Düz ovada...

Başbakan Erdoğan, teröristlerin eve dönüş yasasında yapılacak bazı değişikliklerle PKK’nın bir terör örgütü olarak Türkiye’de biteceğine ya da etkinliğini yitireceğine gerçekten inanıyor mu?
Seçimler öncesinde eve dönüş yasasını  “Düz ovaya insinler”  sloganıyla siyasallaştıran Mehmet Ağar ve partisinin sandığın dibine gömülmesinin temel nedeninin, düz ovacı söylem olduğunu iyi değerlendirmiş Başbakan. Ağar ve DYP’nin yönetici takımı, parti dışından  “çözüm”  reçetelerini okumadan imzaladıkça, belki de Başbakan ve AKP’nin beyin takımı ellerini ovuşturup durdular. Zira Düz Ova stratejisini üstlenen DYP, kendileri açısından bir laboratuvar olacaktı. Ancak Ağar ve DYP, bütün bu çabalarına karşın Güneydoğu’daki oylarını yükseltemediler.
AKP ise DYP’nin tersine, Kuzey Irak’ta Barzani yönetimiyle iyi ekonomik ilişkilerden yola çıktı. Yine Kuzey Irak ve Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde örtülü İslami söylemi, ekonomik imkânları da bol keseden dağıtmasıyla kendine göre bu seçimde DTP’ye karşı ezici bir üstünlük sağladı. Başbakan önüne konan istihbarat raporlarında, İmralı sakini ile Süleymaniye feodal şeyhi arasındaki çelişkileri, önderlik kavgasını ayrıntılarıyla öğrenip, kurmaylarından ona göre strateji hazırlamalarını istedi. Sonuç; AKP ilk kez Kürt kökenli yurttaşlarımızın oylarındaki patlamayla yüzde 47 gibi yüksek bir oy oranıyla Meclis’e taşındı.
Ne var ki seçimlerden sonra, PKK terörü daha da işi azıtmış durumda. Buna karşılık Kuzey Irak’a müdahale için tezkere çıkarılması ve ABD yönetiminin PKK’ya karşı ortak operasyona ikna edilmesi; Genelkurmay Başkanının artık usulden sayılan sert demeçleriyle balans ayarları yapılmaya çalışılırken Erdoğan, her ne kadar  “Ben başkaları gibi düz ovaya insinler demedim” diye konuşsa da  “demokratik çözüm”  arayışlarının sonucunda kendi eliyle hazırladığı başka bir tuzağa düşebilir. Bu tuzağın niteliğiyse PKK terörünü çözmek konusunda oyunu kendisinin kurduğuna inanması ya da inandırılması şeklinde olabilir.
Terörizm ve özellikle de PKK ve Kürt terörizmi konusunda deneyimli bir eski üst düzey yetkiliyle konuşuyorum. Söyledikleri ilginç ve uzun süredir yanıtı verilmeyen soruların niteliğine aydınlık getiriyor:
 “PKK’nın İran’daki parçası PEJAK örgütü konusunda ortaya istihbari bir denklem çıkmıştı. Türkiye ve PKK terörizmiyle bir şekilde yüzleşen bölge ülkeleri, PEJAK’a olan ABD desteğini Türkiye’deki PKK’ya verildiğini iddia ettiğimiz destekle özdeşleştirdik. Bu kanıyı yanlış çıkaran iki önemli gelişme oldu: Erdoğan yönetimi, ABD yönetimiyle PKK’yı tasfiyeye yönelik operasyonlar konusunda anlaştı. Bush yönetimi, kendi içindeki yoğun baskılar nedeniyle İran harekatından vazgeçmeye zorlandı. Böylece denklemin taktik dengesini görme olanağına sahibiz artık. ABD ve CIA, PKK’nın İran kolu PEJAK’a şimdi daha çok destek verecekler. Türkiye’deki PKK terörizmi ise ortadan kaldırılırken, düz ovada dolaşan militanlar, hızla DTP’nin tabanına katılacaklar. ABD İran’da terörizmi, Türkiye’de ise barışçıl bölücülüğü destekleyecek gibi görünüyor.”
Bu konuşulanlar şu anda yüzde yüz gerçekliği sınanmış analizler olmasa da  “PEJAK İran dağlarına, PKK ise Düz Ovaya” stratejisi Batı’nın kolay kolay bırakamayacağı bir opsiyon gibi görünüyor mu?
Bütün bu gelişmeler yüzünden düz ovada yürümek, belki de önümüzdeki dönem dağlarda yürümekten daha zor hale gelecek.

Yazarın Diğer Yazıları