Beş Kasım Beyaz Saray görüşmesi Türkiye'nin yeni miladı

Ben 5 Kasım diye yazdıkça, aklınızdan geçiyor, biliyorum, sen hâlâ oralarda mısın diye. Evet, ne yazık oradayım ve oradan da bir milim ilerleyemiyorum. Zira 5 Kasım tarihinde Başbakan Erdoğan ile ABD Başkanı Bush arasında tercümanların bile alınmadığı görüşme, aslında Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda başına geleceklerin miladı olacak.
Bu görüşmenin minute diye bilinen notlarının tutulmadığını söylemiştik. Bu görüşmede hazır bulunan ve Egemen Bağış’ın yerine Erdoğan’ın tercümanlığını yapan Ali Babacan’ın da görüşmede ele alınan konuların notlarını, bakanlığına şu ana kadar bildirmediğini biliyoruz. Ama... Evet, ama Amerikan tarafından konuyla ilgili sızan noktalar, Amerikan basın yayın organlarında yer almaya başladı.
Bunlardan biri The Economist adlı dergide yayınlandı. Her ne kadar Başbakan bu iddiaları yalanladıysa da, genel eğilim derginin doğru yazdığı yönünde. Aslında dergide yayınlananları biz bu köşeden birkaç defa haftalarca önce yazmıştık. Gene de hatırlatalım. 
Dergiye göre 5 Kasım tarihinde ABD Başkanı Bush, Başbakan Erdoğan’dan PKK’lılara genel af çıkararak siyasete girmeleri için zemin hazırlayacak. İkinci nokta, Kuzey Irak’ta kurulan Kürt hükümetini muhatap kabul edecek ve son olarak da Kerkük’te yapılacak referandum ve Kürtlere devri konusuna ses çıkarmayacak. 
Bunlara karşılık ABD, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak içindeki bazı belirli ve sınırlı hedeflere saldırmasına ses çıkarmayacak ve izin verecek. Ne konuşulduğu konusunda bugüne kadar bilgilendirilmeyen Washington’daki Türk büyükelçisine rağmen, bu konuların ele alındığını biz bazı üst düzeyde Amerikalı yetkililerden de duyuyoruz. Her ne kadar Tayyip Bey geçmişte de bazı doğruları yalanladığı gibi yalanlıyorsa da bu söylentiler içinde doğrular olduğunu biliyoruz.
Ben bu doğruları temel aldığımda yapılan operasyonlardan memnun olamıyorum. Zira aklıma neye karşılık ne kazandık sorusu geliyor.  Özellikle Genelkurmay’dan yapılan açıklamalar da beni üzüyor. Gönül bu operasyonlarda terör ininin ezilip yok edilmesini istiyor ama, 3 bin teröristin olduğu söylenen yerde 15-20 kişi ölüyorsa, bu işte bir tuhaflık var demektir. Hem de söylediğim gibi neye karşılık.
PKK ve yandaşları çok aktif. Brüksel’de PKK yandaşları, AB’nin kendilerini muhatap almasını istiyor ve bu konuda baskı uygulamaya başlamış oldular bile.  Kürt siteleri ve PKK yayın organlarında bu konu sürekli işleniyor. İstanbul ve Türkiye’deki şiddet olayları sanki birilerine bir şey hatırlatmaya çalışılıyor gibi.
Bu arada, İmralı’daki terörist başı da avukatları aracılığıyla dışarı mesaj yollamaya devam ediyor. Son olarak kendisi dışarıda ve siyasi hareketin başında olmazsa, terörün durmayacağı uyarısında bulunmuştu. AKP iktidarı bunu da kabul eder. Ne dedi Başbakan; etnik, dini milliyetçiliğe karşıyız demişti. Haklı onlar milliyetçi değil ancak olsa olsa ümmetçi olabilirler.
Bu arada aklıma gelmişken yazayım, Atatürk’ün sandalyesine oturan Başkomutan Abdullah Gül’ün Bush’u görme hevesi, kursağında kalacak gibi. Zira Mart ayı talebine olumsuz yanıt veren Amerikalıların verdiği Ocak ayı başındaki tarih de Ankara’nın kabul edebileceği gibi değil. Özetle bu yıl yani 2008, ABD’de seçim yılı olacağı için Amerikalı yetkililerin kafalarını kaşıyacak kadar bile vakitleri yok.

Yazarın Diğer Yazıları