Barzani'nin yıldızı parlıyor!

Biz, “Böyle bir harekâtı dünyada ancak beş ülke yapabiliyor” diye Ordumuzun savaş kabiliyeti ve kahraman pilotlarımızın vuruş yetenekleri ile övünürken, herhalde gelecekte Irak’ın kuzeyindekiler de, içinden geçmekte olduğumuz şu günlerden fotoğraf karelerini o günkü nesillerin önüne koyup, Barzani’nin bu dönemde ortaya koyduğu siyasi manevralarla şöyle övünecekler:
“- Türkiye gibi dünyanın en güçlü ordularından birine sahip bir ülke, ‘PKK ile mücadele’gerekçesiyle ABD gibi dünyanın süper gücünü de yanına almışken ve üstelik Irak merkezî yönetimi de Türkiye-ABD ikilisine teslim olmuşken, Mesud Barzani’nin siyasi dehası, hem Irak’ın kuzeyinde bir devlet kurdu, hem de Kerkük’ün statüsünü kurduğu bu ‘Güney Kürdistan’ lehine değiştirmeyi başardı!”
Evet, böyle bir orduya rağmen, gidişat maalesef bu yönde.
Çünkü bizler, “Bütün dünya TSK’nın gücünü gördü, Irak’takiler dersini aldı, bu harekâttan sonra Barzani de herhalde Türkiye’nin adını ‘Bismillah’diyerek ağzına alır ve Ankara’ya bir şey söylerken mutlaka küçük harfler kullanır” diye kendi kendimize gelin güvey olurken, bakınız Barzani nasıl meydan okuyor:
“- Türkiye büyük bir suç işlemiştir. Bunu çok sert bir şekilde kınıyoruz. Bu operasyonda sivil halk öldü ve yaralandı. Bu bizim tarafımızdan kabul edilemeyecek bir suçtur. Kürt halkının kanı bu kadar ucuz değildir!”
Vay be..
Görüldüğü gibi Barzani korkmuş falan değil. Aksine daha bir efelenmiş. Adeta, “Ben adama hesap sorarım!” diyor, başka bir şey demiyor.
Peki Barzani’nin bu sözleri üzerine, İngiltere Dışişleri Bakanı David Milliband ne diyor:
“- Üçlü bir mekanizma kurulur, diyalog yollarına girilirse bu sorunlar daha kolay çözülür!”
İşte Türkiye üzerinde oynanan operasyonun bütün şifreleri İngiltere, ABD, AB ve İsrail’in de tavsiyesi bu “üçlü mekanizma” da yatıyor. Zâten İngiltere Dışişleri Bakanı Yahudi. Tuhaftır, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da varlığını Yahudilerin güvenliğine adamış bir Evangelist. İşte bütün bu unsurlar aynı şeyi, yani “üçlü mekanizmayı” söylüyor, dayatıyor. Peki bu “üçlü mekanizma” ne? Tabii ki Irak’ın “merkezî yönetimi”, “Türkiye” ve “Barzani..” Yani Barzani’nin Türkiye tarafından fiilen tanınması.
Zâten işin bu safhası Ankara’dakilere kabul ettirildi ve Türkiye’ye ancak işte bu ‘kabulden’ sonra Irak’ın kuzeyine belli parantezler içerisinde harekât yapma izni verildi.
Madem bu iş tamam, Barzani ne diye hâlâ “geriyor!” diyebilirsiniz. Barzani’nin şimdiki efelenmesi “tanınmanın da ötesinde” şeyler elde etmek için. O bir taşla üç kuş vuruyor, birinci kuş, Türkiye’deki PKK tabanı. Onu, “Kürt kanı bu kadar ucuz değil”  diyerek vurdu, düşürdü bile. İkinci kuş ise bölgesindeki PKK’lıların muhtemel şer ve şiddetinden kurtulmak. Üçüncü kuş ise Barzani için çok daha önemli. O kuşun adı, Kerkük. Barzani “teskin olmak için” Kerkük’ü istiyor.

Yazarın Diğer Yazıları