Müşterek mücadele

Utanma ve yaptıklarından pişmanlık duyma insanlığa öz yeteneklerdir. Komünist Akel Partisi’nin ünlü Genel Sekreteri ve eli kanlı Rum idaresinin “Kıbrıs Cumhuriyetinin Meclisi” sahte adı altında çalışan Rum Meclisinin Başkanı Hristofyas “Türk kardeşlerine”(!) çağrıda bulunarak “Türkiye’ye (işgale) karşı birlikte savaşalım; ülkemizi birleştirelim”  diyor. 1960 Antlaşmaları ve Anayasası altında birleştirilmiş olan Kıbrıs’ı Yunan yapmak için Makarios’la birlikte Türklere kan kusturan bu “toplu mezar kazma uzmanları” ve “hududumuz Girne’de son bulur” diyen bu adamda utanma duygusu diye bir duygu olmuş olsaydı böyle bir çağrıda bulunmazdı.1963’den bu yana Türklere yaptıkları için özür diler, “geliniz tazminatlarınızı konuşalım” der “Kıbrıs meselesi 1974’de başlamış bir işgal meselesidir” yalanının arkasına saklanmazdı.
“Türkiye’ye (işgale) karşı birlikte mücadele”  edelim diyen bu utanmaz adam da biliyor ki 1974’de Türkiye Uluslararası Antlaşmalardan kaynaklanan hakkını kullanarak Kıbrıs’a gelmemiş olsaydı, bugün Kıbrıs’ta tek bir Türk kalmamış olacaktı. Makarios’un ayak yalayıcılığı yaptıkları günlerde mücadelelerinin hedefinin bu olduğunu pek alâ bilmekteydi. Yıllarca “Türk kardeşler” yollardan alınıp kaybedilirken, “Türk kardeşlerin” tüm Anayasal Hakları gasp edilirken Hristofyas veya partisi Makarios’a  “kardeşlerimize ne yapıyorsun? Ayıptır, günahtır” dememiş, tam aksini yapmış Türk haklarının gasp edilmesinde ve Türklerin azınlık durumuna indirilmesinde Makarios’a yardımcı olmuşlardır.
Bugün Hristofyas “Kıbrıs Meclisi” adı altında Başkanlık yapmakta olduğu Meclisin “Kıbrıs Cumhuriyetinin Yasal Meclisi” olmadığını bilmektedir, ancak bu yasa dışı gasp organında Başkanlık yapmaktan da utanmamaktadır. Ve bu aynı adam utanmazlığı o kadar ileri götürmüştür ki  “Hududumuz Girne’de son bulur” beyanatından hemen sonra kalkmış, yüzü kızarmadan, CTP’nin 37. Kuruluş Yıldönümü kutlamalarına katılmıştır. Herhalde içinden “ben değil, her yaptığıma ve söylediğime rağmen beni kucaklayan şu insanlar utansın” demiştir.
Hristofyas’ın bu rezilane çağrısına her kuruluştan ses gelmemişse, kimse bu sessizlikten yanlış sonuçlar çıkarmasın. Türk halkı Hristofyas tipi insanların ne mal olduklarını anlamış bulunmaktadır. Utanma yeteneğinden yoksun, gözü dönmüş, Türk’e yaptığını milli görev ve Tanrısal hak bilen bu insanlara verilecek en etkin yanıt, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ve Türkiye’nin Garantörlük haklarına dört elle sarılmaktır. Gerisi yalan, dolan ve teslimiyet olur!

Yazarın Diğer Yazıları