına atmış. Olacak o kadar.

Yazarın Diğer Yazıları