Muhalefetin üzerine yıkılacak eylemler ve Gladio!

Yenişafak’ın haberine göre İtalya’nın Eski Cumhurbaşkanı Francesco Cossiga, Corriere della Sera’ya yaptığı açıklamada,  “Ön safta İtalyan merkez solu olmak üzere, Amerika ve Avrupa’nın bütün demokratik unsurları gayet iyi biliyor ki 11 Eylül saldırıları CIA ve Mossad tarafından, Arap dünyasını suçlamak ve Batılı güçleri Irak ve Afganistan’a müdahaleye tahrik etmek için planlanıp gerçekleştirildi”  dedi.
Cossiga, 60, 70 ve 80’lerde Avrupa’daki bombalama olaylarından sorumlu tutulan ve temel uzmanlık alanı ülkelerdeki yerel politik muhalefetin üzerine yıkılacak eylemler gerçekleştirmek olan NATO himayesindeki Gladio örgütünün varlığını ifşa ederek yapılanma içindeki rolünü de itiraf
etmişti.
İfşaatlarıyla İtalyan siyasi düzenini rahatsız eden Cossiga, 1992’de istifa etmek zorunda kalmıştı. Cossiga’nın beyanları, 2000 yılında İtalya Parlamentosu’nun Gladio ile ilgili soruşturmasına da katkı sağlamış ve bu soruştuma sırasında saldırıların ABD istihbarat birimlerinin gözetiminde olduğuna dair kanıtlar ortaya
çıkmıştı.

* * *

Burada dikkatinizi çekmek istediğim  “yerel politik muhalefetin üzerine yıkılacak eylemler”  konusudur. Türkiye’nin yakın tarihi de bu tür olaylarla doludur. Hatırlarsanız, Cumhuriyet gazetesine saldırı, Danıştay baskını, Rahip Santoro’nun, Hrant Dink’in ve Malatya’da misyonerlerin öldürülmeleri, hükümet ve yardakçı basın tarafından ulusalcıların veya milliyetçilerin üzerine yıkılmak istenmişti. Ancak, bugün herkes görüyor ki işin içinde derin bağlantılar var!
Corriere della Sera gazetesi, uluslararası kuruluşların Türkiye’de azınlıkların korunmasını gündeme getirmesi gerektiğini bu olaylara dayanarak yazıyor!
Bize göre de zaten hedef bu! Yani cinayetleri işletenlerin hedefi, azınlıkların korunması konusunda Türkiye’ye uluslararası müdahaleyi sağlamak! Fakat tetiği çekenler, millete hizmet ettiklerini zannediyor! Çünkü bu tür gençler arasından seçiliyorlar!

* * *

 
Diğer taraftan, ABD’nin Türk Genelkurmayı’na anlık istihbarat vermek ve Irak hava sahasını açmak kararından önce, Türkiye’de teröristlerin elinde eylem yapmak üzere iken yakalanan C-4, A-4 gibi patlayıcılar ile diğer silahların kendi ordu depolarından çıktığını Amerikan tarafı da kabul etmek zorunda kalmıştı.
ABD’nin terör örgütü PKK’yı silahlandırdığı kesinleşmiş, bu durum dünya kamuoyunun gündemine gelmeye başlamıştı. Türkiye’de yetkili makamlarda bulunanlar, PKK itirafçılarını konuşturup ABD’nin PKK’ya silah ve para yardımı yaptığını lojistik destek sağladığını söylettiriyor, yine Türkiye’nin Amerikan Büyükelçisi konuyu resmen gündeme getiriyordu.
Sonunda ABD, Türk Hava Kuvvetleri’ne hava sahasını açmaya, anlık istihbarat ve PKK ile mücadelesinde Türkiye’ye destek vermeye ikna edildi.
Bu ikna operasyonunu, hükümet ve askerler eş zamanlı olarak organize etti ve sonuç alındı.
Fakat karşılığında nasıl bir taviz verildiği hâlâ meçhul!
Peki, İsrail uçaklarına, Suriye’yi bombalaması için Türk hava sahasını açanlar kimlerdi?
Bu konuda en küçük bir açıklama duydunuz mu?
Bizim,  “İsrail uçakları türbanlı mıydı, türbansız mı?”  yolunda sorduğumuz soruya da cevap veren çıkmadı! Kamuoyunun meşgul edilmesi gerektiği zamanlarda türban tartışması kızıştırılıyor da.. 

* * *

 
ABD’nin Türkiye’ye Irak hava sahasını açmasından söz ediyoruz; 90 yıl önce Türk’ün elinde olan topraklar burası! 
Dolayısıyla Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan’ın bayram kutlamasında ifade ettiği gibi  “Ülkemizin ve İslam coğrafyasının karşı karşıya olduğu karanlık oyunlar, sinsi tezgâhlar ve acımasız işgaller bayram sevincimize gölge düşürmektedir.”
Yine de bayramınız kutlu olsun.

Yazarın Diğer Yazıları