Yeni yılın şifresi

Modacı Cemil,bıyıklarından aldığı güçle değil, analiz yeteneğinden aldığı uyarıyla “yeni yılda irtica gelebilir ürküntüsüne” hiç girmiyor

Yılın ilk yazısı “iyimser içerikli olsun” istedim. Sakın korkmayın, yeni yılda da irtica gelmeyecek. Çünkü gelmesi gerekmiyor....
Ciddi analiz isterim.
Keskin bakış. Bütünü görüş.
Beklerim. İrtica gelirse!
Düzen sarsılır. Rant kaçar.
İlişkiler kopar. Türbanı ve tesettürü arkalıyormuş ve laikler karşısında “dini sahipleniyormuş” gibi yaparak şirketleşmesini tamamlamış, küresel bağlantılarını kurmuş, siyasi iktidarı da eline geçirerek yükünü tutmuş yeni zengin sınıf, aldığı öncelikleri elinden kaçırabilir.
Biraz tarihe bakın! Göreceksiniz.
Hep öyle oldu. Konakta oturmak, faytona binmek, kayık sefası yapmak, köyde ağa olup oturak alemi düzenleyebilmek, kırk gün kırk gece düğün yapmak gibi Cumhuriyetin ilk yıllarının zenginlik lezzetlerine ulaşmak isteyenler de “irtica geri gelebilir, irtica geri gelmezse komünistler gelebilir” korkusunu siper etmiş, zenginleşerek egemen olmuşlardı.

***

Bu kış komünizm gelir!
Bayram sonrası da irtica!
Korkuları hep diri tutuldu.
1980’e gelindi.
1980 sonrasının zenginlik lezzetleri; lüks otomobile binmek, henüz halkta olmayan ithal renkli TV’leri, ithal çanak antenlerle izleyebilmek, yalıda oturmak, yat sahibi olmak, yurt dışı gezilere “tenis oynamasını bilen metreslerle” gidebilmek, halkın sevdiği futbol takımına başkan olmak, kendi şirketini içinden hortumlayıp fakirleştirirken sahibini yedi sülalesiyle birlikte 700 yıl refah içinde yaşatacak zenginliğe kapı açmak oldu. Bugünlere böyle gelindi.
Yeni zenginler de çıktı.
Pay istediler. Paylarını aldılar.
Şimdi; TÜSİAD zenginleri ile türban zenginleri, aynı kocayı ele geçirmek için birbirlerini yan bakışlarla süzen iki kuma gibi. TÜSİAD zenginleri ile türban zenginleri, tesettürü gözeten, türbanlıyı haklı bulup hoş gören fakat kesinlikle irticayı istemeyen güç birliği içinde.

***

Modacı Cemil’i izleyin.
O bir canlı göstergedir.
Türbanı, tesettürü, iktidarı savundukça THY’den, PTT’den, tesettür modasından, türban koleksiyonundan işler, ihaleler, projeler alıyor. Modacı Cemil, Sivaslı pehlivan bıyıklarından aldığı güçle değil, analiz yeteneğinden aldığı uyarıyla “yeni yılda irtica gelebilir ürküntüsüne” hiç girmiyor.
Modacı Cemil ranta bakıyor.
Rantı izliyor.
Rantı gözlüyor.
Yeni yılı anlayacak tek şifre, rantların akış yönü olacaktır. 
* Necati Doğru / Vatan

+++++

Dolara karşı cihad
Suudi Arabistan ve Körfez bölgesinden 26 din adamı, ABD dolarına karşı ortak bir fetva yayınladı. S. Arabistan Petrol Bakanı Ali el Naimi ile görüşen ulema heyeti, enflasyonun tolare edilecek oranın üstüne çıktığını, bu yüzden dolar rezervinin kontrol altına alınması gerektiğini belirterek, görünüşte ülke ekonomisine ilişkin kaygılarını iletti. Ancak gerçekte ABD’ye karşı siyasi bir tavır aldılar. Fetvanın Körfez ülkelerinde ve Müslüman ülkelerde etkili olabileceği iddia ediliyor.
Ama burada tartışılması gereken başka bir şey. Burada dini liderlerin mi Suudi yöneticileri uyardığı, ABD dolarına tavır aldığı yoksa güven krizine giren dolardan kurtulmak isteyen devletin mi dini liderleri harekete geçirdiği üzerinde durulması gereken bir konu. Ama biz “dolara karşı cihad” ı dikkatle izlemeye devam edeceğiz.

1 trilyon dolarlık
kredi krizi kapıda!
Asya ve Ortadoğu piyasaları başta olmak üzere bir çok ülkenin dolarla mücadelesinin devam edeceği, petrol/doğalgaz piyasasındaki dolar egemenliğinin sarsılmaya devam edeceği biliniyor. Özellikle 3,5 trilyon dolar olduğu iddia edilen Arap sermayesinin alacağı pozisyonun ABD ekonomisi için ciddi etkileri olacağı söyleniyor. Eğer Suudi din adamlarının fetvası amacına ulaşır da, petrol ticaretini dolarla yapan en etkin ülkelerden S. Arabistan pozisyonunu değiştirmeye kalkışırsa sadece ekonomik değil yeni siyasi krizler kapıda demektir.
Mortgage krizinin dolayısıyla finans kuruluşlarının içinde bulunduğu sıkıntının da devam edeceği öngörülüyor. Zira bu krizlere neden olan sorunlar çözülmedi sadece ertelendi. 2008 yılında, bu olumsuzluklara yenilerinin de eklenmesi, farklı alanlarda krizlerin ortaya çıkması bölgemiz ve dünya için ne tür sorunları beraberinde getirecek? Bunlara kafa yormak gerekiyor. 
* İbrahim Karagül / Yenişafak

