Hrantomanya!

Hrantomanya!
AGOS gazetesi Genel Yayın Müdürü Hrant Dink, bundan bir yıl önce gazetenin Şişli’deki idarehanesi önünde öldürüldü... Bu, her böyle cinayet gibi, menfur bir cinayet idi.  Savaşta düşman öldürülür, PKK’lılar öldürülür, ama kent ortasında, gün ışığında, kalleşçe adam öldürmekle bir yere varılmaz! Tabii asıl maksat başka değilse!
Artık klasik olan deyimle “kanı yerde kalmamalı”; failleri muhakkak yakalanıp cezalandırılmalı... Bu hususta hakikaten, adli veya idari ihmal, ayak sürtmesi varsa, bu da her terör cinayetinde olması gerektiği gibi ortaya biran evvel çıkartılmalı ki, Hrant cinayetinden sonra bir belli kesim tarafından devlete karşı şişirilmekte olan balon patlatılsın!
Ancak bu balonu şişirenlerin maksatları “hakikatlerin, faillerin” ortaya çıkarılması değil, Hrant’ın ve olayın üzerinden TC Devletine, TSK’ya, milliyetçiliğe karşı kinlerini, hınçlarını kusmak! Dramatik bir vesile buldular, anlaşılan yıllarca aynı sakızı çiğneyecekler!
Hakikat biran evvel ortaya çıkar da, bunun “derin devlet” komplosu olmadığı, bir meczubun veya meczuplar grubunun cinayeti olduğu anlaşılırsa, “sakız” ellerinden alınacak. Bir dahaki faili meçhule kadar... Ama onlar her böyle olayda olduğu gibi, bölük pörçük rivayetlerle, yakıştırmalarla insanları hatta ordu mensuplarını töhmet altında bırakacak, adalete ve tahkikata gölge düşürecekler!


Bir ihtimal daha var
Pekiyi; bu “komplo kuramcılarının” akıllarına, başka bir “komplo” teorisi; mesela bu cinayetin; Hrant’ın kurban edilmesi pahasına, Türkiye’yi karıştırmak ve içinden bölmek için, dış güçlerin tertibi olabileceği ihtimali neden gelmez? Dünyada ve ülkemizde benzerleri çok!
Nitekim görülüyor ki, bu tertiplerinde başarılı oluyorlar... Hrant, öldükten sonra da Türkiye’yi, insanlarımızı bölmekte!
Hrant’ın öldürülmesi üzerine, bir takım halkı, “Hepimiz Ermeniyiz-Hepiniz Hrant’ız” pano ve avazeleriyle sokaklara dökmek de tertipti, şovdu! Ama cinayetin her yıldönümünde, bu yıl 19 Ocak’ta, birilerini “Katil Devlet” diye bağırtarak sokaklara dökmek, olayı maksatlı olarak şirazesinden çıkarmak, ölçüyü kaçırmak oluyor!
“Kerbela”, İslam tarihinin gerçekten çok acı vak’ası; Hazreti Hüseyin’in Kerbela’da katledilmesi, yüzyıllardır, İslam dünyasını böldü. Şimdi, mübarek Muharrem ayında, “Hrant Vakasını” adeta “ Kerbela vakası” gibi, yıllık bir “ayinle benzeri” ibadet, Hrant Dink de put haline getiriliyor. Yıllarca “Katil Devlet- Hepimiz Ermeniyiz-Hepimiz Hrant’ız” diye dövünecekler! Ve her yıl dönümünde “malûm” yazarlar da, salya, sümük ağıt yakacaklar! .
Bunun bir yan maksadı da sözde “Soykırımı” için özür diletmek!
Ölüleri, gerçekte ne olurlarsa olsunlar, hayırla anmak “bağışlayıcı” dinimizin icabı! Ama Hrant’ı “hayırla yâd etmek” konusunda, önce yazdıklarını, söylediklerini, “zehirli Türk - asil Ermeni kanı” sözlerini ve pek de sütten çıkmış kaşık olmadığını hatırlatmamıza, bizi zorluyorlar! Bu dövünmeler devam ederse, kamuoyunda da tepkiler devam edecek ve artacak! Hele, güya öldürülmesine sebeptir bahanesiyle TCK’nın 30l. maddesi kaldırılırsa, bu konuda ve değerlerimizin aşağılanması konusunda pervasızlık artarsa, sonunda ne olur? Doğru teşhis konmamış yara fazla kaşınırsa, kanar!
Önceki günkü “dövünme” gösterilerinde de “Adalet cesaret ister” diye bağırılmış! Hem, o “binlerce” insan kimler? Galiba “Hranto-manyaya” kapılmışlar ve işin aslını, faslını bilmeden dalgaya kapılmışlar ve de muhakkak APO’cular!
Evet, “Adalet cesaret ister” ama, her şeyden önce dikkat ve insaf ister... Olay hakkındaki şüphelere “belki” demek ister!
Kısacası, boynumuza değirmen taşı gibi astıkları Hrant Dink konusunda “gına geldi, yetti gayrı”; Hrantsız, bir “saf su” istiyorum!
Sormak da gerekiyor: Bundan önce menfur cinayetlere kurban giden, mesela Abdi İpekçi, Uğur Mumcu ve Bahriye Üçok’un arkasından, yıllarca neden bu kadar ağıt yakılmadı ve her yıldönümünde dövünmediler? Hrant Dink’ın Ermeni oluşu dünya kamuoyunu ve Ermeni Diasporasını ilgilendirecek bir ayrıcalık!
Bu enteller-aydınlar, her şehit cenazesinde, bırakınız, “Hain PKK. Hepimiz Şehit’iz, Gaziyiz” diye sokaklara dökülmeyi, acaba neden bu kadar ağıtlar yakmazlar!
Hrant’ın eşi Madam Rakel de kahraman oldu. Matem tutacağı yerde “Devletten” adalet istiyor, duygu sömürüsü yapıyor!
Ve Hasan Cemal vak’ası
Hrant’a ağıt yakanların başında Hasan Cemal var; “Sen değil misin” nakaratıyla, milliyetçileri devleti suçluyor. Kendisine bir sorum var: Sen değil misin ’70’li yıllarda, bir terör örgütünün üyesi olan, kendi Ordusunun evine bomba atacak olan? Ve sen değil misin, örgüt tarafından öldürülen örgüt üyesinin “kanlarını” yerlerden temizleyen?

Yazarın Diğer Yazıları