Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU

Sadi SOMUNCUOĞLU

Büyükanıt birilerini uyardı, millete bilgi verdi

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt iki önemli tespit yapıyor. Birincisinde; “Terör hem siyasallaştı, hem de legalleşti. Legalleşmeyen tek konu silahlı terör boyutudur.. PKK siyasi olarak Meclis’e girerek legalleşmiştir” diyor. İkincisinde,  “İnsan hakları, demokrasi, özgürlük, barış değerlerini kaptırdık”  uyarısını yapıyor. Bu değerlendirmeleri, iktidarın gittiği yolun Türkiye’yi nasıl tehlikeli bir çıkmaza sürüklediğinden, Türk milletini haberdar etmek olarak görüyoruz. 
Elbette şu husus çok önemli; Bu tür açıklamaların kim tarafından, hangi ortamda yapıldığı... Zira mücadelenin psikolojik boyutu düşünüldüğünde, terör örgütünün kendinde aşırı güç vehmetmesi, milli güçlerin olumsuz etkilenmesi sonucunu doğurabilir.
Evet Büyükanıt’ın tespitlerine dönersek; önce bölücü terörün nasıl siyasallaştırılıp, legalleştirildiğine bakalım. 1999’da teröristbaşı yakalandığında, AB Dışişleri Bakanları toplanıp,  “PKK sorunu, uluslararasılaştırılacak ve halklar hukukuna göre çözüm bulunacak”  kararını almıştı. 2002’den itibaren de bu süreç başlatıldı. Nitekim, her yıl yayımlanan AB ilerleme raporları ile AP kararlarıyla Türkiye’ye dayatılan, gereği bir bir yerine getirilen akıl almaz düzenlemelerde bunları görüyoruz. Özellikle son 4 yılda, AB ve ABD görevlilerinin yurt içinde ve dışında yürüttükleri çalışmalar, düzenlenen uluslararası konferanslar, DTP belediyelerinin eylemleri ve aktarılan fonlar, bölgede kurulan yasa dışı ilişkiler, sivil toplum örgütlerinin faaliyetleri gibi çok planlı-programlı yoğun bir dönem yaşandı. Özetle, siyasallaşma ve uluslararasılaşma oldu, terör  partisi TBMM’ye girdi.

* * *

Bu uygun tablodan sonra sıra  “çözüme”  geldi. Bunun için de 5 Kasım Bush mutabakatı milattır. Aslında hazırlıklar, ABD-AB-PKK-DTP-Barzani beşlisi tarafından 2 yıl önce başlatılmıştı. Bu dönemde terörün kesin olarak beklemeye alınması, siyasi  “çözüm”  için adım atılması gerekiyor. Bu adımların ne olduğu da belli: Teröristlere af-etnik kimlikle siyaset, -iki dilli rejim. Bunların yeni anayasada garantiye alınması. Irak misali 8 Haziran’da sipariş edilen, ancak 28 Ağustos’ta AKP yetkililerine teslim edilinceye kadar, hazırlığı bile gizli tutulan “sivil” Anayasa’nın, “çözüm” anayasası olacağı şimdiden belli. Demek, anlaşma 5 Kasım’dan çok önce yapılmış, seçimlerde oylar DTP ile bölüşülmüş.
Böyle olunca, Başbakan Erdoğan’ın durup dururken, bir çeşit aftan bahsetmesi, tepkiyi görünce çark ediyormuş gibi yapıp, yine aynı noktada ısrarı anlam kazanıyor. Yine, “Çıkarılan 9 af da PKK’ya yaramış. Dağdan inen yok, dağa çıkan çok. Neden yine af?” diyenlere,  “Bu defa durum değişik” cevabını vermesi, daha da ilginç.

* * *


Büyükanıt’ın  “İnsan hakları, demokrasi, özgürlük, barış değerlerini kaptırdık..”  tespitine gelince. Buna tam olarak katılmak zor. Evet, terör cephesinin bu kavramları olabildiğince istismar ettiği, kan dökmenin, kundaktaki bebekleri öldürmenin adına, “barış” ya da  “demokrasi” dediği doğru. Bu kanlı tablonun patronlarının, Irak’a  “demokrasi”  getirenler olduğu da.
Ancak burada bir doğrunun daha altını çizmeliyiz. “Kaptırdık” denilen değerleri, Erdoğan-Gül ikilisinin de kapanlardan olduğu bir gerçek. Örnek mi?.. Bebek katilinin hücresinden kanlı terör örgütünü yönetmesine,  “demokrasi”  denmedi mi? Batılı ülkeler terörle mücadele yasalarını ağırlaştırıp, teröristlerin özgürlüklerini kısıtlarken, bizde bunların tam tersi yapılmadı mı? Terör azdıkça, “Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük” verilmedi mi? Hatta, muhatap alınıp, açıktan yapılan pazarlıklarla normalleşmedi mi?
Sonuç mu? Batıda terör nefes alamazken, bizde siyasallaştı, legalleşti, uluslararasılaştı, TBMM’ye girdi, canavarlaştı.
Şimdi de, “halklar hukuku”na göre egemenlik istiyor. “Bu nasıl olur?” diyenlere, ilk maddesi af olan Bush mutabakatını ve “Sivil” Anayasa’yı izlemelerini tavsiye ediyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları