Haklı çıkmanın dayanılmaz mutsuzluğu

Haklı olmak, haklı çıkmak, insanı her zaman mutlu etmiyor; bazı konularda haklı çıktım ama, bu  “haklılıklar”  sonunda ülkenin yararına değil! 
Ülke sorunları hususunda yaptığım doğru çıkan değerlendirme ve tahminlerimizi  “şeamet tellallığı” ,  “milliyetçi kışkırtıcılık”  sayanlar var.  Hanımların, genç kızlarımızın, gittikçe artan sayılarda “türban” takmalarının, sadece inanç ve bir moda tercihi olmadığını, ama siyasi amaçlı olduğunu,  “türbancıların”  bunu bilinçli olarak,  “inancı”  alet ederek devrimlere, laikliğe karşı bir meydan okuma  “bayrağı”  olduğunu söyledik, yazdık... Başbakan şimdi, bunu itiraf etti! Haklı çıktım! “Güneydoğu konusunun”  sadece Kürt vatandaşlarımızın şimdiye kadar, devlet baskısı altında ezilmiş olmalarından,  “kimliklerinin”  inkâr edilmesinden vb.. ileri gelmediğini; yabancı devletlerin, Türkiye üzerinde   “Türk tehlikesine”  karşı, en az bir yüzyıldır oynamakta oldukları “BÜYÜK OYUNUN” parçası olduğunu hep söyledim ve yazdım;  “Titrek Pusula”  adlı kitabımın (Timaş Yayınları) ve bunun güncelleştirilmiş baskısı  “Küçük Türkiye-Büyük Kürdistan”  kitabımın (Akasya Yayınları) da ana teması bu. Önceleri  “Hindistan İpek Yolunun”  kontrolü için, büyük devletler arasında yapılan mücadele, 20. yüzyıl başlarında Orta Doğu’da, Kerkük’te petrolün fışkırması üzerine yeni bir boyut kazandı. Birinci Dünya Savaşı sonunda Irak’ın paylaşılmasında da asıl belirleyici faktör de buydu.

Haritalar
Hatta daha 1896’da, Amerikan Kongresine verilen haritada, 1919’da Kürt Teali Cemiyetinin, Sevr Konferansında ortaya koyduğu haritada da, bu proje vardı... Nihayet, Ralph Peters adlı ABD’li yarbayın,  ABD Ordu Dergisinde yayınladığı, Orta Doğu haritasının hudutlarının, “Kan Bağlarına”  göre, çizilmesini öneren ve bir bakıma, ABD’nin  “Büyük Orta Doğu Projesinin”  de belgesi olan harita da aynı! Ve şimdi de Amerikan Atlantic Monthly dergisinde, Jeffrey Goldberg’in  “Irak’tan Sonra” konusundaki yazısının dergiye kapak olan  “Haritası” da aynı!  “Kürdistan”  haritası, Türkiye’nin Doğu Karadeniz sınırına kadar uzanıyor.
Peters haritası için,  “hudutlar bir kaç kilometre yanlış olabilir”  diyor ama maksat aynı; Orta Doğu’da egemen olmak, petrol kuyularını ve şimdi de petrol iletişim hatlarını kontrol etmek. Artı; en büyük engel olan Türkiye’yi  “küçültüp” , en sadık muhafız  “Büyük Kürt Devletini”  büyütmek! Bu  “anam babam petrol” oyunlarının bir parçası da, petrol iletişim hatları üzerinde önemli bir kavşak üssü olan Kıbrıs’ta, Türk varlığına son vermek!  Petrolün ABD ve Avrupa devletleri için hayati önemi şu son günlerde Bush’un ve Fransız Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Orta Doğu’daki,  petrol ağırlıklı temaslarıyla kanıtlandı.

Türk korkusu

1919’da, Osmanlı yenik düştükten sonra, gizli bir İngiliz istihbarat raporunda; Orta Asya’da Türklerin birleşmesinin, ileride bu çıkarlara karşı en büyük engel teşkil edeceği belirtiliyor ve buna karşı tedbirler alınması öneriliyordu... Gene 1919’da, Güneydoğuya gelen ve Bedirhan Kürt aşiretiyle birlikte, Mustafa Kemal’i Sivas’tan kaçırmaya teşebbüs eden İngiliz ajanı Albay Noel, hükûnıete verdiği raporda;  “Şimdi Kürtlerde milliyetçilik, milli hisler yok ama biz, biraz ’iteleyerek’, onları uyandırırız”  diyordu... Doğrusu, başardılar da!
Özet şu: Bu tarihi gerçekler ve sabit değişmez faktörler olduğuna göre, Türkiye için Güneydoğu sorununu diplomatik, demokratik yollardan çözmek, PKK’nın tecrit edilmesinden, çökmesinden medet ummak ve de ABD’ye AB’ye güvenmek, abesle iştigal...
Bundan evvel, Kürtleri Türklerle bir ayar, “alt kimlik”  sayan Başbakan Erdoğan, şimdi doğru söylemiş; Kürtler, Türkler, bütün diğer etnik gruplar, özel statüler verilmesi gereken  “azınlıklar”  değil; TC’nin ve milletinin, “asli”  temel unsurlarıdır ve son tahlilde de  “bölünmeyi” önleyecek olan da çağdaş Atatürk milliyetçiliğidir! Gerisi boş laftır. Yoksa bazılarının telkin ettikleri gibi Kürt Milliyetçiliğini haklı sayıp,  “Türk Milliyetçiliğini”  ortadan kaldırmak değil.
Milletimizin karşı karşıya olduğu asıl tehlikenin ne olduğunu; hudutları birkaç kilometre öyle, birkaç kilometre böyle çizilmiş olsa bile,  asıl amaçları yıllardır değişmeyen  “haritalar”  ifade ediyor! Bu  “oyuna” ve  “oyunlara”  düşmememiz lâzım.
 Bu sorun, bugünkü iktidara ve de sözde aydınlara, emanet edilemeyecek kadar hayatidir...

Yazarın Diğer Yazıları