+++++

Umur Talu’dan öğütler (2)
Sabah Yazarı Umur Talu, “Neousta Antolojisi” başlığıyla genç gazetecilere aktardığı öğütlerini dün de sürdürdü:
* İletişim fakülteleri medyaya düşman yetiştiriyor. Biz de o düşmanları esir alıyoruz.
* Kalemini kır ama asla satma. Tek tek para etmez. Kırık mırık biz toptan satarız kalemleri. Tabii kırık olmasa daha iyi para eder ama olsun. Daha n’olsun ki!
* Köşeler babamızın malı değildir. Tabii ki bu söz her erkek ve kız çocuk, her gelin ve damat için geçerli değildir.
* Gazetecilik kolektif yapılan bir dayanışma mesleğidir. Biriniz hepiniz, hepiniz hepimiz, hepimiz biricik birimiz içindir.
* Bizim gazeteciliğimiz laiktir. Ne kadar dua ederseniz edin düzelmez. Bizim gazeteciliğimiz inançlara saygılıdır. İnanmadığınız (hatta inanmadığımız) haber ve yazı sunmaktan çekinmeyiz.
* Aşırı çalışmanız gerekmez. Bizim için önemli olan çok çalışmanız değil, çok alışmanızdır.
* Havuzun iki tarifi vardır: 1) En meşhur gazetecilerin serinlemek için atladığı su dolu yer; 2) En alttaki gazetecilerin tek başına grubun beş yayın organına haber servisi için terlemek üzere atıldığı susuz yer.
* Mutlaka hep alçak gönüllü olun. Tamam, ikisini birden olmak zordur. Siz sadece “gönüllü” olun o zaman; diğerini biz oluruz zaten.
* Devlet ile medyayı karşı karşıya getirmeyin. Önümüzdeki mesele şudur: Medya devleti mi, devlet medyası mı? Bizim tahminimiz, iki yandan ikisi de!
VHa medya grubu, ha öksürük şurubu: İçinde birçok değişik madde vardır. Ama hepsi aynı şişede ve nihayetinde tek renktir. Geçmiş olsun!
* Asla yalnız yürümeyeceksiniz. Tensikat toplu oldu, olacak, yine öyle olacak.
* Patron size her istediğini zorla yaptıramaz. Mutlaka gönüllü olun, balıklama atlayın, ne iş olsa yapın.
* Gazetecilik rüya görme mesleğidir. Gerçekleri boş verin!
* Gazetecilikte (tabii hayatta da) lüzumsuz tek harf bile kullanmayın. “Cesaretiniz” in “C”sini hemen hepten atın; bize lazım olan, o kelimenin geriye kalan uzun, ebedi, ezeli, ezilmiş kısmıdır. O kısmınızdır yani!  
Umur Talu / Sabah

+++++

YILIN TAHMİNİ
Zor yıl...

AKP’nin iktidar koltuğuna oturmasına yeten şartlar, rejimin üzerine oturmasına yetmeyecek.
2002’de “iktidarı” alması ve orada kalması kolaydı.
Ancak 2007’de tepeden tırnağa “devleti ele geçirip rejimi değiştirmesi” zordur.
Ve çok şeye gebedir 2008.
Zor bir yıldır, zor...
*Bekir Coşkun / Hürriyet

+++++

Hürriyet
Yılmaz Özdil

Bir millet uyanmıyor

Satın alma gücü, arttı mı, azaldı mı?
Azaldı.
Peki, satın alma gücü, gelecek 6 ay içinde artar mı, azalır mı?
Azalır.
Memleketin bugünkü genel ekonomik durumu, 3 ay öncesine göre nasıl?
Kötü.
Gelecek 3 ayda ne olur?
Biraz daha kötü.
İş bulma olanağı artar mı, azalır mı?
Azalır.
Otomobil alma ihtimali?
Azaldı.
Ev?
Azaldı.
Gelir durumu, tasarrufa uygun mu?
Değil.
Mesela 3 yıl öncesine göre, tasarruf etme imkánı ne kadar azaldı?
Yarı yarıya.
**
Kim veriyor bu cevapları?
Türk halkı.
Soran kim?
Merkez Bankası.
**
Her ay düzenli olarak “güven endeksi” adı altında anket yapıyorlar, değişik şehirlerde, birbirinden alakasız vatandaşlara yukarıdaki soruları yöneltiyorlar, cevapları da resmi internet sitesinde yayınlıyorlar.
Ben oradan aldım.
**
“Türk insanının yüzde 46.6’sı 2008 yılında hayat standardının düzeleceğini düşünüyor...”
Bunu diyen kim?
Yunan anket şirketi.
**
Yüzde 46.6 malum.
Yunanlı arkadaşlar, işi gücü bırakıp, sevabına anket yaparken, zahmet edip, küsuratı bile değiştirmemişler.
**
Hal böyleyken...
Hani, bizim gazete dün “Günaydın Türkiye” ilavesi vermişti ya...
Sanırım bir tane de “tatlı rüyalar Türkiye” ilavesi vermek gerekiyor.
Veya “bir millet uyanamıyor” ilavesi.

Yazarın Diğer Yazıları